15 Nisan 2016 Cuma

Börek, Ben Döndüm, Vietnam

03 Şubat 2003

Yemekhanede yemeğimizi yedikten sonra tepsilerimizi götürüp koyduğumuz büyük, raflı arabalar var. Rafların arası dar olduğu için tepsileri koyarken bardakları alıp en üste
koyuyoruz. Genellikle bu işlemi, hem tepsiyi yerleştirip hem de bardağı almakla uğraşmamak için, nezaketen yanınızdaki arkadaşınız yapıyor. Ben bazen tepsimi koyarken suyum bitmemişse suyumu bitirip bardağı öyle koyuyorum. Bugün gene Barış bardağıma hamle yaptı, ben “dur içecem suyumu” falan derken...

Banu:
Ulan Barış, vallayi yatacak yerin yok senin, tepsileri arabalara koyarken, suyumu senden kurtaracam diye uğraşırkene, özene bezene paket yaptığım ve çayda yemeği düşündüğüm böreemi tepside unuttum. Hep senin yüzünden. Şimdi lütfen bi zaamet bana bi dilim börek bulursan...

Barış:
Sakız veriyim?

Banu:
HAYIR.

Barış:
Kofret veya büsküü olurmu?

Banu:
Hayrhayrhayr, hiç bişi istemiyorum, tepside bıraktığım, bir kısmını yediğim için diş izlerimi taşıyan böree istiyorum, sen bana kofret vs. diyon, istemem...

Barış:
Lilipause karamelli?

Banu:
Bıyır?

Barış:
Lan diyom ki Lilipause karamelli yirmin? Naha koflet kibi bişi. Bak yimessen ben yiycem ona göre. Masamın üstünde camış gibi bana bakiyii

Banu:
Ye bakalım, nasıl boğazından geçecekse... (Afiyet ossun)

Barış:
Ohhh, çıtır çıtır pek lezizdi. Hagaden sakız istersen çekinme. Naneli nefis 1 şi.

(15 dk sonra)

Barış:
Nooo sesin kesildi?

Banu:
Yemişin lolobridgiti soyna da "ne o sesin kesildi", kesilir tabi, gurk edip kaldık burda, halbuki 1 satır daha ısrar etsen ben yicektim, naneli sakız da şimdilik istemiyorum (yeme bak, belki soyna isterim), merci...

18 Şubat 2003

Banu:
Hey millet, ben döndüm. Herkese merhaba. Umarım cümlenizin (buradaki "cümle" özne-yüklem-tümleç üçlemesi değil "herkes" teklemesi) ruh ve beden sağlığı yerindedir. Hele de bizim gibi Uludayına gidip kar-tipi-fırtına ve sisten dolayı doğru dürüst kayamadan gelmek gibi bir hezimete de uğramadıysanız keyfinize diyecek yok yani.
Sevgiler.

Not: Öğlen herkes burada di mi?

Barış:
HG (Hoşgeldin demek istiyor)

Banu:
Gene çenen düşmüş senin, bu ne vır vır vır, bi rahat bırak da çalışalım, ben senin kadar uzun uzadıya yazamayacağım, sana kısaca HB diyorum.


18 Nisan 2003

Gülfem, Vietnam savaşı ile ilgili acıklı bir hikaye yollamış.

Banu: 
Ya Gülfem, sen laf anlamıyor musun? Naha da fırsat geçti elime, işte söylüyorum "KOCA KAFALI", 40 kere söyledim, bi da sölüm: Ben böyle şeyler okumak istemiyorum, istersen bi de ingilizce yazıyım "I don't want to read such things", senin gül hatırın için bunun vietnamcasını da öğrenir yazarım. Yeter yahu, Amerikalıların ne kadar puşt olduğunu, savaşın ne boktan bişi olduunu, en çok çocukların etkilendiini falan biliyoz, ne diye ikide birde gözümüze damlatıyoz ki. Yok mu karikatür falan, tutmuş ne yollamış, itne midir nedir... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder