03 Şubat 2003
Yemekhanede yemeğimizi yedikten sonra tepsilerimizi
götürüp koyduğumuz büyük, raflı arabalar var. Rafların arası dar olduğu için tepsileri
koyarken bardakları alıp en üste
koyuyoruz. Genellikle bu işlemi, hem tepsiyi yerleştirip hem de bardağı almakla uğraşmamak için, nezaketen yanınızdaki arkadaşınız yapıyor. Ben bazen tepsimi koyarken suyum bitmemişse suyumu bitirip bardağı öyle koyuyorum. Bugün gene Barış bardağıma hamle yaptı, ben “dur içecem suyumu” falan derken...
koyuyoruz. Genellikle bu işlemi, hem tepsiyi yerleştirip hem de bardağı almakla uğraşmamak için, nezaketen yanınızdaki arkadaşınız yapıyor. Ben bazen tepsimi koyarken suyum bitmemişse suyumu bitirip bardağı öyle koyuyorum. Bugün gene Barış bardağıma hamle yaptı, ben “dur içecem suyumu” falan derken...
Banu:
Ulan
Barış, vallayi yatacak yerin yok senin, tepsileri arabalara koyarken, suyumu
senden kurtaracam diye uğraşırkene, özene bezene paket yaptığım ve çayda yemeği
düşündüğüm böreemi tepside unuttum. Hep senin yüzünden. Şimdi lütfen bi zaamet
bana bi dilim börek bulursan...
Barış:
Sakız veriyim?
Banu:
HAYIR.
Barış:
Kofret veya büsküü
olurmu?
Banu:
Hayrhayrhayr, hiç bişi
istemiyorum, tepside bıraktığım, bir kısmını yediğim için diş izlerimi taşıyan
böree istiyorum, sen bana kofret vs. diyon, istemem...
Barış:
Lilipause karamelli?
Banu:
Bıyır?
Barış:
Lan diyom ki Lilipause
karamelli yirmin? Naha koflet kibi bişi. Bak yimessen ben yiycem ona göre.
Masamın üstünde camış gibi bana bakiyii
Banu:
Ye bakalım, nasıl
boğazından geçecekse... (Afiyet ossun)
Barış:
Ohhh, çıtır çıtır pek
lezizdi. Hagaden sakız istersen çekinme. Naneli nefis 1 şi.
(15
dk sonra)
Barış:
Nooo sesin kesildi?
Banu:
Yemişin lolobridgiti
soyna da "ne o sesin kesildi", kesilir tabi, gurk edip kaldık burda,
halbuki 1 satır daha ısrar etsen ben yicektim, naneli sakız da şimdilik istemiyorum
(yeme bak, belki soyna isterim), merci...
18 Şubat 2003
Banu:
Hey millet, ben döndüm.
Herkese merhaba. Umarım cümlenizin (buradaki "cümle"
özne-yüklem-tümleç üçlemesi değil "herkes" teklemesi) ruh ve beden
sağlığı yerindedir. Hele de bizim gibi Uludayına gidip kar-tipi-fırtına ve
sisten dolayı doğru dürüst kayamadan gelmek gibi bir hezimete de uğramadıysanız
keyfinize diyecek yok yani.
Sevgiler.
Not: Öğlen herkes
burada di mi?
Barış:
HG (Hoşgeldin demek istiyor)
Banu:
Gene çenen düşmüş senin, bu ne vır vır vır, bi
rahat bırak da çalışalım, ben senin kadar uzun uzadıya yazamayacağım, sana
kısaca HB diyorum.
18 Nisan 2003
Gülfem, Vietnam savaşı ile ilgili acıklı bir hikaye
yollamış.
Banu:
Ya Gülfem, sen laf anlamıyor musun? Naha da fırsat geçti
elime, işte söylüyorum "KOCA KAFALI", 40 kere söyledim, bi da sölüm:
Ben böyle şeyler okumak istemiyorum, istersen bi de ingilizce yazıyım "I
don't want to read such things", senin gül hatırın için bunun vietnamcasını
da öğrenir yazarım. Yeter yahu, Amerikalıların ne kadar puşt olduğunu, savaşın
ne boktan bişi olduunu, en çok çocukların etkilendiini falan biliyoz, ne diye
ikide birde gözümüze damlatıyoz ki. Yok mu karikatür falan, tutmuş ne yollamış,
itne midir nedir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder