Barış,
Pakize Suda’nın, kadınların ne anasının gözü olduğu ve bu kadınların ellerine
düşen erkeklerin de ne zavallı yaratıklar olduğu üstüne matrak bir yazısını
yollamış.
Rüya
arkadaşım “Bir Gecelik Anne!” başlıklı, garip bi hikaye yollamış. Kadının biri
mecburen krala vermeye giderken, çocuğunu bi ağaca bırakmış, yanına da
korkmasın diye kalbini
Bir petrol tankeri Kanada açıklarında battıktan sonra,
iki tane deniz ayısının 80.000 dolar harcanarak temizlenmesi ve büyük bir
törenle denize bırakıldıktan 2 dk sonra herkesin gözleri önünde
Gülsev’le Deniz aynı yerde çalışıyorlar ve çok yoğun bir
dönemdeler, Deniz hep geç geliyor da, Gülsev de o gün geç gitmiş eve. Ben de
ertesi gün Aslan’a yazdım.
Banu:
Theeşininyüzünügöremeyengiller
familyasına hoş geldin! Ama gene de benden şanslısın,
Bugünkü yazı 2013 yılına ait. Şimdi, blogumu takip edenler,
birden 2003’den 2013’e neden atladığımı merak edebilir. Şöyle ki; Bunu ben de unutmuştum, mesajları düzenlerken
Yemekhanede yemeğimizi yedikten sonra tepsilerimizi
götürüp koyduğumuz büyük, raflı arabalar var. Rafların arası dar olduğu için tepsileri
koyarken bardakları alıp en üste
Yav arkadaşlar, bize 129
milyon elektrik faturası geldi, iyi mi? Üstelik sadece 1 aylık! Lojmanda ayda
300 KW harcarken burada 600 KW'ı nasıl harcadığımızı bana açıklayacak
Ay bakın arkadaşlar,
"sen de her boka muhalefet ediyon" diceniz ama bak vallayi haklıyım,
yani bu "eskiden her şey ne şaaneydi ve şimdi ne boktan hayatlarımız
var" yazılarına da
İş
yerinden bi arkadaşımın oğlu bir ara “harçlığımı çıkarayım” diye, şu hazneli
ütülerden satmaya başladıydı, bi gün bize de gelip demo yaptı, biz de aldık bi
tane tabi. Teyzesi de
Bugün “İş
Yeri” ve “Yukarıdakilerden Hiç Biri” kategorilerine başlıyorum. İş Yeri’nde
daha çok, benim “oğlanlar” dediğim 4 kişi (Aslan, Barış, biraz Kerim, biraz
Melih) ile yazışmalarım
Biliyorsunuz arada
sırada (ortalaması 1.5-2 ayda bire geliyordur) kız arkadaşlarımla yemek
yiyorum. Geçen Cuma için Elçin'in evinde toplanmaya karar vermiştik. Geçen
hafta içinde
Mesajlarına hastayım.
Hele o kişisel yorumların... Esprilere hakettikleri kadar gülmem konusunda bana
yardımcı oluyor. (Amerikan dizilerinde fondaki kahkaha sesleri gibi) Ancak
Selamisi, bak senin
başımıza musallat ettiğin, yani hadi "aldığın" diyelim, hovercraft
her hafta sonu ODTÜ Mezunlar Derneğine aikidoya giderken taşınıyor ve oradaki
havuzda
Ege benden bir oyun
istiyordu ya, adını bir kağıda yazıp vermişti. Mail attim, “ben o kağıdı
kaybettim, oyunun adı neydi” diye, gelen cevaba bak: “O kağıtta yazan play
station
Eeeee Aplaanım, ne var
ne yoksunuz? Boş zamanlarınızda yeni aldığınız eteklere çamaşır suyu
döküyomuşunuz, hadi bakalım, hayırlısı, bu nasıl bi eğlence anlamadım ama senin
Aplacım,
önümüzdeki hafta babamın yaşgünü ya, ne alim yaaa? Valla sinir oluyorum bu
erkeklere bişi almaya, babalar gününde de 2 saat çarşı pazar dolaşıp, bi bok
bulamadımdı,