03 Aralık 2003
Barış,
Pakize Suda’nın, kadınların ne anasının gözü olduğu ve bu kadınların ellerine
düşen erkeklerin de ne zavallı yaratıklar olduğu üstüne matrak bir yazısını
yollamış.
Banu:
Bu yazı bana, son 1-1.
5 yıl içinde her bir arkadaşımdan en az 2'şer kere geldi. Neden bana inatla bu
yazının yollandığını merak etmekle birlikte, hiçbirine cevap yazmamıştım. Ama
artık bu iş benim için bir namus borcu oldu, piyango da sana çıktı.
Bu yazıda anlatılanlarda gerçeklik payı olmakla birlikte, bu ülkede bunların tam
tersi durumlar da azımsanamayacak kadar çok yaşanmakta. Burada anlatılanlar
daha çok belirli bir kesimin, eski deyimle,
"küçük burjuva"nın sorunları. Mahkemeler dayak yiyen, bıçaklanan,
kesilen biçilen kadınların davalarıyla dolu. Bunlar sadece bilinenler. Haala
pencereden bakamayan kadınlar var.
Bu tip yazılara konu
olan durumlar, bizim gibi insanların kendi aralarında konuşup gülmesi gereken
konulardır, yoksa yüksek tirajlı bir gazetede sanki memlekette herkes kocasının
burnuna halkayı takmış gibi lanse edilmesi gereken konular değil.
Ayrıca, haklı çıkmak
adına bile olsa, erkeklerin bu kadar salak olduklarını kabul etmemeleri gerekir
diye düşünüyorum. Yani örneğin "bütün kadınların mutlaka koşulacak
şartları vardır-seninle evlenirim ama... " kısmı, özellikle erkekler için,
çok aşağılayıcı, yani bi tane adam da çıkıp "hadi len, ben
satılık kadın arasam başka yere giderim" demiyor yani, öyle mi?
Şu, "erkeklerin
duygulu aşk şiirleri yazarken kadınların o sırada ne yaptığının merak
edildiği" kısmı da, bir kadının yazdığına inanmak çok zor. Kadın o sırada
tabi ki şiir yazan erkeğin yemeğini, ütüsünü yapmakla, evini temizlemekle,
çocuklarına bakmakla, hatta büyük ihtimalle evin geçimini sağlamak için
dışarıda çalışmakla, bütün bunlardan sonra kalan zamanında da adamı yatakta
memnun etmekle meşgul, ve tabi muhtemelen de babası oğullarını okutmayı tercih
ettiği için okuma-yazmayı bilmiyor. Ve başka türlü bir yaşam olduğunu da.
"Evli kadınlarla
ilişkiye giren çok az erkek var"mış! Çok normal değil mi? Yani karısının
kendisini aldattığını öğrenen erkekle, kocasının kendisini aldattığı öğrenen
kadınların çözümleri, göze alınabilirlik açısından, bir grubun oranını tabi ki
aşağıya çekiyor. Bu yazının bir yerinde geçen "aldatılan kadın çocuk
yapar" kısmı maalesef büyük ölçüde doğru çünkü bu, köyde olsun kentte
olsun, kadının elinde olan, kontrol edebileceği bir şey. Ama "gururlu
erkeklerin hemen boşanmaya kalkması" savı beni güldürdü. Yani bu ülkede
mahkemelerdeki "aldatan karısını (ve genellikle sevgilisini de) vuran koca"
davaları, erkeklerin aldatıldıkları için açtıkları boşanma davalarını havada karada
5-6'ya katlar diye düşünüyorum.
Yani böyle
şehirli-köylü (ya da şehirdeki köylü) kaygılarının genel-geçer doğrularmış gibi
ele alınmasında hoşlanmıyorum. Sabah sabah Pakize'nin derdi seni mi gerdi
diyecen ama kendimi tutamadım. Bir de iyi tarafından bak, bu yazının yazarı Allahtan
sen değilsin.
Öpüldün
Barış:
Lan hiç mi işin yok be.
Banu:
Keh!
03 Aralık 2003
Barış,
“Buyur buna da 8 sayfa yorum yaz......” notuyla “Çocuk eğitiminde ABD - Türkiye
farkı” konulu, tabi ki ABD'nin üstünlüklerini sıralayan bir yazı yollamış
Banu:
Tabi ki buna da
yazacak, örneğin mükemmel eğitimi olan ABD'deki suç oranının yüksekliği, seri
katil cenneti olması, 10 yaşında okulunu makinalı tüfekle tarayan,
öğretmenlerini öldüren çocukların bolluğu gibi, bir kaç lafım olurdu ama yazmayacağım.
Barış:
Nası istersen. Ben
burdayım, okurum.
Banu:
Ha tabi, sonra da "senin
işin mi yok", bilmem ne, cart curt, yemezler...
En güzel "keyfekeder"in henüz okumadığım olduğunu bilmekle beraber, bugüne dek yayımlananlar içinde en kralı budur diyorum.
YanıtlaSilMerci...
Sil