01 Ağustos 2002
Aslanlar’la
akşam sinemaya gideceğiz.
Banu:
Aslan:
Pek doğru ve beklenen
davranışlarımız bizi yeni ufuklara götürebilme potansiyeli taşımalarının
yanısıra süregiden incitici veya kaygı uyandırıcı davranış sistematiklerine
karşı da koruyucu bir farkedilmez zırh özelliği taşımaktadırlar ki esasen bizi
biz yapan ve dış yüzümüzü oluşturan bu yapı kendi iç yolculuğumuz sırasında da
en yakın tanığımız ve sırdaşımızdır.
Banu:
Bu köşe de kış
köşesi... Aslan sen bana iyi bişey dememişindir di mi? Garanti bana kötü bişi
diyosun ama, hadi hayırlısı.
11 Ekim 2002
“Evliliği
‘iş gibi’ bir başarı yolu ve bir sosyal statü olarak görmeyen duygusal insanlar
‘mantıkla’ değil, aşık olarak evlenmek ister. ‘Deli divane’ aşık olan pek çok
kişi ise, tarihsel bir yanılgıyla ‘hemen onunla evlenmek’ niyetindedir...” diye
devam eden uzun bir yazı yollamışım.
Aslan:
Ne kadar uzun bir
"salata" bu, büyük düşünceleri olmayan insanların aşkı da bir gün
gelir sıkışır, meşki de. Şuymuş buymuş... Hedef; çanak anten, yüzme havuzu
başında bir bilgisayar, garaj ve kafa dengi üç dört ailedir. Yok evlilik, yok
aşk, şu bu. Konuyu uzatmayalım, dağıtmayalım, tüm mutsuzlar teorisyen olursa
nice olur halimiz. Zaten geldik gidiyoruz modunda olmalı biraz da insan. Kaç
tandır yemiştir bir insan ömründe, biraz da buna bakmalı bence.
Banu:
Ben şöyle düşündüm;
bunu kim yazmışsa çok da haksız, daha doğrusu yanlış değil, ancak dediğin gibi,
doğru olsa ne, yanlış olsa ne? Herkes bi şekilde yolunu bulur. Hem onların 1
yaşında çekilmiş filmleri de yoktur. Bak ben şimdi bununla çok mutluyum. Ben
hangi kategoriye giriyorum acaba?
11 Aralık 2002
“SCHUMANN
Rezonansı” isimli, zamanın ötesine geçmekten falan bahseden uzun bir fizik
makalesini, “Arkadaşlar, bu yazı kötü
bişi diyo ama vallayi anlamadım. Okuyup anlayan biri olursa lütfen beni de
aydınlatabilir mi acaba?” notu ile yolladım.
Barış:
Çok iyi.
Banu:
Yavrum, açıklıcam diye
bu kadar kendini hırpalamasaydın, bi özet de geçsen ben anlardım...
Barış:
“Olası sonuçlar 10”
bizim anladığımız dilde yazılmış. Bu arada 2-3 milyar borç verir misin? Para ve
zamanın ötesine geçince ödicem söz.
Banu:
A evet, yani o kadar
açık seçik ifade edilmiş ki yani bukkadan olur, altı üstü "para ve zamanın
ötesine geçmek"ten bahsediyor, bunu anlamıcak ne var, insan kuş misali,
çat burdasın, çat "para ve zamanın ötesinde". Bu anlayış
çerçevesinde, bunu ben bile anladım, tabi ki sana borç veririm, şu para ve
zamanın ötesine bi geçelim, istemediğin kadar, tükan senin...
Barış:
Aha buraya yazıyom,
senden önce bi gidiim zaman ve paranın ötesine, sahabine dicem seni almasın. Oh
görürsün o zaman terse dönen dünyada yaşamak ne demekmiş. Doğunu batını
şaşırırsın Allaama.
Banu:
Aşkol Barış, bak bu
olmadı şimdi, anca beraber kanca beraber diil miyiz? Var mı şimdi ööle
oyunbozanlık, niye sen önden gidiyomuşun, ben gidecem, güneşi de kuzeyden
doğuracam, olmadı, doğurtacam, olmadı tüp güneş yapacam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder