24 Temmuz 2007
Elçin:
Sevgili Beril, Banu, Eda'cımlar,
Hepinizin Fişneliği ne
kadar özlediğini biliyorum ama nostalji olsun Villa ossun dimi ama.
Öpüldünüz....
Eda:
Rezervasyon yaptıran
aklını yirim ben. Teşekkürler arkadaşım. Villa ok hemide bahçede... Acıba bir
keresinde sürekli gülerek kıccık ettiğimiz bahçe garsonu da orada mıdır? Seneleer
öncesiydi hatırladınız mı?
Banu:
Ay evet, öle bişi
yaptıydık. O garson yoktur, bizim arkamızdan kendini asmıştır o ama olsun
başka birini buluruz.
Elçin:
Bugün sıcaktan biz
kendimizi asıcaz, garsona gerek yok yanıııı.
Banu:
Bakın arkadaşlar, sizin
"bahçede-balkonda-dışarıda yemek" merakınızı biliyorum, normal
şartlarda kabul edilebilir bir yönelim ancak, eğer bu akşam dışarısı
yanıyor ve içeride de klima varsa tası tarağı toplar içeriye geçeriz Dİ
Mİ?
Beril:
Yahu Banu sen ciddi
obsesif bi karısın yaa. Yavrum böyle bir konuyu şimdiden bir sonuca bağlamanın
manası nedir bi açıklar mısın lütfen. Yani bunu da planlamasan olmaz mı? Yok
yansan da gebersen de bahçede oturcaz desek ne, demesek nedir? Niçin bendir? Peki
cevap veriyorum bence Dİ. Artıkın bugünü rahat geçirebilirsin obsesifim
kompalsifim disordırım benim...
Banu:
E ama niye öle diyosun,
benim "ocd" olduğum zaten bir gerçek, biliyosun hayat da bi gerçek,
bu durumda "ocd" hayat oluyor. Tamam ben "ocd"
olabilirim ama bi sor bakalım, ben neden böyleyim? Mesela, böyle konuları
önceden sonuca bağlamazsan allaan 45 derecesinde, 1 cm rüzgar
esmeyen bir tentenin altında yemek yemek zorunda kalabiliyo insan, ve
diğerleri insan üstü yaratıklar olarak hallerinden çok memnun göründüklerinden,
bu durumdan feci şekilde etkilenen tek kişi olarak sesini de çıkaramıyosun,
ruhunu teslim etmekle katliam yapmak arasında bir seçim de yapamayınca
ömründen 8 yıl gidiyor.
Bilmem annatabildim mi?
Beril:
Beril:
Mesac alındı, anlaşıldı
merkez kııhhhh tamam kııhhhh...
Elçin:
Ay iyi ki hava sıcak
olucak dedim, vır vır vır neneler. Yaşlandınız valla. Ama hakkatten 45 derece
neyin olursa zaten biraz zor yemek yeriz. Soğuk birşeyler içer döneriz artıkın
değil mi?
15 Ağustos 2007
Aylin
de aslen ablamın arkadaşı ama, arada birbirimize bişiler yollarız.
Aylin:
Boş bakkal ta....nı
tartar durumu.
Apla:
Tanım cuk oturmuş.
Banu:
Şimdi Aylin’ciğim, şekoş,
senden uzun zamandır gizlediğim bir gerçeği daha fazla saklayamayacağım, bu
ağır yükü sen üzülmeyesin diye senle paylaşmamıştım ama gün bugündür. Ben senin
yolladığın eteçmıntları yaklaşık 3 aydır açamamaktayım. Bizim buradaki
teknoloji harikası börtüböcüksavar engellerine takılıyor, bana da eşşenk
kadar bir "dosya erişimi engellenmiştir" yazısı geliyor. Yani kim
kimin şeyini niye tartıyor, kim kime cuk oturmuş valla bişi anlamıyorum. Ağlamak
istiyorum.
Ayrıca benim sana yolladığım mesajlar da bana geri geliyor, yani sana mesaj da yollayamaz oldum, bakalım bu gelecek mi...
Ayrıca benim sana yolladığım mesajlar da bana geri geliyor, yani sana mesaj da yollayamaz oldum, bakalım bu gelecek mi...
Aylin:
Benim o nitelikli, her
eve lazım, her insan evladının mutlaka görmesi gereken mesajlarımı açamayan
zavallı sen! Filtrelerinin ayarlarıyla oynayıp bu değerli dokümanların eline geçmesini
sağlayabilirsin. Özellikle senin sevdiğin karikatürlerden bu ara sıkça yolladım.
Banu:
Hah, hoşgeldin Aplaanım,
bi akıllı sendin di mi, yav güselim plensesim, o ayarları ben değil bizim
Bilişim Departmanı şaapıyor, bize tırnaamızın ucuyla bile elletmezler o
alanları.
Hadi beeee, Yiğit Özgürleri mi kaçırıyorum? Tüh!
Hadi beeee, Yiğit Özgürleri mi kaçırıyorum? Tüh!
Aylin:
Bundan sonraki
nitelikli gönderiyi sana özel yaparım. Bakalım o ulaşacak mı? Bunu sana ablan
bile yapmaz ulann!
Banu:
Heyoooo, yaşasıııın...
Valla yapmaz, bi
kere üşenir, onla uğraşana kadar telefon açıp karikatürü anlatmaya kalkar ya da
uçak bileti yollayıp "gel benim bilgisayarımdan bak" der, bu da böyle
naapacan, böyle kabul edecez onu. Ulan valla çarpılacam ha, yalançıyım ben,
benim ablam bi tanedir, canımdır o benim, velinimetimdir, hatta velimdir,
Ege'nin zengin teyzesidir, bizi korur kollar, bi kuruş para harcatmadan
Palandöken'e palan dökmeye götürecek o bizi (ehi ehi...), hiç bi tane karikatür
yollamasa n'olur ki, bu maddeci yaklaşımlardan uzak durmamız lazım yoksa
çocuklarımıza ne öğreteceğiz??? Hep çıkar hep çıkar nereye kadar?
Apla:
Palandöken de neymiş,
bu kış kayağa Kanada’ya gidiyoruz.
Banu:
Biz anca eşeen kötüne
gideriz ama neyse, he diyip kurtulayım bari...
Aylin:
Banu ablan ya banka
soydu ya loto kazandı ve bizden gizleyip Kanada havucuyla bizi susturmaya çalışıyor.
Banu:
Nebbiliyim valla
anlamadım, güya ev parasıyla Begüm'ü okutacaktı, herhalde Begüm'e "çalış
kazan" deyip ev parasını Kanada'da harcamaya karar verdi.
Yazdığım gibi,
"eşşen kötü" olayı...
Apla:
Sen bu sene de oğlanın
okul parasını kuradan çıkarmayı başar, bak daha nerelere gideriz
Banu:
Bu sene kura yok ki,
geçen sene okulun kuruluşunun 10. yılı diye yapılmıştı.
Aylin:
Hem lotoyu kazandı hem
oğlanın okul parasına göz dikti, aç gözlü cadı…
23 Ağustos 2007
Ege
Harry Potter hayranı, onun asasından istiyor ama o zaman Türkiye’de yok,
yabancı bir sitede buldum ancak satınalma işlemini yapamadım. Görevi Begüm’e
vereceğiz, Ege Begüm ile konuştu. Bu arada; Begüm 2-3 yaşlarında, yani konuşmaya
başladığı dönemde Senegal’deydi ve Fransızca konuşan Senegalli bi dadısı vardı.
Sonra da Paris’e gittiler. Orada kreşe-yuvaya falan gitti. Evde Türkçe
konuşulmasına rağmen (yani ablamın pek çok konuda snobluğu vardır ama asla evde
kendi çocuğuyla başka dilde konuşma taraftarı değildir, keza Selamisi de öyle)
Begüm Türkçe’yi, dilimizi sonradan öğrenen Fransızlar gibi konuşuyor ve
yazıyor. Bazı Türkçe deyimleri, ifadeleri falan zor anlıyor.
Begüm:
Ege’nin asası hakkında sorunların
varmış... Yani neyse bana site'nin adresini yolar mısın? Birde tam olarak ne
istediğini, yanlışlıkla ona bir süpürge almığım.
Banu:
Şekerim, sorun şu,
bizim şirkette istediğin her siteye giremiyorsun "websence" var,
evden de beceremedim, neticede istediğimiz 1 adet Harry Potter Asası ('Asa'nın
ne olduğunu biliyorsun di mi, hani sallayıp sallayıp büyü yaptıkları sopa)
almak. Bu siteye (aşağıda adresi var) girip sipariş verecez, olay budur.
Teslimat adresi olarak annemlerin adresini verelim demiştim ama ablam
"sorun olabilir" demiş, bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum, bu kısmı
onunla konuş. Yani senden istediğimiz aşağıdaki siteye girip Ege için bir asa
alman.
Öptüm seni.
Begüm: (4 gün sonra)
Ege'ye söyleme ama ne
bo... Hmm iğrenç bi şey. Hani kutu çok güzel, (açılması için maraton
verdim...), onu kaplayan pamuk ta güzel. Ama Asa? Yani şu "şeye" 70
dollar harcadınız. 70$ bir parça tarta için... Pfff
Banu:
Şşşşşşşt, susssss,
baaarma! Hem 70 dolar değil 70 YTL harcadık, aynı şey değil, daha az salak
sayılırız...
Begüm:
Daha az... Sende öyle fısıldama,
oluğun hayal kırıklığı yaşıcak! Yani bir tarhta parçasi! Yani...
Banu:
Yaa bi sus! Allaalla
yaaaa, yok hayal kırıklığı felan, sana öyle gelmiştir, Ege asayı görünce
gözleri parlayacak ve "aman Tanrım, nekkadan şaane bi asa bu, hayallerimin
ötesinde bi güzelliği var, ömrümde görmedim böylesini" dicek ve
sonsuza kadar mutlu yaşayacağız.
Taam mı canım????!!!!!
Begüm:
Tamam bende gidiğim
Pamuk Prenses'se söyliğim, bugün çay partisin'ne Uyağan güzel gelemiyormuş,
yorgunmuş kızcağaz...
Ege de mutlu mutlu yanımızda
oynar büyülü tahtasıyla... Ay pardon, asassıyla...
Banu:
Ay canım benim yaaa,
ben senin Türkçeni yiyim, çok tatlısın.
Harry Potter'in 7.
kitabını okudun mu? Okudunsa bana bi özet geçsene...
Begüm:
Ben Sirius öldüğünden
beri boycot yapıyorum. Ama tabi arkadaşım dan özet aldım. Sonunda bir... mmm...
"flash after" yapıyor. Harry evli... Ginny yle (beurk!), iki çocuğu
olmuş, bir tanesinin adı: Albus Severus (aman tanrım!). Tonks ve Remus öldüğünde
çocuğunu evlat edinmiş. Fred'mi Georges mu hangisi bilmiyorum ama ölüyor... Ron
ve Hermione evleniyorlar (tabii ki) ve hatta kızları Harry nin oluğularından biriyle
evleniyor...
Ve tabïi Voldemort ölüyor... Yani beliydi. Anadığın gibi: Mutlu son (Yani Remus ve ikizlerden birini öldürdü ya! Ufff!Pufff!!!).
Ve tabïi Voldemort ölüyor... Yani beliydi. Anadığın gibi: Mutlu son (Yani Remus ve ikizlerden birini öldürdü ya! Ufff!Pufff!!!).
Bu arada, nesi varmış
benim Türkçemin?
Banu:
Canım benim, hiç
bişiciği yok, ama arada bir Türkçe romanlar falan okusan iyi olabilir, hani
istersen yani, yoksa şart değil... Yani mesela bazı düzeltmeler yapacak
olursak:
Tamam bende (buradaki
"de" ayrı yazılır, ama "senin kalemin bende" derken bitişik
yazılır) gidiğim (gideyim) Pamuk Prenses'se (Prenses'e) söyliğim
(söyleyeyim), bugün çay partisin'ne (burada "parti" özel isim
olmadığı için "ne" ayrılmaz-partisine) Uyağan güzel (Uyuyan
Güzel) gelemiyormuş, yorgunmuş kızcağaz (kızcağız)...
Ege de mutlu mutlu yanımızda
oynar büyülü tahtasıyla... Ay pardon, asassıyla (asasıyla)...
gibi. Çok öptüm seni.
Begüm:
pfff lol… Merak etme. Türkçe
kitap okumak isterim ama burada zor. Hem ben biliyorum komikliği. Bir kedi'nin
kuyruğuna basmadın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder