26 Mayıs 2008
Beril:
Canlarım, ciğerlerim, yeni
bir haftaya başlarkene Demirbank hepinize iyi günler diler. Dün Eda hanımısı aradı
ve de bu hafta perşembe ve cuma müsait olmadıklarını belirttiler.
Dolayısıylan elimizde bi çarşamba kaldı, onu da sel almasın diyerekten hemencik yazıyorum. Pazartesi ve salıya n’oldu derseniz, onlarda da ben müsait değilim, küçük bilimadamımızı hazırlıcaz malum... Durum bölle, hadi bakalım ne diyorsunuz hodri meydan! muck
Dolayısıylan elimizde bi çarşamba kaldı, onu da sel almasın diyerekten hemencik yazıyorum. Pazartesi ve salıya n’oldu derseniz, onlarda da ben müsait değilim, küçük bilimadamımızı hazırlıcaz malum... Durum bölle, hadi bakalım ne diyorsunuz hodri meydan! muck
Ben
Elçin:
Günaydınlarrr sevgiler,
saygılar, iyi haftalar,
Ben de dün konuştum Eda
ile bana uyar demiştim, halen uyuyor. Fişnelik değil mi?
Öpücükler....
Banu:
Perşembe uygun değil
mi? Hafta sonu "ya Çarşamba ya Perşembe" demiştik, sonradan
hatırladım ki Çarşamba günü Vişnelikte ergen anne babası olmayı öğrençez, yani
"Eyvah! Meleğimin Boynuzları Çıkıyor! (Ergenlik gelişim özellikleri,
döneme özgü sinyaller ve anne-babalara öneriler)" diye bir seminere
katılacağımızdan Çarşamba da bana uymuyor, ben de tam size "Perşembe
olsun" dicektim, bu durumda öbür haftaya mı kalıyor?
“Küçük bilim adamı hazırlamak”
nedir?
Beril:
Berk çarşamba sabahı
İzmir'e gidiyor yaa, onun afişini, sunumunu, bavulunu neyin hazırlayacağız. Dolayısıylan
pazartesi, salı bana uymuyor demiş idim. Bilmem annatabildim mi? Seminer kaçta
bitiyorkine?
Banu:
10'da.
Beril:
O zaman iki ihtimal
vardırdır: Biiir, Eda cuma günü geçe sarkabilecek bir toplantım var diyordu
belki geç de olsa katılabilirse cuma olabilir, ya da ikiii öbür haftaya
erteleriz. Eda ne diyon?
Eda:
Toplantı 4-5 gibi
başlıyor, ve taaaaa Sincan’da. Yani pek şans görmüyorum ama isterseniz
şansımızı deneyelim. Yüksek ihtimalle yetişemem.
Banu:
Bu yaşgünüsü yemee
olduyundan için, hep birlikte olmamızı istiyorum. Yani bu durumda haftaya
kalsın. Ben şimdilik her gün uygun gibiyim, pardon Salı hariç, Salılarım
Onur'un...
Elçin:
Cuma bana da uymayabilir.
Onur kim?
Banu:
Nnnnnneee!!!??? Sen
Onur’u bilmiyor musun? Bu ne biçim soru? Onur’u herkes bilir, Kaan’ın üvey
babası, Şehrazat’ın 2. kocası, Nilüfer’in babası, Umut’un annesinin kocasının
patronu, Peride ile rahmetli Muhsin’in oğlu, daa anlatayım mı?
Elçin:
Ay pardon o Onur. Tamam
o zaman. Liliput çok kazulettt be.
Banu:
Yav küçücük kızdan ne
istersiniz bilmem ki? Sanki o da “Oscar’a adayım” diyodu, töbe töbe, Shirley Temple
çok büyümüş onu oynatamadılar, kusura bakma artık...
Beril:
Senin bu kızla bi
akrabalığın olmasından şüpheleniyorum canım. Yani kızı beğenen bi sen varsın...
Gerçi Şehrazat da bir kazulet olduğu için dizinin genel çizgisi bu yönde
sanırım.
Banu:
Beğendiğim falan yok, sadece
benim bi beklentim yok, hani sanki dizinin her tarafı mükemmel de bi o kızcağız
mı kaldı, annamında. Yani ben olayı kökten çözmüş durumdayım. Onur için
seyrediyoruz işte, bi de sardı tabi, ben ciddiden merak ediyorum artık ne
olacak diye. Önümüzdeki hafta da sezon finaliymiş, ona göre yani.
Eda: (Konuya ortadan girerek)
Eh ben de katılmayı
isterem tabikine. Gelcek hafta benim de birşey yok gözüküyor, gününü
belirlersek o günü boş bırakmaya çalışırım. Öbür türlü hemen bir toplantı
peydahlanır.
Onur kim bu arada.....
Banu:
Hay Onur'lar götürsün
sizi e mi, alzheimerlı karılar siziiii... (bkz, bir kaç önceki mesajım). Haftaya
bütün çocuklar burada olacağına göre, Cuma olsun derim ben, ne dersiniz???
Eda:
Sanırsam olur. Bütün
çocuklar kim?
Banu:
Baha, Taha, Süha
kardeşleri de çağırdık, allaalla yaaa, yav kızm, Berk bu hafta İzmir’e gidiyo
ya, bu hafta olmayacaktı, haftaya burada olacak, o manada şeettiydim. Yani
çocuklar= Berk + Ege + Emre oluyorlar.
Elçin:
Ben de 23 Nisan'da
yurtdışından gelen bi çocuk aldıydım onu getiririm artık.
Banu:
Şimdi temiz bir sayfa
açıyorum ve de son durumu bildiriyorum:
1. Bu hafta yemek
yemiyoruz (birlikte yani, yoksa münferit olarak yiyebilirsiniz, aç kalmaya
gerek yok)
2. Öbürkü Cuma, yani
ayın 6’sı, yani 6 Haziran 2008 Cuma günü Vişnelik’te yemek yiyoruz.
3. Tamam mı?
4. Onur kim?
12 Haziran 2008
Babamın
doğumgünü geliyor, “ben bakarım bişiler” demiştim ablama.
Banu:
Sayın Apla, ben
Optimum’a falan gidemedim, dün araba (yani Deniz) geç geldi, bugün arkadaşıma
gidiyorum, yarın da kızlarla yemek yiyeceğim. Yani demem o ki, bizim elimiz
senle Cumartesi günü paşa paşa Tunalı’ya iner, bu işi halleder.
Ben kitap düşündüm,
izin verirsen ben seçeyim, sen şimdi Anglosakson Yemek Kültürüne Etki Eden
Orta-Batı Afrika Yerlilerinin Tarihi falan gibi bişi seçersin, açmaz babamı,
OK?
27 Haziran 2008
Belgin’le
dizi zevkimiz uyuyor, arada sırada bazı dizileri aramızda kritik ederiz. House
da onlardan biri.
Banu:
Yav Belgin, dün House’un
sezon finaliymiş, bunu biliyor mıydın?? Len zaten son 2-3 bölümü yeniydi, hem
13-15 bölümde sezon mu bitermiş? Niye böle yaptı şimdi bunlar, valla sinir
oldum...
Belgin:
Aynen. Bir de bölüm biterken
tepede belirttiler sağolsunlar. Sanıyorum çekimlere o senarist grevi sebebiyle
epey bir ara verildi. Hiç bişeyden çekmedik şu grevden çektiğimiz kadar!!!
Banu:
Üstelik bizim
televizyon 17 senelik, allaana yan bakıyo, üstten alttan 5-6 cm’lik görüntü
kaybı var, ben de çok geç fark ettim “sezon finali” yazısını, “ne, ne, ne
yazıyo orda, ne bu, ne, ay, aman sezon finaliymiş, aaaaa, nassı yani?” oldum
yani.
Ayrıca dün arka arkaya
izlediğim 3 dizide de ağlamaktan gözüm çıktı. Private Practice’de hastanede
bebeği karışan 2 annenin bebekleri değişirkenki dramı (bebekler de 8 aylık
olmuş bu arada), Grey’s Anatomy’de beyninde ur olan bi adamın tehlikeli bi
ameliyat öncesinde, ölürse karısı yalnız kalmasın diye ona birini bulma
çabaları (öldü zaten), House’da Amber’le Wilson’un halleri, valla perişan
oldum. Yatarken artık gözlerim yanmaya ve kaşınmaya başlamıştı. Artık
comedymax’e mi dönsem n’apsam
bilemedim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder