13 Mayıs 2016 Cuma

Villa'da Yemek, Boş Bakkal..., Harry Potter'ın Asası

24 Temmuz 2007

Elçin:
Sevgili Beril, Banu, Eda'cımlar,
Yarın akşam saat 19 00'da Villa'da rezervasyonumuzu yaptırmış bulunuyorum. Hemi de bahçede.
Hepinizin Fişneliği ne kadar özlediğini biliyorum ama nostalji olsun Villa ossun dimi ama.
Öpüldünüz....

Eda:
Rezervasyon yaptıran aklını yirim ben. Teşekkürler arkadaşım. Villa ok hemide bahçede... Acıba bir keresinde sürekli gülerek kıccık ettiğimiz bahçe garsonu da orada mıdır? Seneleer öncesiydi hatırladınız mı?

Banu:
Ay evet, öle bişi yaptıydık. O garson yoktur, bizim arkamızdan kendini asmıştır o ama olsun başka birini buluruz.

Elçin:
Bugün sıcaktan biz kendimizi asıcaz, garsona gerek yok yanıııı.

Banu:
Bakın arkadaşlar, sizin "bahçede-balkonda-dışarıda yemek" merakınızı biliyorum, normal şartlarda kabul edilebilir bir yönelim ancak, eğer bu akşam dışarısı yanıyor ve içeride de klima varsa tası tarağı toplar içeriye geçeriz Dİ Mİ?

Beril:
Yahu Banu sen ciddi obsesif bi karısın yaa. Yavrum böyle bir konuyu şimdiden bir sonuca bağlamanın manası nedir bi açıklar mısın lütfen. Yani bunu da planlamasan olmaz mı? Yok yansan da gebersen de bahçede oturcaz desek ne, demesek nedir? Niçin bendir? Peki cevap veriyorum bence Dİ. Artıkın bugünü rahat geçirebilirsin obsesifim kompalsifim disordırım benim...

Banu:
E ama niye öle diyosun, benim "ocd" olduğum zaten bir gerçek, biliyosun hayat da bi gerçek, bu durumda "ocd" hayat oluyor. Tamam ben "ocd" olabilirim ama bi sor bakalım, ben neden böyleyim? Mesela, böyle konuları önceden sonuca bağlamazsan allaan 45 derecesinde, 1 cm rüzgar esmeyen bir tentenin altında yemek yemek zorunda kalabiliyo insan, ve diğerleri insan üstü yaratıklar olarak hallerinden çok memnun göründüklerinden, bu durumdan feci şekilde etkilenen tek kişi olarak sesini de çıkaramıyosun, ruhunu teslim etmekle katliam yapmak arasında bir seçim de yapamayınca ömründen 8 yıl gidiyor.
Bilmem annatabildim mi?

Beril:
Mesac alındı, anlaşıldı merkez kııhhhh tamam kııhhhh...

Elçin:
Ay iyi ki hava sıcak olucak dedim, vır vır vır neneler. Yaşlandınız valla. Ama hakkatten 45 derece neyin olursa zaten biraz zor yemek yeriz. Soğuk birşeyler içer döneriz artıkın değil mi?

15 Ağustos 2007

Aylin de aslen ablamın arkadaşı ama, arada birbirimize bişiler yollarız.

Aylin:
Boş bakkal ta....nı tartar durumu.

Apla:
Tanım cuk oturmuş.

Banu:
Şimdi Aylin’ciğim, şekoş, senden uzun zamandır gizlediğim bir gerçeği daha fazla saklayamayacağım, bu ağır yükü sen üzülmeyesin diye senle paylaşmamıştım ama gün bugündür. Ben senin yolladığın eteçmıntları yaklaşık 3 aydır açamamaktayım. Bizim buradaki  teknoloji harikası börtüböcüksavar engellerine takılıyor, bana da eşşenk kadar bir "dosya erişimi engellenmiştir" yazısı geliyor. Yani kim kimin şeyini niye tartıyor, kim kime cuk oturmuş valla bişi anlamıyorum. Ağlamak istiyorum.
Ayrıca benim sana yolladığım mesajlar da bana geri geliyor, yani sana mesaj da yollayamaz oldum, bakalım bu gelecek mi...

Aylin:
Benim o nitelikli, her eve lazım, her insan evladının mutlaka görmesi gereken mesajlarımı açamayan zavallı sen! Filtrelerinin ayarlarıyla oynayıp bu değerli dokümanların eline geçmesini sağlayabilirsin. Özellikle senin sevdiğin karikatürlerden bu ara sıkça yolladım.

Banu:
Hah, hoşgeldin Aplaanım, bi akıllı sendin di mi, yav güselim plensesim, o ayarları ben değil bizim Bilişim Departmanı şaapıyor, bize tırnaamızın ucuyla bile elletmezler o alanları.
Hadi beeee, Yiğit Özgürleri mi kaçırıyorum? Tüh!

Aylin:
Bundan sonraki nitelikli gönderiyi sana özel yaparım. Bakalım o ulaşacak mı? Bunu sana ablan bile yapmaz ulann!

Banu:
Heyoooo, yaşasıııın...
Valla yapmaz, bi kere üşenir, onla uğraşana kadar telefon açıp karikatürü anlatmaya kalkar ya da uçak bileti yollayıp "gel benim bilgisayarımdan bak" der, bu da böyle naapacan, böyle kabul edecez onu. Ulan valla çarpılacam ha, yalançıyım ben, benim ablam bi tanedir, canımdır o benim, velinimetimdir, hatta velimdir, Ege'nin zengin teyzesidir, bizi korur kollar, bi kuruş para harcatmadan Palandöken'e palan dökmeye götürecek o bizi (ehi ehi...), hiç bi tane karikatür yollamasa n'olur ki, bu maddeci yaklaşımlardan uzak durmamız lazım yoksa çocuklarımıza ne öğreteceğiz??? Hep çıkar hep çıkar nereye kadar?

Apla:
Palandöken de neymiş, bu kış kayağa Kanada’ya gidiyoruz.

Banu:
Biz anca eşeen kötüne gideriz ama neyse, he diyip kurtulayım bari...

Aylin:
Banu ablan ya banka soydu ya loto kazandı ve bizden gizleyip Kanada havucuyla bizi susturmaya çalışıyor.

Banu:
Nebbiliyim valla anlamadım, güya ev parasıyla Begüm'ü okutacaktı, herhalde Begüm'e "çalış kazan" deyip ev parasını Kanada'da harcamaya karar verdi.
Yazdığım gibi, "eşşen kötü" olayı...

Apla:
Sen bu sene de oğlanın okul parasını kuradan çıkarmayı başar, bak daha nerelere gideriz

Banu:
Bu sene kura yok ki, geçen sene okulun kuruluşunun 10. yılı diye yapılmıştı.

Aylin:
Hem lotoyu kazandı hem oğlanın okul parasına göz dikti, aç gözlü cadı…

23 Ağustos 2007

Ege Harry Potter hayranı, onun asasından istiyor ama o zaman Türkiye’de yok, yabancı bir sitede buldum ancak satınalma işlemini yapamadım. Görevi Begüm’e vereceğiz, Ege Begüm ile konuştu. Bu arada; Begüm 2-3 yaşlarında, yani konuşmaya başladığı dönemde Senegal’deydi ve Fransızca konuşan Senegalli bi dadısı vardı. Sonra da Paris’e gittiler. Orada kreşe-yuvaya falan gitti. Evde Türkçe konuşulmasına rağmen (yani ablamın pek çok konuda snobluğu vardır ama asla evde kendi çocuğuyla başka dilde konuşma taraftarı değildir, keza Selamisi de öyle) Begüm Türkçe’yi, dilimizi sonradan öğrenen Fransızlar gibi konuşuyor ve yazıyor. Bazı Türkçe deyimleri, ifadeleri falan zor anlıyor.

Begüm:
Ege’nin asası hakkında sorunların varmış... Yani neyse bana site'nin adresini yolar mısın? Birde tam olarak ne istediğini, yanlışlıkla ona bir süpürge almığım.

Banu:
Şekerim, sorun şu, bizim şirkette istediğin her siteye giremiyorsun "websence" var, evden de beceremedim, neticede istediğimiz 1 adet Harry Potter Asası ('Asa'nın ne olduğunu biliyorsun di mi, hani sallayıp sallayıp büyü yaptıkları sopa) almak. Bu siteye (aşağıda adresi var) girip sipariş verecez, olay budur. Teslimat adresi olarak annemlerin adresini verelim demiştim ama ablam "sorun olabilir" demiş, bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum, bu kısmı onunla konuş. Yani senden istediğimiz aşağıdaki siteye girip Ege için bir asa alman.
Öptüm seni.


Begüm: (4 gün sonra)
Ege'ye söyleme ama ne bo... Hmm iğrenç bi şey. Hani kutu çok güzel, (açılması için maraton verdim...), onu kaplayan pamuk ta güzel. Ama Asa? Yani şu "şeye" 70 dollar harcadınız. 70$ bir parça tarta için... Pfff

Banu:
Şşşşşşşt, susssss, baaarma! Hem 70 dolar değil 70 YTL harcadık, aynı şey değil, daha az salak sayılırız... 

Begüm:
Daha az... Sende öyle fısıldama, oluğun hayal kırıklığı yaşıcak! Yani bir tarhta parçasi! Yani...

Banu:
Yaa bi sus! Allaalla yaaaa, yok hayal kırıklığı felan, sana öyle gelmiştir, Ege asayı görünce gözleri parlayacak ve "aman Tanrım, nekkadan şaane bi asa bu, hayallerimin ötesinde bi güzelliği var, ömrümde görmedim böylesini" dicek ve sonsuza kadar mutlu yaşayacağız.
Taam mı canım????!!!!!

Begüm:
Tamam bende gidiğim Pamuk Prenses'se söyliğim, bugün çay partisin'ne Uyağan güzel gelemiyormuş, yorgunmuş kızcağaz...
Ege de mutlu mutlu yanımızda oynar büyülü tahtasıyla... Ay pardon, asassıyla...

Banu:
Ay canım benim yaaa, ben senin Türkçeni yiyim, çok tatlısın.
Harry Potter'in 7. kitabını okudun mu? Okudunsa bana bi özet geçsene...

Begüm:
Ben Sirius öldüğünden beri boycot yapıyorum. Ama tabi arkadaşım dan özet aldım. Sonunda bir... mmm... "flash after" yapıyor. Harry evli... Ginny yle (beurk!), iki çocuğu olmuş, bir tanesinin adı: Albus Severus (aman tanrım!). Tonks ve Remus öldüğünde çocuğunu evlat edinmiş. Fred'mi Georges mu hangisi bilmiyorum ama ölüyor... Ron ve Hermione evleniyorlar (tabii ki) ve hatta kızları Harry nin oluğularından biriyle evleniyor...
Ve tabïi Voldemort ölüyor... Yani beliydi. Anadığın gibi: Mutlu son (Yani Remus ve ikizlerden birini öldürdü ya! Ufff!Pufff!!!).

Bu arada, nesi varmış benim Türkçemin?

Banu:
Canım benim, hiç bişiciği yok, ama arada bir Türkçe romanlar falan okusan iyi olabilir, hani istersen yani, yoksa şart değil... Yani mesela bazı düzeltmeler yapacak olursak:

Tamam bende (buradaki "de" ayrı yazılır, ama "senin kalemin bende" derken bitişik yazılır) gidiğim (gideyim) Pamuk Prenses'se (Prenses'e) söyliğim (söyleyeyim), bugün çay partisin'ne (burada "parti" özel isim olmadığı için "ne" ayrılmaz-partisine) Uyağan güzel (Uyuyan Güzel) gelemiyormuş, yorgunmuş kızcağaz (kızcağız)...
Ege de mutlu mutlu yanımızda oynar büyülü tahtasıyla... Ay pardon, asassıyla (asasıyla)...

gibi. Çok öptüm seni.

Begüm:
pfff lol… Merak etme. Türkçe kitap okumak isterim ama burada zor. Hem ben biliyorum komikliği. Bir kedi'nin kuyruğuna basmadın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder