11 Nisan 2016 Pazartesi

Ütü

25 Temmuz 2002

İş yerinden bi arkadaşımın oğlu bir ara “harçlığımı çıkarayım” diye, şu hazneli ütülerden satmaya başladıydı, bi gün bize de gelip demo yaptı, biz de aldık bi tane tabi. Teyzesi de
bizim üstümüzde oturuyor, “yarın veya öbür gün teyzemler bize gelecek, ütüyü onlarla yollarım” dedi ama programları falan değişmiş, ütü bana bir türlü gelemedi, ben de arkadaşıma bi mektup yazdım.

Banu:
Ay şekerim, sorma başıma gelenleri. Benim bi arkadaşımın olu bi ütü işine girmiş. Hani şu eve gelip tanıtım yaparlar, sana istemediğin ve ihtiyacın olmayan şeyleri aslında ne çok istediğini ve ne çok ihtiyacın olduğunu, ve hatta artık onsuz 1 sn bile yaşayamayacağını anlatırlar ya, işte öle bi iş. Arkadaş da, senden iyi olmasın, sevdiim bi arkadaş, haliynen kıramadım, çocuun gelip tanıtım yapmasına izin verdim. Başkası olsa hayatta evime adım atamazdı ya neyse... Çocuk geldi pazar günü. Aman yok canım ne gelmesi, biz beyfendiyi 'allasen bize tanıtım yap' diye evinden aldık. Evine gittiğimizde de bizi donla karşıladı 'ben hemen geliyorum' dedi, nerdeyse 1 saat bekledik. Neyse seninki 2 dirhem 1 çekirdek geldi. Aklanmış, paklanmış, kokular sürünmüş falan, 'iyi' dedik 'bari saygılı bi çocuk, gerçi bizi donla karşıladı ama neyse'.

Gittik bize, 'yok kola isterim, yok çay isterim, yok karnım aç, ısrar edin yemek yiyecem, bu evde sigara içiliyor mu, içilmiyorsa giderim bak' falan burnumuzdan getirdi, şekerim bizim ananelerimizde eve gelene, satıcı da olsa, misafirperverlikte kusur edilmez. Ay ben bir yandan Deniz bir yandan, çocuun etrafında fır dönüyoruz. O da Ramses gibi oturmuş 'onu getirin, bunu götürün, şu kutuyu açın, ütüyü çıkarın, sizin ütü tahtanız yok mu, getirin, kurun, oradaki düğmeye bas bak şu yeşil olana, o değil, O DEĞİL KÖREŞ, öbür düme, hah işte o salak, ananas suyu yok mu? Kültablası nerde, şu ufaklığı da alın burdan gözüm görmesin, dikkatimi daatıyo' falan.

Neyse, anlatmaya başladı, ay ütü ütü diye bir kafamızı ütülediyse, yok cilt bakımı, yok kuru temizleme, yok toz alma, yok zart, yok zurt diye, biz birden aslında hep bu günü beklediğimizi, hayatımızın ütüsüyle karşı karşıya olduumuzu, bunu asla kaçırmamamız gerektiğini anlayıverdik. Hatta bu ütünün boş zamanlarında psikolojik danışmanlık hizmeti verdiği bile rivayet ediliyormuş. Hatta bekarlar için yerine göre şişme kadın, yerine göre vibratörlük hizmeti bile veriyomuş. Hatta wap özelliği ile internete bağlandın mı taaa Amerikadaki adamın ütülerini bile yapabiliyomuşun. Hatta ve hatta, benim bir arkadaşım, kullandığı ütü 1 senelik olduğu ve evde bir tane de hiç kullanılmamış fıstık gibi bir ütüsü olduğu halde bundan almamış mı? Ay şaştım kaldım, yani salak mı diyim ne diyim bilemedim. Gerçi ütüyü görünce hak vermedim değil ama... Yani buna ütü falan denmez, bu...bu... bu bir melek, allaan bir lütfu (Zaten kendisine de 'ütü' denmesine biraz içerliyormuş, onun için nüfüs cüzdanına 'Rıfkı’ yazdıracaz).

Böyle bir fırsatın ayamıza gelmiş olmasından dolayı ne kadar şanslı olduumuza inanamayarak hemen anlaşmalar yapıldı, imzalar atıldı, gerçi Deniz biraz diken diken görünüyodu ama anlamadım neden? 6 ay vadeyle ütüyü aldım şekerim. Ayda 65 abede doları. Hazret gitti gecenin 3'ünde. Belki de 2 falandı. 11.30 da olabilir. Zaten baktık gitmiyo, alalım da  kurtulalım, yoksa sabahı edecez diye düşündük. Bir ara 'acaba eve bırakmamızı ister mi' diye düşündüm, tansiyonum falan fırladı, bayılacak gibi oldum ama neyse Allahtan istemedi.

Bak bu gün perşemde, devlet yatılı okullarının çamaşır işine talip oldum, hergün 12 kazan çamaşır yıkıyorum ütüleyecem diye, ama bil bakalım ne? Henüz ütüm gelmedi. Düşünebiliyor musun, bi de bana 'yarın, en geç öbürgün elinizde olur' dedi. Yok teyzesi onlara mı geliyomuş, onlara mı vereceklermiş de o getirecekmiş, yoksa bi damat komşuları mı varmış, ay bunlardan bana ne ayol? Benim de halam/dayım/amcam var ama görgüsüzlük edip orda burda olur olmaz lafını etmiyorum di mi? Üstelik bunların benim ütümle (henüz göremediğim, kokusunu içime çekemediğim, doyasıya sarılıp bağrıma basamadığım ütümle) ilgisi ne? Annesi de, senden iyi olmasın, çok iyidir. Bana her sabah olanın notlarını gösteriyo, yok ütüye gidermiş, yok yazıkmış, günahmış bilmem ne? Bi şey de anlamadım ya, anlamış gibi yapıp güldüm. Hani bu kızı da severim, iyi kız hoş kız da, koca ütü kutusunu görsün diye olu not yazıyo düşünsene, gerçi bunun da benle alakasını anlamadım ama kız benle alakası varmış gibi konuşuyodu. Ben de salak gibi notları okuyup 'kah kah' diye güldüm. Biraz da benden özür dilermiş gibi bi hali vardı, bunu da hiç anlamadım ama bu tip durumlarda her zaman söllenen lafları sıraladım 'aman canım, bişi olmaz, üzülme bu kadar, n'olacak, hiç mühim değil' dedim ama neye üzülmicek, ne oldu, mühim olmayan ne, merak etmedim değil.

Bak şimdi laf nerden nereye geldi, benim ütümün gelmediğinden bahsederken alakasız bi şekilde arkadaşımın olunun notlarına geldik. Şu ütüm bi an önce gelse de ütülerimi yapsam. Hayır yani okuldan da ikide birde arıyolar, çocuklar çarşafsız yataklarda yatıyomuş, donsuz geziyomuş falan ama n'apacan, bekliyoruz işte... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder