29 Temmuz 2008
Banu:
Bugün gelecen mi?
Barış:
Banu:
Üstüme hafif bişiler
alacam da, töbe töbe, lan her zaman haberleşmiyor muyuz? Sen de bu hafta
Pazartesi hariç her gün rahatım, bi uğrayacağım demedin mi? Ben de o gün bu gün
müdür diye sorayım dedim. Ona göre herkesden siparişleri alıp ısmar yapacam,
allaalla yaaa, gelmiceksen gelmicem de, ne baarıyon ki?
Barış:
Peahhh... ben mi
bağırıyorum? Senin punton benimkinden 2 büyük. Dediim gibi gelip gelmeyeceğimi
bilemiyorum. 1 tembellik, 1 tembellik. Atlatabilirsem gelirim. Olmazsa perş
veya cum.
29 Ağustos 2008
Barışlar
ailecek raftinge gitmişlerdi, bize fotoğraflar yollamış ancak fotoğraflar
tepeden çekilmiş.
Barış:
Ahanda raft
resimlerimiz. Öndeki ikili Onur ve ben (botun önüne göre sağdaki), hemen
arkamda Özlem, en arkadaki kaptan. Diğer 2 li 1 kız 1 oğlan İsrailli. Zaten
orlarda heryer İsrailli kaynii.
Öğlen görüşürüz.
Banu:
La olm, daracık yılan
yuvasına giren adamın karşıdan çekilmiş fotoğrafının aklıma getirdiği soruyu
sana da soruyorum, bu fotoğrafları kim
çekti? O esnada biriniz de yamaç paraşütü mü yapıyordu? Nassı yani?
Aslan:
Gerçekten de demesen
hiç dikkat etmeyecektim. Fotoğrafların, gizli yerlere monte edilmiş
makinelerin, kaptanın geçerken sinyal gönderip çalıştırmasıyla çekildiğini
düşünüyorum.
Gurur duydum,
raftingcinin de zeki çevik ve akıllısını seviyoruz.
09 Eylül 2008
Banu:
Kızlar, Elçin için ne
zaman yemeğe gideceğiz? (Elçinciğim görüyorsun di mi, seni bi tek ben
düşünüyorum)
Ben kıçımdan
solumaktayım, fiilen koşuşturmaca içindeyim, benden çok bişi beklemeyin ama
mesajlarınızı izlemeye çalışırım.
Eda:
Perş-cuma felan
olabilir bence. Yarın benim misafirim var yimağa.
Beril:
Şimcik olay şölle: Elçin'nin
sesi çıkmıyor görüldüğü üzere, demek ki yemek neyin istemiyor hohayks. Zaten ye
ye nereye kadar de mi? Vesselam benim bu hafta olmaz demek istiyorum. Haftayaaa
buluşalım haftayaaaa he mi?
Elçin:
Seni de bi havalı
gördüm. Bir döt kalkması, bir adam sendecilik efendim bu hafta olmazcılık
falan. Çok mu yoğunsun bebişimmmm.
Beril:
Kitap defter kaplıyos
gulüm!! Asıl önemlisi yorgunum bidenelerim. (Sabahları yatağa yapışıyorum Allah
inandırsın... bu okul açılma olayı sarstı beni, kendimi okula hazır
hissetmiyorum, bu sene notlarım düşecek valla.) Cuma akşamısı gidelim derdim
because ertesi günü tatil diye ama fakak o gün de yemeke gidicez. Bu yüzlerden
haftaya diyorum bebişim.
Not: Benim dötüm hep
kalkıktı, hiç inmedi ki güselim...
19 Eylül 2008
Banu:
Son durum nedir?
Buluşuyor muyuz? Nereye gidiyoruz? Çocuklar geliyor mu? Ulan yoğunum dedim, bi
bilgi versenize...
Beril:
Asabi kadın ne var biz
de meşgul ve de üstüne üstlük üstüste bi de nekahat dönemindeyim yanı...Berk'i
alabilirim Ege geliyorsa, gelmiyorsa sorun değil bir yere bırakabilirim, sen ne
dersen. Yer için de çocuklar gelmezse adam gibi bi yere gidelim derim.
Önerileri alalım, doğum günü sahibisi ne dersin?
(15
dk sonra)
Beril:
Kıslar, Elçin ile
konuştum, Villa’ya gidelim diye düşündük ancak velakin villanın numarası
sürekli meşgul çalıyor ve de 118 de de kaydı yok iyi mi??? Neysiseyse isterseniz
saat 7'de villanın önünde buluşalım, eğer orası kapanmış ise başka bir yere
gideriz spontan olur ayy ne heyecanlı de mi??...
Eda:
Ne derseniz uyarım.
Banu:
Bana uyar.
Elçin:
Okeyto, tam iftar vakti
yer bulamayıp dötümüzü kemirmek hakkatten çok heyecan verici olabilir.
Beril:
Evrene bu mesajı yolla
güselim, ben de sadece senin dötünü kemireyim, gerçi başkasına gerek kalmaz
seninki hepimize yeter de artar bile.....
Elçin:
Canım bi kere benim
dötüm latin dansçılarınınki kibim. Küçük dötlü salsacı gördün mü sen. Daha
doğrusu salsa yapan gördün mü? Ben bu gidişle salsadan başka bi bok yapamayacağım
için bir ara sana göstertirim bebişim.
Neyse, 19 00 da
Villa'nın önü.
Hadi öptümmm.
17 Kasım 2008
Banu:
Kıslaaar, n'apıyosunuz?
Herkes sağlık ve afiyette midir? Hiç birinizin sesi soluğu çıkmıyor, kış
uykusuna mı yattınız nedir? Ali (su
kaplumbağamız) bile daha yatmadı bak, erken daha.
Biz iyiyim. Bu ara
biraz heyheylerim üstümde ama iyi sayılırım. Oğluşumun dudaklarının üstünde 3
koyu tel çıktı. Çok koyu değil, dikkatli bakınca görünüyor. Geçen gün tam bunu
şiddetli bir şekilde azarlarken gözüme çarptı, "sen gel bakıyım
buraya" dedim, ışıkta baktım, gördüm. "Ulen Allah canını almasın, ne
len bunlar" diye bir iki sataştım buna, hemen kıkırdıyo, bizim azar da
güme gitti tabi. Cumartesi günü de veli toplantısı vardı, öğrendim
ki özel ders aldığı matematik
öğretmeninin verdiği ödevleri okuldaki öğretmenine yaptırıyormuş, adam Allahtan
uyanmış da artık yapmıyormuş. Neyse ki bunun dışında Ege'den çok memnun.
Saç dökülmem için bütün
tahlilleri yaptırdım (demir, demir depo, çinko, T3, T4, karaciğer fonksiyon,
vb...), mükemmel durumdayım, yani nassı desem, daş gibiyim. Doktor bana saç
diplerini güçlendirici Priorin diye mineral-vitamin karışımı bişi verdi. İçinde
120 tane var (günde 2 tane alıyorsun) ve fiyatı 99 YTL, ben bu fiyatı görünce
diken diken olduğum için saç diplerim biraz daha zayıfladı. Bi de Plasenta
şampuan verdi. Bakalım işe yarayacak mı?
Başka...başka..., bizim
cephede kayda değer başkaca bişi yok.
Eeee, sizlerden n'aber?
(Ertesi
gün)
Beril:
Banusu, seni kaale
almadım sanma, şöyle rahatça yazayım dedim biraz gecikmişim. Gerçi diğer
arkadaşlardan hiç umut olmadığı için sen beni öp başına koy canımcım. (Elçin
İstanbul'a gitti, Eda burda ama yazamayacak kadar meşguldür eminim, yani boş
gezenin boş kalfası bi sen bi ben canım) Efenim ben de iç güveysinden hallice
ve de saçı şiddetle dökülmüş, anca yeni toparlamış bir genç kadınım!!! Lavanta
suyu kaynatıp kafama döktüm, faydası: 1. maliyeti 0 çünkü annem verdi. 2.
psikoloci çok önemli, evrene saçım dökülmüyor, dökülse de artıkın lavantayla
nah dökülür mesajı verdim 3. Bence saçımız Amerika yüzünden dökülüyor, ne
yapsak boş.
Oğlumuz iyi, geçen cumartesi
varisçiye gittik, bazı damarlarında hafif bir iyileşme varmış, sevindik. Bu
sevinçle, doktor parasına ek olarak, iki adet varis çorabına 120 YTL bırakıp
rahatladık. Sınavlar tam gaz devam etmekte, artıkın vücudumuzda sistemler,
iletişim, Türkçe’de zarf ve edatlar ve Maun suresinin anlamı konularında ve
cebirsel ifadelerde hiç olmadığım kadar iyiyim, Berk de fena değil...
Kocam Aralık
başında Güney Afrika'ya gidecekmiş, hayırlısı diyelim. Bizde de durumlar
bölle. Haa Fadime hanım grip oldu cumadan beri gelmiyor, Paki'yi de yoğun tüy
dökmesi sonucu asker traşı yaptırdık, artık halının üzerine konuşlandı, hiç
kalkmıyor. İlk defa kışın traş olduğu için kıçının donduğunu tahmin ediyorum.
Sanırım bütün aileyi tamamladık, haa ben de iyiyim. Öptüm muck.
Ben
Eda:
Efenim önce iyi
günleeeer,
Sabah dersim olduğu
için ofise yeni nüfuz etmiş arkadaşınız olarak, bir yandan yemek yiyip bir
yandan da yazıyorum.
Evet bir gecikmişlik
var cevapta, ama lakin dün itibariyle bazı arkadaşların (onlar kendini bilir)
bitmiş pille lamba yakacaz diye başımın etini yemesi, beni de bu anlamlı faaliyetin
içine çekmesi hatta konunun uykularıma girmesi bile, bu gecikmeye sebep olmuş
olabilir.
Hepinizin afiyette
olması beni mutlu etti. Saç dökülmesi olayının yaygınlığından haberim yoktu,
bende de dökülme var ama Allahtan orman gibi de belli olmuyor. Lütfen kıskanmayalım,
nazar etmeyelim.......
Egenin bıyık olayına
bayıldım. Hadi hayırlı olsun ailenize demek isterim.
Vallahi onun dışına
bizim taraf aynı. Pazar günü günü birlik toplantıya gittim geldim. Tasarım
camiasının hayatını kurtarmaya çalıştık ama onların bundan haberi yok başka
mesele...
Krizden bahsedildi. Çok
sıkıldım. Yetkili arkadaşlar artık bu konuda bizi aydınlatsalar ne iyi olur.
(Onlar yine kendini bilir, ancak bitmiş pillerden başlarını kaldırırlarsa belki
ülkenin ekonomisi ile de ilgili bişeyler belki yaparlar, bilmiyorum... yaparlar
mı?) Çünkü bu öööle pille felan olacak kibim değil.
İşşştttte böööle. Elçin
kızısı hazır yokken bol bol çekiştirelim derim.
sevgiler saygılar
Beril:
Hanım hanım,
geleceğimiz güneşimiz çocuklar için çalışıyoz biz burda. Krizmiş mirizmiş ne
aydınlatıyım ben seni. İşçin varsa çıkar işten, karını maksimumda tutmaya devam
et, eğer yine de zor duruma düşersen devlet bizden alıp size verir nasıl olsa
tabi eğer Sabancı, Koç vs iseysen. Yoksa ne yapsan boş netekim, aydınlandın mı
canım, öptüm muck. Bu arada napçez bu pilleri, topladım bi sürü ben. Akşam
ikisini üstüste koyup led lambayı da yaktık oğlum ile, pek mutlu olduk,
sanırsın elektriği buldu Edison Berk. Yönlendirmenizi bekliyorum hocam,
görüşmek umuduylan
Zihni sinir arkadaşınız
Banu:
Ay allayim gözyaşlarımı
tutamıcim, bu ne ayol çarşaf çarşaf mesajlar geliyor, düğmenize mi basıldı
nedir? Tam birine cevap yazacam öbürü geliyor, ona yazıyım derken beriki
geliyor, başım döndü, içim çömeldi valla.
Beril’ciğim, vallayi
aslen ben senden de yazı ile cevap beklemiyordum, şimdi bu kadın üşenir, kesin
telefon eder, dediydim ama bakıyorum sen de kendini aştın artık, yazmak iyidir,
yazın güzelleşin.
Bi de ne? Lavanta mı?
Hımmm tamam, lavanta kolonyasını içiyosun, kıçının kılları ağarmıyo, tamam, ben
de deneyeyim.
Eda’cım, dolu pille
herkes led löd follofoş yapar, mesele bitmiş pille bunu yapabilmek. Peki
yapabildin mi? Yok, nerdeeee??? Bi de dil pabuç kadar, laf sok laf sok nereye
kadar yani... Bu arada bütün mesaj boyunca Elçin’den hiç bahsetmeyip en sonuna
“Elçin’i çekiştirelim” yazdığın iyi olmuş. Bizi yemleyip sonra da “valla ben
bişicik demedim” dicen di mi? Yemezler!
Geçen gün arkadaşlarla
oturmuş laflarkene birden fark ettim ki artık erkekler yerine menapozdan
bahsetmeye başlamışız, sanırım hafif bir panik atak geçirdim, bi baygınlık
hissi geldi, la n’oluyo la, anneeeeee, biz...biz... yaşlanıyoruz galiba
(galiba???!!!).
Uvaaaaa....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder