29 Mayıs 2016 Pazar

Quantum of Solace, Sandık, Aikido

22 Aralık 2008

Öğlen 'Quantum of Solace'ın ne demek olduğu üstüne kafa patlatmıştık. Ben araştırıp arkadaşlara bilgi aktardım.

Banu:
Öğlenki tahminlerimizin hiç biri tutmadı, olayın kuantum fiziğiyle falan alakası yokmuş, zaten
bir James Bond filmini nasıl buna bağladık ben bile anlamadım, resmen kötümüzden uydurmuşuz. Araştırmamı yaptım, şimdi şölle ki: "...Filme adını veren 'Quantum of Solace'sa, Ian Fleming'in Bond serisi içinde kaleme aldığı kısa öykülerinden birinin adı, ancak filmin bu öyküyle ismi dışında bir ilgisi yok. 'Quantum of Solace', 'Ruhun ve aklın elim bir olay sonrasında huzur bulması' olarak açıklanabilecek bir kavram. Kısacası bu isim, hem Bond'un intikam arayışına ve aynı anda peşinde olduğu örgütün adına göndermede bulunuyor hem de 2008'de yüzüncü yaşına giren Fleming'in öyküsüne..."

Aslan:
Çok güzel bir araştırma.

24 Aralık 2008

Şirkette 10 kişi kendi aramızda bi sandığımız vardı, her ay para yatırıyoruz, ihtiyacı olan oradan borç alıyor falan, bütün koordinasyonu da Barış yapıyordu.

Aslan:
Değerli kardeşler,
Yeni yıla girmeden, sandık birikiminin dolara çevirilerek saklanmasını öneriyorum, çünkü 2009 Mayısından önce doların 2,0’ı aşacağı yolunda bir kehanet var. Bu durumda 4 ayda %30 gibi bir para artırımı elde edilebilir. Yanıtlarımızı evet-hayır şeklinde paylaşırsak veya başka bir öneride bulunursak  sanki iyi olacak gibi geliyor bana.

Kerim:
Paraların paylaşılmasını öneriyorum... Daha fazla eziyete gerek yok (Barış kardeşe yapılan işkenceye sonnnnn) kumar iyi bişey değildir ve hele paylaşılmaya hiç gelmez ondan da vazgeçin... Hatta niye yaşamaya devam ediyoruz bu şekli ile...???...

Banu:
EVET

Barış:
Bence olur. Ancak 2 soru aklıma geliyor.
1. …23182 YTL toplam birikimimiz var. Bunu hangi babayiğitimiz ve nasıl dollars'a devşirecek? İsterseniz heç paranın kirine dokunmadan işbankasından halledebiliriz ama sanırım zararımıza olur.
2. Tamamı mı devşirilecek, 1 kısmı mı? Yani bundan gayrı, borç alacak personele dollars mı vericez? Emperyalizme teslim miyiz?

Kerim:
Sandığı fesih edelimmmmm........

Banu:
Bunu sahiden mi öneriyorsun, yoksa şaka mı yapıyorsun? Ona göre cevap vereceğim de...

Aslan:
Kerim kardeş ciddi söylüyor elbette ama şaka gibi değil mi?

Kerim:
Sahiden tabi ki çünkü ne zaman ödeme yaptığıma dair oto kontrolümü kaybettim, geriye dönük inceleme yapmam lazım. Ayrıca hiç birimiz  sandıkla ilgili bir kullanım ihtiyaç durumu yaşamıyoruz son dönemde…

Banu:
Bu sahiden şaka olmalı, sevgili Kerim, senin herhangi bir konuda oto kontrolünü kaybetmiş olman olasılığın benim Fransa Kraliçesi olma olasılığımdan daha düşük. Fransa’da Krallık olmadığı da düşünülürse, gerisini sen hesap et artık. Sandıktan faydalanmıyor olabiliriz ama onun orada olduğunu bilmek senin de içini huzurla doldurmuyor mu? Para biriktirdiğini farzet. Sen iyisi mi hesabından 12 aylık otomatik ödeme talimatı ver, bir daha da düşünme. Ben öyle yapıyorum, büyük rahatlık.

Aslan:
Ne kadar doğru, ne kadar ulvi, ne kadar net.

Barış:
Yazan tamamını doğru yazmış. Ayriyetten kraliçelik de yakışırdı hani...
Madem sndk devam etsin diyor çoğunluk, yapalım 50 kaat aylık, alalım birikimin % 75 i ile dollars, olsun sndk birikim sndkı.

Aslan:
Değil mi ama, bakınız üstad Tevfik Fikret ne diyor çabalamak konusunda:
Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl bağır
Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır.

Yani asla bırakmayın sandığı diyor gibi geldi bana.

Kerim:
Onu da yaparız ama biri beni sürekli ikaz etmeli, para trafiği konusunda.

Barış:
Önce dollars alalım. Çok kar edince fesih eyleriz.

Banu:
Bu 50 yetele olayı bana biraz ağır geldi ama çoğunluk tamam derse mecbur uyacağız. Bu arada farkındaysanız biz kendi aramızda yazışıp duruyoruz, acaba diğer değerli arkadaşlarımız (Ömer, Melih, Kadir) niçin fikir beyan etmiyorlar, nasıl karar alacağız?

Aslan:
Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır, birikir sonunda gümüş bir göl olur. Sen ki gelecek vadeden bir CEO adayısın, çekinme 50 ytl den filan. Hangi geceyi gördün, sabah olmamış.

Barış:
Ömer sndkda değil. Melih her zamanki gibi yoğundur, ayrıca ne desek kabul eder. Kadir’i de sanırım Aslan temsil ediyor. Öyle değilse ses versin lütfen.

Aslan:
Evet 50 ytl çok iyi.

Banu:
Peki tamam, o zaman 1 Ocak’tan itibaren sana her ay 50 yetele yolluyoruz, bu mudur?

Barış:
Benden de sana Fransa prensesliği

05 Ocak 2009

Düşme kalkma videoları vardır ya, onlardan biri gelmiş ama genellikle erkeklerin hassas bölgeleri ile ilgili sahneler var, yani kaykayla trabzana sıçrayıp orada trabzan bacak arasına gelecek şekilde düşmek falan gibi… Ben de bunu millete yolladım.

Banu:
Yav arkadaşlar, ben bunlara çok gülüyorum ya, ama öyle böyle değil, gözümden şıpır şıpır yaşlar akıyor, o derece yani. Ne kötüyüm di mi? Ama ben kendim düşünce de çok gülerim.

Barış:
Çok çirkin.... çookkk

Banu:
Çirkin derken???

Barış:
Böyle şeylere gülmen çirkin. Nası acıyodur kimbilir....

Banu:
Çok acıdığını düşündüklerime çok gülemiyorum (zor oluyor ama), tabi sen bazılarını taaaa yüreğinde hissettiğinden, için iyice bi tuhaf olmuştur. Sen gene de benim yanımda böyle bir kazaya kurban gitmemeye çalış, valla (çok olmasa da) gülebilirim, sen de bana küsersin, ondan soyna hadi bakalım, gönlünü almaya çalış, “ay çok özür dilerim, vallayi elimde değil, hihohaaaa” derken bi de dayak ye...

Barış:
Annaşıldı. Bundan sonra düşerken sana tutunmayan en adi...

09 Ocak 2009

Ege’nin aikido hocası geyik bi mesaj yollamış.

Banu:
Hah işte tam ben de sana mesaj atacaktım. Biz bu hafta Pzt.-Salı-Çarş. gelemedik. Ege’nin sınavları olmasının yanısıra ailecek kırılıyoruz, herkes hasta. Bugün de bakalım, Ege akşama iyi gibi olursa derse getireceğim (benim nasıl olduğum hiç önemli değil, ben paralanırım, hasta hasta onu ordan oraya götürür getiririm, gerekirse sırtımda taşırım, ama yeter ki o iyi olsun-fedakar anne konuşması).

Önümüzdeki hafta daha düzenli getirebileceğimizi umuyorum, ama fakak velakin, ondan sonraki hafta hepten yokuz, çünkü neden? Bil bakalım neden? Evet, bildin, kaymaya gideceğiz.

Ben sana öptüm.

Ay bi de aklıma geldi, Ege’nin... eeeööö, neydi yahu, sertifika diyeceğim geliyor, bröve...de değil, allaalla neydi şu belgenin adı? Aman neyse sen anlamışındır, işte Ege’nin “o”su sizde değil mi? Daha doğrusu Bora almıştı galiba, hala ondadır di mi?

Hoca:
Sevgili Bağnocuuum, biz de düşünüyorduk bizim oğlana ne oldu diye. Bugün akşam biz derste olamayacağız o yüzden bugün de dinlensin. Senin zaten ne kadar süper ötesi olduğunu hepimiz dojocak biliyoruz. Maaşallah....

Kayak geleneğinizin bu yılki etabını nerede gerçekleştireceksiniz? Artık Ege kaybolmaz nasıl olsa, ama başka maceralara gebe bir tatil hissettim ben. Eh ne de olsa tatilde bizim oğlan da var. Tatil dönüşü hikayelerini bekliyorum.

Sanırım sorduğun diploma ama hangisi acaba?
Sevgiyle kalın efendim..

Banu:
Bu sene Palandöken’e gidiyoruz. Ben aslında Sarıkamış’ı çok beğenmiştim ama ablam değişik yerlere gidelim diye tutturuyor. Aman dur ağzını hayra aç, burada kaybolmak gavurda kaybolmaya benzemez çünkü gavurda kaybolmazsın, mutlaka birileri seni bulur ama burada seni anca ayılar bulur, onlar da artık n’apar bilemem. Ya da oğlum ayıları... , çok meyyal biliyorsun, artık umduğunu değil bulduğunu deyip atlayabilir. Seni hikayelerden mahrum bırakmam merak etme.

Diploma değil ayol, hani bi denklik sınavı için çıkartmıştık, hah lisans yahu lisans. Ay bu kelimeyi dimağım reddediyor, asla tek seferde hatırlayamıyorum.

Yav bak bu Aikikai Aikido da kakara kikiri gibi bişi oldu, bunu da katiyen aklımda tutamıyorum. Neyse, bence eğitilebilirim, sadece biraz uğraşmam gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder