20 Şubat 2002
Satanist
gençlerle ilgili, evde kedi beslemenin bile belki bu sapkınlıkları
engelleyebileceği ile ilgili bir yazı üstüne.
Banu:
Yalnız annamadığım bi
durum var, şimdi satanist olmasın diye kedi besleyeceksek, uyuşturucu bağımlısı
olmasın diye evde balinci mi besliyecez, yani bilmiyorum ama bu iş gittikçe
daha masraflı olacak gibi, bunun devamı gelir, işin yoksa pezeenk olmasın diye
de ırıspı besle, böbrek satıcısı olmasın diye böbrek besle falan (bu sanki
olmadı ama idare et), oooo uzun iş….
Vallahi bizim işimiz de
zor şekerim.
09 Mayıs 2002
Gülfem,
Can Dündar’ın Anneler Günü için yazdığı bir yazıyı yollamış.
Banu:
Benim bildiğim Gülfem
bunu okurken böğüre böğüre ağlamaktan 2 kutu selpak bitirmiştir, hatta kıytırık
bi reklama bile 'Love Story' muamelesi yaptığı düşünülürse (üstelik her
izlediğinde) hastalanmış olması bile kuvvetle muhtemel. Yavrum bi de iyi tarafından
bak, bu adamın kendi oğlun olduğunu ve sana böyle bi şey yazdığını düşünsene,
artık herhalde bilekleri keserdin, bak benimki en sevimli haliyle ve en şefkat
dolu hisleriyle, ben ona sinirlenip 'bak Ege şimdi...' dediğimde ‘deli gibi
bağıracan di mi?' diyo. Yani şekerim kimden ne bekleyeceğini bilecen, benimki
olsa bana ne yazar? "Sevgili anneciğim, deli gibi bağırdığın günleri dün
gibi hatırlıyorum, sesin çın çın çınlardı bütün mahallede. Hep ortadan ikiye
ayrılacağın günü umutla bekledim ama hiç olmadı. Bana 342. bilgisayar oyununu
almadığın zaman seninle nasıl da çatışmış, seni öldürmek istemiştim, ama şimdi
anlıyorum ki senden değil teyzemden istemem gerekiyormuş... " falan filan.
Otur kalk haline şükret...
04 Kasım 2002
Gene
Gülfem, gene Can Dündar’ın “Aklım, hiç tanımadığım 11 yaşında bir
yavrucakta...” diye başlayan bir yazısını yollamış, şöyle de bir not düşmüş: “Bakın
çok sulu bir yazı mendilsiz okursanız benim gibi olursunuz. Bütün boyalarınız
akar. Sonra da mendil diye koltuğunuzu kullanır, iğrenç bi şey olursunuz.”
Banu:
Bu hikaye yaklaşık 2
yıllık bi hikaye olup, sanki yeni olmuş gibi sağa sola yollayıp milleti
kandırmazsan... Ayrıca, böyle 'hayat hoş, gerisi boş' konulu bu tip
hikayelerden 1 düzine yazabilecek, hatta kitap yayınlayabilecek kadar çok okudum,
ben kendi adıma dersimi alıyorum, SEN KENDİNE BAK AYVAN da demiyorum ama, güzel
gözlerini yaşlarla bulandırarak zaten yarım yamalak okuduğun yazıların,
okuduğun kısımlarını da görmeyip, ağlamalarına bahane edeceğine biraz daha
dikkatli okusan da bişiler kapsan diyorum. Ayrıca, yazının sonunda, 'anafikir
cümleleri' şeklinde yazının özünü toparlayarak, yanlış sonuçlar çıkarmamızı
engelleyen C. Dündar'a da teşekkür ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder