22 Nisan 2016 Cuma

Tasarım Harikası, Mars, Dişçi Abi

10 Temmuz 2003

Merve, “tasarım harikası” diye garip şekilli yastık fotoğrafları yollamış, erkek göğsü şeklinde, kolu falan var, kadını sarıyor…

Banu:
Pekiiii, neden kadınların bir omuz aradığı düşünülmüş de erkeklerin omuzlarında bir baş
aradıkları düşünülmemiş? Ben de onlar için arasında uyuyabilecekleri koca meme (söz meclisten dışarı) şeklinde bi yastık düşündüm, arasına kafayı gömüp horlarlar artık. Küçük memelerden hoşlananlar için de (yani neden olmasın?) tahta modelleri mevcut olabilir.

Bütün bunların dışında, eşcinseller neden düşünülmemiş?

Merve:
Banuş kıı çok haklısın yani ben de şiddetle kınıyorum, kahrolsun ....

27 Ağustos 2003

Marsın dünyaya en yakın olduğu gün, hep beraber bahçeli evi olan bi arkadaşımıza gidip, bahçesinden Aslan’ın teleskopuyla Mars’a bakma planı var.

Banu:
ben. araba. akşam. otopark?

Aslan:
Küçük ayı, büyük ayı veya Yogi filan hiçbir yıldızı büyük göremiyoruz ancak görüntü net, akşam şansımızı bir de Mars'ta deneyelim bakalım.

Banu:
Ama... ama... ama... nassı yani? Bi teleskobu kuramadığını söyleme bana. Ayrıca da bunu seneler önce, hani ilk aldığın zaman kursaydın şimdiye bu problem çözülmüş olurdu. Bak! Demek ki neymiş? Bu günün işini ayağına göre uzatacan. Bu durumda, akşam artık Ege'yi tatmin edici açıklamaları sana bırakıyorum. Bu kadar.

Aslan:
Olayın benle bir ilgisi yok, olması gerektiği gibi oldu cihaz, design eksik diyorum ben, erkenden Almanya’ya gidip design çalışmalarına katılaydım.

28 Ağustos 2003

Barış internetten Mars fotoğrafları indirip “Dün 1-2 mars fotografı çekmiştim. Paylaşıyım istedim” notuyla bizlere yollamış uyanık...

Banu:
Barışcım günaydın,
Bir konuyu aydınlatmak istiyorum, bu gönderdiğin fotoğrafları bizimkilerle karıştırmışsın herhalde. Bunları biz dün akşam arkadaşımın bahçesinden çektik... Zavallı Aslan kardeşimin teleskopla uğraşmaktan beli tutuldu. Yani kısacası bu fotoğraflar bizim, yiğitsen aksini kanıtla! Biz şıracı, bozacı, belediyeci şeklinde savunmanı bekliyoruz.

Ayrıca, birimiz o resimleri çekerken bir diğerimizin yaptığı (arzuya göre) ev yapımı vişne şuruplu votka, bira veya çay ikramına eşlik eden muzlu çikolatalı pastanın damakta kalan tadından da bahsetmeden geçemicim. Ayrıca bütün bunlar olurken, Gülsev ile Aslan'ın muhteşem teleskobunun özel aparatı sayesinde bu görüntüler 3 boyutlu hologramlar şeklinde bahçenin ortasında durmaktaydı, biz de Mars'ın çevresinde oturup güzel güzel sohbet ettik.

Ya! İşte böle... Bunu sık sık tekrarlayalım...


(Anlaşılacağı üzere teleskopla anca ağaçların tepesini görebildik)

02 Eylül 2003

Aslanlar İstanbula gidip geldiler, Aslan’ın bir abisi de dişçi (7 kardeşler)

Banu:
Yolculuğunuz nasıl geçti? Gülsev iyi mi? Sen dişini hallettirebildin mi?

Aslan:
Yolculuklar terli ve zordu ancak planlanan tüm işler yapıldı, Gülsev dönüş sırasında yoruldu ancak eskisi gibi değil bereket. Sabah koşa koşa işine gitti, haftaya bir hafta izin alarak tamamen iyileşmeyi deneyecek. Dişçi koltuğunda üç saat uyuşturucu olmadan ağabeyim dişlerimi oydu, nasıl ölmedim hayret, daha iyiyim, ancak bazı sızıltılar var. Neyse iyiyiz sonuçta.

Banu:
Bak Aslan, nifak sokmak gibi olmasın, ve ben hiç diş tedavisi görmedim ama layıkıyla eziyetli bir iş olduğunu bildiğimden soruyorum, abinin sana garezi mi var? Yoksa borç aldın da vermedin falan mı? Ya da ne bilim, küçükken kız arkadaşına göz mü koyduydun, ya da çok sevdiği börekten ona hiç bırakmamış mıydın? Valla hiç anlamadım, insan kardeşine bunu nasıl yapar? Enteresan bi durum yani... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder