28 Mayıs 2016 Cumartesi

Bugün, Rafting, Elçin İçin Yemek, Ege'nin Telleri, Saç Dökülmesi, Kriz

29 Temmuz 2008

Banu:
Bugün gelecen mi?

Barış:
Emin değilim. Neden sorduydun?

Banu:
Üstüme hafif bişiler alacam da, töbe töbe, lan her zaman haberleşmiyor muyuz? Sen de bu hafta Pazartesi hariç her gün rahatım, bi uğrayacağım demedin mi? Ben de o gün bu gün müdür diye sorayım dedim. Ona göre herkesden siparişleri alıp ısmar yapacam, allaalla yaaa, gelmiceksen gelmicem de, ne baarıyon ki?

Barış:
Peahhh... ben mi bağırıyorum? Senin punton benimkinden 2 büyük. Dediim gibi gelip gelmeyeceğimi bilemiyorum. 1 tembellik, 1 tembellik. Atlatabilirsem gelirim. Olmazsa perş veya cum.

29 Ağustos 2008

Barışlar ailecek raftinge gitmişlerdi, bize fotoğraflar yollamış ancak fotoğraflar tepeden çekilmiş.

Barış:
Ahanda raft resimlerimiz. Öndeki ikili Onur ve ben (botun önüne göre sağdaki), hemen arkamda Özlem, en arkadaki kaptan. Diğer 2 li 1 kız 1 oğlan İsrailli. Zaten orlarda heryer İsrailli kaynii.
Öğlen görüşürüz.

Banu:
La olm, daracık yılan yuvasına giren adamın karşıdan çekilmiş fotoğrafının aklıma getirdiği soruyu sana da soruyorum,  bu fotoğrafları kim çekti? O esnada biriniz de yamaç paraşütü mü yapıyordu? Nassı yani?

Aslan:
Gerçekten de demesen hiç dikkat etmeyecektim. Fotoğrafların, gizli yerlere monte edilmiş makinelerin, kaptanın geçerken sinyal gönderip çalıştırmasıyla çekildiğini düşünüyorum.
Gurur duydum, raftingcinin de zeki çevik ve akıllısını seviyoruz.

09 Eylül 2008

Banu:
Kızlar, Elçin için ne zaman yemeğe gideceğiz? (Elçinciğim görüyorsun di mi, seni bi tek ben düşünüyorum)
Ben kıçımdan solumaktayım, fiilen koşuşturmaca içindeyim, benden çok bişi beklemeyin ama mesajlarınızı izlemeye çalışırım.

Eda:
Perş-cuma felan olabilir bence. Yarın benim misafirim var yimağa.

Beril:
Şimcik olay şölle: Elçin'nin sesi çıkmıyor görüldüğü üzere, demek ki yemek neyin istemiyor hohayks. Zaten ye ye nereye kadar de mi? Vesselam benim bu hafta olmaz demek istiyorum. Haftayaaa buluşalım haftayaaaa he mi?

Elçin:
Seni de bi havalı gördüm. Bir döt kalkması, bir adam sendecilik efendim bu hafta olmazcılık falan. Çok mu yoğunsun bebişimmmm.

Beril:
Kitap defter kaplıyos gulüm!! Asıl önemlisi yorgunum bidenelerim. (Sabahları yatağa yapışıyorum Allah inandırsın... bu okul açılma olayı sarstı beni, kendimi okula hazır hissetmiyorum, bu sene notlarım düşecek valla.) Cuma akşamısı gidelim derdim because ertesi günü tatil diye ama fakak o gün de yemeke gidicez. Bu yüzlerden haftaya diyorum bebişim.
Not: Benim dötüm hep kalkıktı, hiç inmedi ki güselim...

19 Eylül 2008

Banu:
Son durum nedir? Buluşuyor muyuz? Nereye gidiyoruz? Çocuklar geliyor mu? Ulan yoğunum dedim, bi bilgi versenize...

Beril:
Asabi kadın ne var biz de meşgul ve de üstüne üstlük üstüste bi de nekahat dönemindeyim yanı...Berk'i alabilirim Ege geliyorsa, gelmiyorsa sorun değil bir yere bırakabilirim, sen ne dersen. Yer için de çocuklar gelmezse adam gibi bi yere gidelim derim. Önerileri alalım, doğum günü sahibisi ne dersin?

(15 dk sonra)

Beril:
Kıslar, Elçin ile konuştum, Villa’ya gidelim diye düşündük ancak velakin villanın numarası sürekli meşgul çalıyor ve de 118 de de kaydı yok iyi mi??? Neysiseyse isterseniz saat 7'de villanın önünde buluşalım, eğer orası kapanmış ise başka bir yere gideriz spontan olur ayy ne heyecanlı de mi??...

Eda:
Ne derseniz uyarım.

Banu:
Bana uyar.

Elçin:
Okeyto, tam iftar vakti yer bulamayıp dötümüzü kemirmek hakkatten çok heyecan verici olabilir.

Beril:
Evrene bu mesajı yolla güselim, ben de sadece senin dötünü kemireyim, gerçi başkasına gerek kalmaz seninki hepimize yeter de artar bile.....

Elçin:
Canım bi kere benim dötüm latin dansçılarınınki kibim. Küçük dötlü salsacı gördün mü sen. Daha doğrusu salsa yapan gördün mü? Ben bu gidişle salsadan başka bi bok yapamayacağım için bir ara sana göstertirim bebişim.
Neyse, 19 00 da Villa'nın önü.
Hadi öptümmm.

17 Kasım 2008

Banu:
Kıslaaar, n'apıyosunuz? Herkes sağlık ve afiyette midir? Hiç birinizin sesi soluğu çıkmıyor, kış uykusuna mı yattınız nedir? Ali (su kaplumbağamız) bile daha yatmadı bak, erken daha.

Biz iyiyim. Bu ara biraz heyheylerim üstümde ama iyi sayılırım. Oğluşumun dudaklarının üstünde 3 koyu tel çıktı. Çok koyu değil, dikkatli bakınca görünüyor. Geçen gün tam bunu şiddetli bir şekilde azarlarken gözüme çarptı, "sen gel bakıyım buraya" dedim, ışıkta baktım, gördüm. "Ulen Allah canını almasın, ne len bunlar" diye bir iki sataştım buna, hemen kıkırdıyo, bizim azar da güme gitti tabi. Cumartesi günü de veli toplantısı vardı, öğrendim
ki özel ders aldığı matematik öğretmeninin verdiği ödevleri okuldaki öğretmenine yaptırıyormuş, adam Allahtan uyanmış da artık yapmıyormuş. Neyse ki bunun dışında Ege'den çok memnun.

Saç dökülmem için bütün tahlilleri yaptırdım (demir, demir depo, çinko, T3, T4, karaciğer fonksiyon, vb...), mükemmel durumdayım, yani nassı desem, daş gibiyim. Doktor bana saç diplerini güçlendirici Priorin diye mineral-vitamin karışımı bişi verdi. İçinde 120 tane var (günde 2 tane alıyorsun) ve fiyatı 99 YTL, ben bu fiyatı görünce diken diken olduğum için saç diplerim biraz daha zayıfladı. Bi de Plasenta şampuan verdi. Bakalım işe yarayacak mı?

Başka...başka..., bizim cephede kayda değer başkaca bişi yok.

Eeee, sizlerden n'aber?

(Ertesi gün)

Beril:
Banusu, seni kaale almadım sanma, şöyle rahatça yazayım dedim biraz gecikmişim. Gerçi diğer arkadaşlardan hiç umut olmadığı için sen beni öp başına koy canımcım. (Elçin İstanbul'a gitti, Eda burda ama yazamayacak kadar meşguldür eminim, yani boş gezenin boş kalfası bi sen bi ben canım) Efenim ben de iç güveysinden hallice ve de saçı şiddetle dökülmüş, anca yeni toparlamış bir genç kadınım!!! Lavanta suyu kaynatıp kafama döktüm, faydası: 1. maliyeti 0 çünkü annem verdi. 2. psikoloci çok önemli, evrene saçım dökülmüyor, dökülse de artıkın lavantayla nah dökülür mesajı verdim 3. Bence saçımız Amerika yüzünden dökülüyor, ne yapsak boş.

Oğlumuz iyi, geçen cumartesi varisçiye gittik, bazı damarlarında hafif bir iyileşme varmış, sevindik. Bu sevinçle, doktor parasına ek olarak, iki adet varis çorabına 120 YTL bırakıp rahatladık. Sınavlar tam gaz devam etmekte, artıkın vücudumuzda sistemler, iletişim, Türkçe’de zarf ve edatlar ve Maun suresinin anlamı konularında ve cebirsel ifadelerde hiç olmadığım kadar iyiyim, Berk de fena değil...

Kocam Aralık başında Güney Afrika'ya gidecekmiş, hayırlısı diyelim. Bizde de durumlar bölle. Haa Fadime hanım grip oldu cumadan beri gelmiyor, Paki'yi de yoğun tüy dökmesi sonucu asker traşı yaptırdık, artık halının üzerine konuşlandı, hiç kalkmıyor. İlk defa kışın traş olduğu için kıçının donduğunu tahmin ediyorum. Sanırım bütün aileyi tamamladık, haa ben de iyiyim. Öptüm muck.
Ben

Eda:
Efenim önce iyi günleeeer,
Sabah dersim olduğu için ofise yeni nüfuz etmiş arkadaşınız olarak, bir yandan yemek yiyip bir yandan da yazıyorum.

Evet bir gecikmişlik var cevapta, ama lakin dün itibariyle bazı arkadaşların (onlar kendini bilir) bitmiş pille lamba yakacaz diye başımın etini yemesi, beni de bu anlamlı faaliyetin içine çekmesi hatta konunun uykularıma girmesi bile, bu gecikmeye sebep olmuş olabilir.

Hepinizin afiyette olması beni mutlu etti. Saç dökülmesi olayının yaygınlığından haberim yoktu, bende de dökülme var ama Allahtan orman gibi de belli olmuyor. Lütfen kıskanmayalım, nazar etmeyelim.......

Egenin bıyık olayına bayıldım. Hadi hayırlı olsun ailenize demek isterim.

Vallahi onun dışına bizim taraf aynı. Pazar günü günü birlik toplantıya gittim geldim. Tasarım camiasının hayatını kurtarmaya çalıştık ama onların bundan haberi yok başka mesele...

Krizden bahsedildi. Çok sıkıldım. Yetkili arkadaşlar artık bu konuda bizi aydınlatsalar ne iyi olur. (Onlar yine kendini bilir, ancak bitmiş pillerden başlarını kaldırırlarsa belki ülkenin ekonomisi ile de ilgili bişeyler belki yaparlar, bilmiyorum... yaparlar mı?) Çünkü bu öööle pille felan olacak kibim değil.

İşşştttte böööle. Elçin kızısı hazır yokken bol bol çekiştirelim derim.
sevgiler saygılar

Beril:
Hanım hanım, geleceğimiz güneşimiz çocuklar için çalışıyoz biz burda. Krizmiş mirizmiş ne aydınlatıyım ben seni. İşçin varsa çıkar işten, karını maksimumda tutmaya devam et, eğer yine de zor duruma düşersen devlet bizden alıp size verir nasıl olsa tabi eğer Sabancı, Koç vs iseysen. Yoksa ne yapsan boş netekim, aydınlandın mı canım, öptüm muck. Bu arada napçez bu pilleri, topladım bi sürü ben. Akşam ikisini üstüste koyup led lambayı da yaktık oğlum ile, pek mutlu olduk, sanırsın elektriği buldu Edison Berk. Yönlendirmenizi bekliyorum hocam, görüşmek umuduylan
Zihni sinir arkadaşınız

Banu:
Ay allayim gözyaşlarımı tutamıcim, bu ne ayol çarşaf çarşaf mesajlar geliyor, düğmenize mi basıldı nedir? Tam birine cevap yazacam öbürü geliyor, ona yazıyım derken beriki geliyor, başım döndü, içim çömeldi valla.

Beril’ciğim, vallayi aslen ben senden de yazı ile cevap beklemiyordum, şimdi bu kadın üşenir, kesin telefon eder, dediydim ama bakıyorum sen de kendini aştın artık, yazmak iyidir, yazın güzelleşin.

Bi de ne? Lavanta mı? Hımmm tamam, lavanta kolonyasını içiyosun, kıçının kılları ağarmıyo, tamam, ben de deneyeyim.

Eda’cım, dolu pille herkes led löd follofoş yapar, mesele bitmiş pille bunu yapabilmek. Peki yapabildin mi? Yok, nerdeeee??? Bi de dil pabuç kadar, laf sok laf sok nereye kadar yani... Bu arada bütün mesaj boyunca Elçin’den hiç bahsetmeyip en sonuna “Elçin’i çekiştirelim” yazdığın iyi olmuş. Bizi yemleyip sonra da “valla ben bişicik demedim” dicen di mi? Yemezler!

Geçen gün arkadaşlarla oturmuş laflarkene birden fark ettim ki artık erkekler yerine menapozdan bahsetmeye başlamışız, sanırım hafif bir panik atak geçirdim, bi baygınlık hissi geldi, la n’oluyo la, anneeeeee, biz...biz... yaşlanıyoruz galiba (galiba???!!!). 

Uvaaaaa....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder