5 Mayıs 2016 Perşembe

İzin Politikası, Kayak, Emeklilik

27 Aralık 2006

Şirketin izin politikası ile ilgili bir yazı yayınlandı. Ctsi günleri hangi durumda sayılıyor, izinden gidiyor mu gitmiyor mu, aramızda tartışıyorduk. Ben sonunda herkesi aydınlattım.

Banu:
Arkadaşlar, bu konu ile ilgili yayınlanan yazı ekte. İK ile de görüştüm, olayı şöyle özetliyorlar; aldığın iznin başlama ve bitiş tarihi arasında bir cumartesi olursa, yani araya sıkışmışsa sayılıyor, yoksa sayılmıyor.

Aslan:
Örneğin Perşembe Cuma izin alsam ve Pazartesi dahil hiçbir gün işe dönmesem, başka bir işe de girmesem, alsam başımı gitsem, o ada senin bu ada benim gezsem, yelkovan kuşlarını takip etsem yine de Cumartesi sayılıyor mu?

Banu:
Ben bunu bi sorayım...

05 Ocak 2007

Kayağa İsviçre’ye, ablamların yanına gideceğiz ancak hava durumlarına bakıyoruz, doğru düzgün kar falan yağmıyor. (Bu arada, oh kadına bak kayağa İsviçre’ye gidiyor falan demeyin, orada kayağa gitmek burada yaz tatiline gitmekten ucuz)

Banu:
Aplacığım, biz gelirken bi mangal getirelim bari diyorum, hani şu küçüklerden, bagaj mangalı, bu gidişle kayamayacağımız için piknik yaparız artık.

Bu arada Deniz Ege'ye "sana ders aldıracağız, ingilizce anlaşırsınız" dediği için oğlum endişeden çatlamak üzere, ağlamaklı dolaşıyor ortalıkta. Deniz'e "yani, bunu şimdi söylemen şart mıydı, oraya gidene kadar kendini yiyecek, oraya gittiğinde de muhtemelen ‘ben kaymak istemiyorum, zaten sevmiyorum da’ falan diyecek, çocuğu zorla şu işten soğutacan" dedim ama hazret "bir şey olmaz" buyurdu. Ege de "keşke babam oraya gidince söyleseydi" dedi, "e söyle babana" dedim, "ama o zaman üzülür" dedi. Beter ol, demedim tabi, salak! da demedim, "tamam oğlum, ben yanında olurum" diyerek en azından gece uykularının kaçmasını engellemeye çalıştım. Biraz rahatladı ama o da nasıl olacak bilmiyorum.

Apla:
Merak etme daha bir ay var. İlla ki kar yağacak. Ayrıca Ege’ye söyle onu asla hocalarla yalnız bırakmayız, hep yanında biri olur, oğlumu yıpratmayın, gerekirse ben hep yanında dururum. Gerekirse de ders almaz. Dur ben Ege’ye bir mail atayım bakayım.

15 Ocak 2007

Emekli olmak istediğim ilk zamanlar…

Aslan:
Ol gazi serhad içlerinde
Dövüşür şirketi için
Soğuk, yorgunluk, bilcümle fecaat
Döndüremez ki onu yolundan
Tek birşey bekler, gözü yukarlarda
Para, altın, kese değil haşa
Ne olurdu, bir parça bilinseydi kıymeti.

Aşık anonim

Banu:
Temmuz'da gideceğim diyorum sana...

Aslan:
Mayısla beraber dünyaya ve dolayısıyla bünyelerimize yayılacak sıcaklık, hoşluk, letafet ve huzur elbette düşünce dünyamıza da olumlu etkilerde bulunacaktır. Yok dersen Kasım, nükleer enerji bile engelleyemez bizi.

Banu:
Mayıs mı? Mayıs'ta ne var? Yani benim doğumgünümden başka??? Ayrıca niye Kasım? Temmuuuuz…

Aslan:
Kasım…

Ertesi gün Aslan “Fidan Dikimi” konulu bir yazı yollamış...

Banu:
Vay be, görüyo musun? Bu bir işaret işte, fidan Kasım'da ekiliyorsa, belki başka tohumlar da... yani ne biliyim, belki, kim bilir...

Temmuz'da gideceğim diyorum sana...

Aslan:
Yazın hiç gidilir mi, oohhh ferah feza havalar, ılık ılık esen imbat, gökyüzündeki tatlı renk oyunları, sevdiklerinle beraber yenilen hoş piknik yemekleri, şiir dolu geceler... Eeee bunların burada olmakla ne ilgisi var, aksine öbür türlü daha mümkün deme, demeden önce bir düşün. İki düşün. Hele bir Kasım olsun. Hey gidi hey, Saddam da 50'lerde General Kasım'ı devirmişti, e ne oldu işte, yaa yaa nereden nereye değil mi? Kıssadan hisse: bekle Kasımı, çekme yasını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder