07 Haziran 2004
Banu:
Yarın
Harry'ye gidiyoruz di mi? Ege de gelecek. Acaba diyorum, Gülsev bugünden mi
bilet alsa, şöyle iyi bir yerden?
Aslan:
Sen
bilmiyorsun tabii, biz aramızda sır tuttuk bunu, Gülsev’e cep telefonu aldık
pazar günü. Numarası 0 532 ... Bi de işe başladı, numarası …, yani aranınca
ulaşılabilir. Original sesin saati uygun ancak.
Banu:
Aman
tamam, ben ararım, belki siz de bunu düşünmüş ve halihazırda hayata geçirmiş
olabilirsiniz, ben de akıl veriyor gibi ukalalık yapıyor olmayım diye önceden
seni yoklamak istemiştim ama anlaşılan sen de bir anlayış abidesi olarak tarihe
geçeceksin.
Aslan:
Frenze ve
arkadaşları da anlaşılamamışlardı aynı konuda.
(1 saat
sonra)
Aslan:
Sayın
filim izleyicisi,
Az önce telefon ederek, biletleri almak üzere olan ve Potter'in dilinin ne olması gerektiğini soran kuzene, Türkçe olsun (filim 18.10 da başlıyor) deme yürekliliğini, fedakarlığını, dürüstlüğünü, çocukseverliğini, inceliğini, uzakgörüşlülüğünü göstermiş bulunuyorum.
Az önce telefon ederek, biletleri almak üzere olan ve Potter'in dilinin ne olması gerektiğini soran kuzene, Türkçe olsun (filim 18.10 da başlıyor) deme yürekliliğini, fedakarlığını, dürüstlüğünü, çocukseverliğini, inceliğini, uzakgörüşlülüğünü göstermiş bulunuyorum.
Banu:
E o zaman
ben ve Ege seni çok çok öperiz.
25 Haziran 2004
Aslan:
Bu akşam
saat 20.00 de Migros'da, Hasan YÜKSELİR'in konserine gitmek üzere bir hareket
içindeyiz. (Gülsev ve ben). İlgilenebileceklerin yanıtını 118 dakika içinde
bekliyorum.
Banu:
Şöyle ki;
Deniz'in akşam işi varmış ama bana "çok iyidir türküleri" dedi ki,
benim zaten bir müzik dinlemek için bu şekilde enerji sarfetmeyi anlama güçlüğü
çektiğim düşünülürse, hiç de kendime yakın bulmadığım "türkü"
dinlemek için böyle bir faaliyet içine girmek fikrinin üzerimdeki etkilerini
anlayabilirsin. Ancak sen "ille de senle Ege'yi taşıyayım, götüreyim
getireyim" dersen, seni mi kıracam, geliriz, ben de oğlumu gezdiririm,
hatta belki o sizle konseri dinler, ben kendim dükkanları gezerim, haftaya da
babamın yaşgünü, ona bi hediye almam lazım zaten, valla bak bu hakketten iyi
fikir. Ancak Ege 6.30'da geliyor. O saatten sonra (yani en az 15 dak. sonra gel
ki Ege üstünü falan değiştirsin) gelirsen biz hazır oluruz. Tamam mı?
Aslan:
Tamam
değil maalesef, çünkü ben işten çıkar çıkmaz klimalı otomatik vitesli arabamla
Migrosa gidip Gülsevle buluşacağım, gelebilirseniz, sizinle ancak orada
buluşabiliriz, 16 dakika içinde yanıt verirsen ben de Gülseve biletleri
ayırtmasını söyleyebilirim.
Banu:
Maalesef,
dediğim gibi Ege 6.30'da geliyor ve Deniz de her zamanki gibi arabayı aldığı
için size katılamayacağız gibi görünüyor. Bu durumda size iyi eğlenceler.
02 Temmuz 2004
Aslan:
Demek ki
bütün bu yanlışlıkların, gülünesi-acınası durumlarımızın farkında olan bizler,
birer mum yakmalıyız ki, karanlıklar azalsın diyecektim ama boşverelim en iyisi
şimdilik, bugün tatilimden önceki son gün, senin de öyle, öyleyse lay lay lom
bakalım hayata..
Banu:
Zaten en
önemli şeyi de unutmadım, Harry Potter CD'lerini...... Şimdi önümüzdeki engel,
öğlen getirmeyi unutmam olabilir ki, bu ihtimalin gerçekleşme olasılığını
bertaraf edebilmek için CD'leri boynuma asmayı düşünüyorum.
Aslan:
Pek ince
düşünmüşsün, çok memnun oldum ancak, Gülsev’in yeğeni hem Hermion ve Harry'i hem
de Lara Croft'u hiç sevmiyormuş, ben de oturur kendim izlerim..
Banu:
Allaalla,
bu çocuk sizin aileden değil mi? Harry Potter'ı sevmemek ne demek? İlginç...
Dikkat
ettiysen Lara Croft'la ilgili bişi demiyorum. Niye? Çünkü Harry Potter'a
fazlaca odaklanmışım, onları akşam aklıma gelip de çantama atınca, görevini
başarıyla yerine getiren bir insanın iç huzuruyla, kafamda konuyu kapattım,
yani öbürkü hiç aklıma gelmedi, bu durumda ben de "unuttuğu konuda hiç
oralı olmayan kadın"ı oynuyorum.
Yani
anladığım kadarıyla sen gene de CD'leri istiyorsun?
Aslan:
Sorulur
mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder