26 Mayıs 2016 Perşembe

Onur Kim?, Hediye, House

26 Mayıs 2008

Beril:
Canlarım, ciğerlerim, yeni bir haftaya başlarkene Demirbank hepinize iyi günler diler. Dün Eda hanımısı aradı ve de bu hafta perşembe ve cuma müsait olmadıklarını belirttiler.
Dolayısıylan elimizde bi çarşamba kaldı, onu da sel almasın diyerekten hemencik yazıyorum. Pazartesi ve salıya n’oldu derseniz, onlarda da ben müsait değilim, küçük bilimadamımızı hazırlıcaz malum... Durum bölle, hadi bakalım ne diyorsunuz hodri meydan! muck
Ben

Elçin:
Günaydınlarrr sevgiler, saygılar, iyi haftalar,
Ben de dün konuştum Eda ile bana uyar demiştim, halen uyuyor. Fişnelik değil mi?
Öpücükler....

Banu:
Perşembe uygun değil mi? Hafta sonu "ya Çarşamba ya Perşembe" demiştik, sonradan hatırladım ki Çarşamba günü Vişnelikte ergen anne babası olmayı öğrençez, yani "Eyvah! Meleğimin Boynuzları Çıkıyor! (Ergenlik gelişim özellikleri, döneme özgü sinyaller ve anne-babalara öneriler)" diye bir seminere katılacağımızdan Çarşamba da bana uymuyor, ben de tam size "Perşembe olsun" dicektim, bu durumda öbür haftaya mı kalıyor?
“Küçük bilim adamı hazırlamak” nedir?

Beril:
Berk çarşamba sabahı İzmir'e gidiyor yaa, onun afişini, sunumunu, bavulunu neyin hazırlayacağız. Dolayısıylan pazartesi, salı bana uymuyor demiş idim. Bilmem annatabildim mi? Seminer kaçta bitiyorkine?

Banu:
10'da.

Beril:
O zaman iki ihtimal vardırdır: Biiir, Eda cuma günü geçe sarkabilecek bir toplantım var diyordu belki geç de olsa katılabilirse cuma olabilir, ya da ikiii öbür haftaya erteleriz. Eda ne diyon?

Eda:
Toplantı 4-5 gibi başlıyor, ve taaaaa Sincan’da. Yani pek şans görmüyorum ama isterseniz şansımızı deneyelim. Yüksek ihtimalle yetişemem.

Banu:
Bu yaşgünüsü yemee olduyundan için, hep birlikte olmamızı istiyorum. Yani bu durumda haftaya kalsın. Ben şimdilik her gün uygun gibiyim, pardon Salı hariç, Salılarım Onur'un...

Elçin:
Cuma bana da uymayabilir. Onur kim?

Banu:
Nnnnnneee!!!??? Sen Onur’u bilmiyor musun? Bu ne biçim soru? Onur’u herkes bilir, Kaan’ın üvey babası, Şehrazat’ın 2. kocası, Nilüfer’in babası, Umut’un annesinin kocasının patronu, Peride ile rahmetli Muhsin’in oğlu, daa anlatayım mı?

Elçin:
Ay pardon o Onur. Tamam o zaman. Liliput çok kazulettt be.

Banu:
Yav küçücük kızdan ne istersiniz bilmem ki? Sanki o da “Oscar’a adayım” diyodu, töbe töbe, Shirley Temple çok büyümüş onu oynatamadılar, kusura bakma artık...

Beril:
Senin bu kızla bi akrabalığın olmasından şüpheleniyorum canım. Yani kızı beğenen bi sen varsın... Gerçi Şehrazat da bir kazulet olduğu için dizinin genel çizgisi bu yönde sanırım.

Banu:
Beğendiğim falan yok, sadece benim bi beklentim yok, hani sanki dizinin her tarafı mükemmel de bi o kızcağız mı kaldı, annamında. Yani ben olayı kökten çözmüş durumdayım. Onur için seyrediyoruz işte, bi de sardı tabi, ben ciddiden merak ediyorum artık ne olacak diye. Önümüzdeki hafta da sezon finaliymiş, ona göre yani.

Eda: (Konuya ortadan girerek)
Eh ben de katılmayı isterem tabikine. Gelcek hafta benim de birşey yok gözüküyor, gününü belirlersek o günü boş bırakmaya çalışırım. Öbür türlü hemen bir toplantı peydahlanır.

Onur kim bu arada.....

Banu:
Hay Onur'lar götürsün sizi e mi, alzheimerlı karılar siziiii... (bkz, bir kaç önceki mesajım). Haftaya bütün çocuklar burada olacağına göre, Cuma olsun derim ben, ne dersiniz???

Eda:
Sanırsam olur. Bütün çocuklar kim?

Banu:
Baha, Taha, Süha kardeşleri de çağırdık, allaalla yaaa, yav kızm, Berk bu hafta İzmir’e gidiyo ya, bu hafta olmayacaktı, haftaya burada olacak, o manada şeettiydim. Yani çocuklar= Berk + Ege + Emre oluyorlar.

Elçin:
Ben de 23 Nisan'da yurtdışından gelen bi çocuk aldıydım onu getiririm artık.

Banu:
Şimdi temiz bir sayfa açıyorum ve de son durumu bildiriyorum:

1. Bu hafta yemek yemiyoruz (birlikte yani, yoksa münferit olarak yiyebilirsiniz, aç kalmaya gerek yok)
2. Öbürkü Cuma, yani ayın 6’sı, yani 6 Haziran 2008 Cuma günü Vişnelik’te yemek yiyoruz.
3. Tamam mı?
4. Onur kim?

12 Haziran 2008

Babamın doğumgünü geliyor, “ben bakarım bişiler” demiştim ablama.

Banu:
Sayın Apla, ben Optimum’a falan gidemedim, dün araba (yani Deniz) geç geldi, bugün arkadaşıma gidiyorum, yarın da kızlarla yemek yiyeceğim. Yani demem o ki, bizim elimiz senle Cumartesi günü paşa paşa Tunalı’ya iner, bu işi halleder.

Ben kitap düşündüm, izin verirsen ben seçeyim, sen şimdi Anglosakson Yemek Kültürüne Etki Eden Orta-Batı Afrika Yerlilerinin Tarihi falan gibi bişi seçersin, açmaz babamı, OK?

27 Haziran 2008

Belgin’le dizi zevkimiz uyuyor, arada sırada bazı dizileri aramızda kritik ederiz. House da onlardan biri.

Banu:
Yav Belgin, dün House’un sezon finaliymiş, bunu biliyor mıydın?? Len zaten son 2-3 bölümü yeniydi, hem 13-15 bölümde sezon mu bitermiş? Niye böle yaptı şimdi bunlar, valla sinir oldum...

Belgin:
Aynen. Bir de bölüm biterken tepede belirttiler sağolsunlar. Sanıyorum çekimlere o senarist grevi sebebiyle epey bir ara verildi. Hiç bişeyden çekmedik şu grevden çektiğimiz kadar!!!

Banu:
Üstelik bizim televizyon 17 senelik, allaana yan bakıyo, üstten alttan 5-6 cm’lik görüntü kaybı var, ben de çok geç fark ettim “sezon finali” yazısını, “ne, ne, ne yazıyo orda, ne bu, ne, ay, aman sezon finaliymiş, aaaaa, nassı yani?” oldum yani.


Ayrıca dün arka arkaya izlediğim 3 dizide de ağlamaktan gözüm çıktı. Private Practice’de hastanede bebeği karışan 2 annenin bebekleri değişirkenki dramı (bebekler de 8 aylık olmuş bu arada), Grey’s Anatomy’de beyninde ur olan bi adamın tehlikeli bi ameliyat öncesinde, ölürse karısı yalnız kalmasın diye ona birini bulma çabaları (öldü zaten), House’da Amber’le Wilson’un halleri, valla perişan oldum. Yatarken artık gözlerim yanmaya ve kaşınmaya başlamıştı. Artık comedymax’e  mi dönsem n’apsam bilemedim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder