25 Mayıs 2016 Çarşamba

TOEFL, Tatil, Mehmet Öz'den Öğütler, Sigara Yasağı

14 Mayıs 2008

Banu:
Begüm’cüğüm, seni candan yürekten kutluyorum, toefl’da iyi puan almışın sanırım. Yani annem “toeflı kazanmış” dedi de, şimdi kadıncağıza uzun uzadıya “toefl kazanılmaz, sadece bi puan alırsın, önemli olan ihtiyacın olan puandır” falan, amaaan, ne gerek var. Fakat yani
ailede mutluluk rüzgarları estirdin, annemin beni iş yerinden aradığı vaki değildir, demin heyecan içinde aradı beni “Begüm kazanmış” diye, ben de “e kız zaten kazanacağını söylüyordu, niye şaşırdınız” dedim. Yani şekerim ailede sana inancı tam olan bi tek ben varmışım herhalde, gör işte...

Bu arada 11 Mayıs benim doğumgünümdü ve anneler günüyle gene pişti yaptı.  Pazar günü (hani hem doğumgünüm ve hem anneler günü olan, yani benim doğal kraliçe olmam gereken gün) kraliçe ütü yapıp çamaşır yıkadı, yemek yaptı, yoruldu, saat 10’da da devrildi. Neyse ama bu sefer en azından 2 hediye almayı başardım, genellikle benim doğumgünüm ile anneler gününün arası hep 1-2 gün olduğundan (ya da böyle tam üst üste geldiğinden), tek hediyeyle geçiştirirler beni, gerçi bende de ahmaklık var, ben söylerim hep “canım 2 taneye gerek yok 1 tane yeter” diye, şimdiye kadar bir keresinde de “aaaa olur mu canım o başka, o başka” diyip 2 hediye almadılar bana alçaklar, bu sefer hiç sesimi çıkarmadım, hatta Ege “anne, anneler günü için de hediye istiyorsun di mi” dedi, “evet, istiyorum” dedim. Kaptım valla bu sefer hediyelerimi.

Annen ile annem de bana çanta alacaklardı (güya) ama ablamın Nine West’te gördüğü çanta aklında yanlış kalmışmış da, o kadar güzel değilmişmiş de, falanmış da filanmış, bana parasını vereceklermiş, ablam güya Pazartesi bana yollayacaktı parayı, tık yok, acaba hangi pazartesiyi kastettiydi? Yani senede 52 tane Pazartesi var biliyosun, hayır yani hiç oralı değil, sonra da bana diyecek ki “aaaaa, unuttum”, babababa, bu da iyi numara.

Bizde haberler bu kadar şekoş.
Seni çok öpüyor ve de başarılarının devamını şeediyorum.

20 Mayıs 2008

Aslanlar tatile gitmişti.

Aslan:
Sahilde şezlongda laptopumda at çalışırken, portakal suyumdan da yudum alıyorum demeyeyim, kırmayayım morallerini arkadaşlarımın dedim ama insan tutamıyor ki kendini. Yani benim tarafım hazır arif kardeşler. Yani iki ay kal deseler gidilecek gibi değil, hele o mutfak rüyalara girecek cinsten. Perşembeye görüşmek üzere.

Banu:
N’olmuş yani, biz de sabahın 7:45’inde küçücük yüreğimiz pır pır ederek, şirketimiz için bir şeyler üretme aşkıyla işe geldik. “Çocuklar gibi şendik” şarkısı eşliğinde mutluluk içinde çalışıyoruz. Senin bu huzurdan mahrum olmana da çok üzülüyorum. Neyse artık sen de geldiğinde 2 kat çalışarak burada olmadığın günlerin acısını çıkarırsın (üühüüüüü, burada olmamak istiyorum)

Herkesin keyfi yerinde mi? Ekin’in fotoğrafına bayıldım, nasıl güzel çıkmış. Biz de dün okuldaki gösteriye gittik. Ege, odundan hallice de olsa, vals yaptı, gelince size videosunu seyrettiririm.
Herkesi öpüyorum.

20 Mayıs 2008

“Dr. Mehmet Öz 'den Öğütler” diye bir yazı geldi.

Banu:
Hadi len! Yani Mehmet Öz kardeşimize saygıda kusur etmek istemem ancak, yazının sonunda “şişmanlık sigaradan daha tehlikeli” diyor ama yazının başında sigara içenler için “sigara içeni tedavi etmem” dediği gibi “şişmanları tedavi etmem” demiyor, eğer bu bir prensip meselesi ise, yani “kendine dikkat etmeyenle ben de uğraşmam” diyorsa o zaman emniyet kemeri takmadığı için kazada ağır yaralanan bir insana da bakmasın, obeze de bakmasın, anoreksia hastasına da bakmasın, töbe töbe...
 
Ahsen:
Hem adama kızıyosun hem de bize ne diye bu yazıyı okutuyosun  len

Banu:
La olm, ay yani kızm, ben adamın yaklaşımına kızıyorum, yoksa önerileri kötü değil, okunable yani...

Aslan:
Ssshh, sakin ol ve sigarayı gerçekten bırakman gerektiğini anla, vücuduna eziyet etme. İyi doktor Mehmet Öz'e kızmayalım, konuyu abartarak dikkat çekiyor ne güzel. Bakarsın birgün programı da tamamlar, hayır yok, bu başka konunun sohbeti idi.

22 Mayıs 2008

Mart ayında Aslan’ın kız kardeşine kanser teşhisi konmuştu. Aslanlar da sık aralıklarla İstanbul’a gidiyorlardı. (Bütün aile İstanbul’da oturuyor)

Banu:
Geldin  di mi?

Aslan:
EVET

Banu:
Burada olmak ve Türkan dışında, canını sıkan bişi mi var?

Aslan:
Biraz da ülkenin durumu. Bir de, “ney kendinden dertlidir.”

Banu:
Tamam o zaman...

23 Mayıs 2008

Elçin:
Sevgili kıs arkadaşlarım,
Görüşmeyeli iyisinizdir inşallah?
Banu Hanımısı arkadaşımızın Kutlu Doğum Haftası için (her ne kadar Eda ve Beril arkadaşlarımız kendisini kutladıysa da, cık cık cık) yemeğimizi ne zaman yiyelim? Bu hafta bitti zaten. Gelecek hafta hangi gün uyar sislere? Bu sefer Fişnelik olabilir, direnmeyeceğim. Neden derseniz bahçesi açılmıştır herhalde. Açık hava, bol gıda tamam mı?
Haydi bakalım pammuk eller klavyeye. Karar verin canlarım, cinlerim....
Muck

Banu:
Şekoş, benim buna cevap vermem için önce kocamnan görüşmem lazım yani arabayı hangi gün alabileceğimi öğrenmek için, yoksa ondan izin alacak değilim, valla cart diye yırtarım azını murnunu daatırım, onu follofoş yaparım...
Döncem ben döncem size..

Beril:
Yap valla ye onu. Gıcık oluyom hepsine, al birini vur ötekisine onu da follofoş yap, ayy ne yaparsan eline sağlık maşşşallahhh. Fişnelikte Bar 56 hariç her köşe bucakda sigara yassağı gelmiş, onların da ağzısını kırar mısın? Nereye gidicez biz, bu gidişle evlerde buluşmaya başlıcaz anasını satıyım, kızını döviyim felan fıstık... Bu küreselleşme olayı beni gerdi, ya siz ne alırdınız? Kafi, tii or mi?
muck
ben

Banu:
Şekoş, ben bu sigara yasağı mevzuuna, Emel Teyze’nin (Elçin’in annesi) kulakları çınlasın, “bok içinde buzlu badem” diyorum. Yani her tarafımız düzeldi de bi bu eksik kaldıydı... töbe töbe…
Ne yani, Vişnelik’te dışarıda da mı yasak, yoook artık...

Beril:
Tente altı da yassaaakkk hemşerim....

Banu:
Haaaayııııır, eğer tente altındaki duvar tente yüksekliğinin yarısını geçmiyorsa yasak değil bildiğim kadarıyla. Ben yakında Hukuk Profesörü de olurum bunların yüzünden...

Elçin:
Beril'cim Fişnelik'te sigara içilmesin diye yazı yazmamışmıydın sen ayol, yanlış mı hatırlıyorum Allahallah. Gerçi ben de içicem o ayrı.
Ben de çok gıcığım diğer cins arkadaşlara. Hatta parçala yırt onu, bin parçalık puzzle yap he mi?
Ben bahçeler serbest diye biliyorum. Havuz başı açıldıysa orada otururuz, olmaz mı, olur mu ay ben ne bileyim.

Beril:
Hah lafı da koydun di mi şimdi bana!! Hayır canım yanıldınız o ben değil idim, ben pavyon muhabbeti için yazdımdı. Ayrıca konu o da değil. Neydi konu?

Banu:
Yok yav, o Beril diildi, Deniz idi ama o da yeni yönetime gıcık olduğundan “nedir bu saçmalık” diye yazdıydı, yani hem kişi hem konu tamaaaamen yanlış...

Elçin:
Beril de gıcık kapıyoduu ama o zaman sigarayı bırakmışmıydı ne, ne? Ay neyse havuz başı açılmış mı?

Edaaaa sen biliyormusun canımm?

Beril:
Valla havuz açıldıysa atar boğarım len seni oraya... Bak hala ısrar ediyo. Ben yazmadım diyorum, değerli doğum günü sahibisi de teyit ediyor. Daha ne istiyon layn inanmak için. Hee ben yazdım şimdi de itiraz ediyom var mı ???Töbe töbe...

Elçin:
Neye itiraz ediyosun bebişimmmm?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder