15 Kasım 2010
Banu:
Deniz'ciğim,
kart ödemelerinin talimatlarını verdim.
N'apıyosunuz?
İyi misiniz? Bugün okullar tatilmiş galiba, Ege mutlu olmuştur. Biz bütün gün
allaan sıcağında o park senin bu park benim gezdikten sonra hışırımız çıktı
valla. Benim bi de sıcakla aram çok iyidir biliyosun, perişan oldum ama hiç
şikayet etmedim, kendi kendime
sürekli "saçmalama Banu, bunları bi da nerde görecen" dedim. Binaların içi de bir o kadar buz gibi, valla bünye sapıttı, evin içinde de 10 tane mi 12 tane mi ne klima var, Serap bütün klimaları sonuna kadar açıp içerde oturuyor. Halbuki verendada şu tepede dönen fırıldaklarla gayet güzel oturuluyo valla.
sürekli "saçmalama Banu, bunları bi da nerde görecen" dedim. Binaların içi de bir o kadar buz gibi, valla bünye sapıttı, evin içinde de 10 tane mi 12 tane mi ne klima var, Serap bütün klimaları sonuna kadar açıp içerde oturuyor. Halbuki verendada şu tepede dönen fırıldaklarla gayet güzel oturuluyo valla.
Resimleri
aldın mı? Daha bir sürü var da hepsini yollayamadım, en güzellerini seçtim.
Seni
de Ege'yi de çok öpüyorum. Kendinize iyi bakın.
Deniz:
Canım,
egeyle beraber mailini okuduk. Cevap yazıcan mı dedim. sen yaz dedi. ben
yazıyorum. Perişan olmana rağmen şikayet etmemen dolayısıyla seni kutluyoruz.
böyle devam et. işte benim kızım. Biz de seni öpüyoruz. Herkese selam.
16 Kasım 2010
Banu:
Vay
eşşoğlusu, o niye yazmıyor? Bana şekil mi yapıyor? Tepelerim valla. Yav bu
arada burada çok ilginç, ömrümde görmediğim bir şeye daha rastlamadım, almak
için yani. Oğlana ne alacağımı bilmiyorum. Bir şey getirmezsem de çok bozulur.
Du bakalım, belki Borneo'dan bişi bulurum. Senin de akıbetin aynı olacak
sanırsam ki.
Deniz:
Banucum,
senin, ablanın, demet ve serap'ın bayramını kutluyoruz. Bu arada orda da bayram
varmı? Küçükler büyüklerin ellerinden öpüyor, büyükler çocuklara mendil ve para
veriyormu? Orda da inekler kesilmemek, kasabın elinden kurtulmak için otobana
kaçıyor, tüm ahali peşinden koşuyormu? Yaa Gördüğün gibi sorular çetın.
Öpüyoruz. Ege, Deniz
Banu:
Burada
bayram var ama 1 gün, kimsenin kurban falan kestiği de yok, zaten burada hayvan
da yok kesmek için. Tarım ve hayvancılık yok, yani bütün etler, meyveler falan
çevre ülkelerden geliyormuş. Ama buranın aşçısı bulmuş bir yerden, yarın
kavurma yapacak, sefarette Türk vatandaşlarına bayramlaşma yemeği verilecek.
Deniz:
nişan
yıldönümünü kutluyorum. unutmuştun dimi
Banu:
Ahhhh,
allah kahretmesin, sağa sola da notlar yazmıştım. Senin de kutlu olsun, ama
5000 km uzaktayım, olacak o kadar artık (böyle de üste çıkarım. Buradaki herkes
de sizin bayramınızı kutluyor, demin annemleri aradık, size de denk geliriz
diye ummuştum ama daha gelmemiştiniz. Buradan aramak çok pahalı, dakikası 7
lira, ondan için arayamıyorum.
İkinizi
de çok öptüm.
Resimlere
bişi dememişin???
Deniz:
Resimler
çok güzel. eline sağlık. siz aradıktan iki takika sonra biz gitmişiz annenlere.
Gayet güzel sıraya girip bayramlaştık. pilav ve et yidik. Sonra annemlere
gittik hep beraber. şindi evdeyiz. ege oyun oynuyor. bende yazı yazmaya
çalışıyorum. öptüm
not:
bana bir şey almana gerek yok. bilgisayar ne oldu?
Banu:
Daha
bilgisayar olayına giremedik. Sanırı apple almaktan vazgeçeceğim çünkü benim
için en önemli olan yazı yazma konusunda beni zorlayacak gibi, office programı
da çok pahalı, ondan için bi bakınacağım, belki de hiç almam, Serap burada o
kadar da ucuz olmadığını söyledi ama kendisinin 1000 dolara aldığı apple türkiyede
1800 yurodan başlıyor. Neyse, bakacağız bakalım.
Öptüm
17 Kasım 2010
Aslan:
Yanıt
ver Ay Mekiği, burası Houston, ses kesildi..Geziler, Racalar ve Koalalar
ülkesinde durumlar nedir, oralarda hayat var mı?
Banu:
Var
var, bugün Melaka'ya gittik. Bir sürü tapınağa girip çıktık, birazdan
yollayacağım resimleri ama önce bi bakmam lazım, biz de şimdi girdik eve. Şu
anda bir yağmur yağıyor, aklın durur, ve sürekli gök gürlüyor. Ekin abla
korkabilir, ona göre...
18 Kasım 2010
Banu:
Aslan,
ilk resmi senin için çektim. Buranın 6'lı Ganyan bayi.
Aslan:
Sağol,
yolum düşerse boşuna zaman kaybetmem,hemen oynarım oyunumu. Lokantanın resmini
de alayım lütfen.
18 Kasım 2010
Banu:
Deniz'ciğim,
sesin soluğun kesildi? N'aber? N'apıyosunuz? Biz bugün Melaka'ya gittik.
Tapınakları falan gezdik, Flora De La Mar gemisinin maketini gördük, ekte bir
kaç fotoğraf var, hepsini yollamayacağım, ben gelince gösterecek bir şey
kalmayacak. Seni de oğlanı da, hatta Ali'yi bile özledim. İnsanoğlu böyle işte,
altın kafese koy, yuvam da yuvam diye vızıklasın. Yarın Seravak'a (Borneo
adasına) gidiyoruz. 2 saatlik bir uçak yolculuğu ile gidiliyor, öyle Bolu'ya
gitmek gibi değil yani. Pazartesi günü döneceğiz, oradan bir şey
yollayamayabilirim, buraya dönünce yağdırırım artık. Biraz önce bir yağmur
yağdı, aklın durur, sürekli de gökgürlüyor.
Öptüm,
kendinize iyi bakın.
Deniz:
Şöyle
söliyim, bende seni ösledim doğrusu. Ege bu konuda karizmayı çizdirmiyor. Daha
ne olduki diyor ama. Aması malum. Maleda nedirkine. Kutsal bir yermi, herhalde
öyle.
Borneoıya
tkatli gidin. Aşırı hız neyim yapmasın pilot söyleyin. Bi de bayram trafiği.
Mazallah.
Bu
gün annenler ve Selamiyle gölbaşına gittik. Güzel bir yemek yedik. Kulağınızı
çınlattık. Bizden bu kadar.
Güzelim
seni buradan maillerle daha fazla meşgul etmiyelim. Oğlan Ateş ve Ece ile Cepa’da.
Öpüyorum,
21 Kasım 2010
Deniz:
Banusu,
umarım borneo gezisi güzel geçmiştir. İtiraf etmeliyim ki 12 gün uzunmuş. Yine
itiraf etmeliyim ki ev sensiz keyifsiz oluyormuş. Çarçamba kaçta geleceğini
bildir. Öpüyorum.
Banu:
Denizciğim,
sana "KENDİ" bilgisayarımdan yazıyorum, vallayi Serap iyi bir şey
aldığımı söylüyor, üstelik 900 liraya mal oldu, ben de çok sevindirik oldum,
deminden beri bununla oynuyorum, Borneo gezisi muhteşemdi, hem orang-utanları
hem timsahları gördük, resimleri artık gelince gösteririm. Uçağım çarşamba günü
17.30da Esenboğa’da olacak, Quatar havayolları ama uçuş numarasına bakmam
lazım, onu da yazarım.
Herkes
iyi mi? 9 gün tatilden sonra Ege'ye zor gelmiştir okula gitmek.
Şimdilik
öpüyorum. Sonra gene yazarım.
Deniz:
Canım,
güle güle kullan. Çarşamba 15.00 da havaalanında olurum. Öpüyoruz, ege, Deniz
Banu:
Ne
15'i ayol, 17.30da inecek uçak
23 Kasım 2010
Banu:
Denizciğim,
uçuş numarası QR 0464, yerel saatle (bizden 1 saat ilerideler) 14.30da
kalkıyor, Ankara'ya 17.30da iniyor. Hava durumuna göre bana bi mont getirmeyi
unutma.
İkinizi
de öptüm.
24 Kasım 2010
Ömer:
iyi
misin hoş musun, (klavyede soru işaretini bulamıyorum).
komik
anıların vardır, beklerim.
sevgi
ve selamlar
Banu:
Ömer’ciğim,
iyiyim, hoşum, her şey çok değişik ve etkileyiciydi. Burada olmamak istiyorum.
Komik anılar var, yazacağım işşallah, sana da tabi ki göndereceğim. Sen
n’apıyosun? Yeni bekar öğrenci hayatın nasıl gidiyor? Burada olmamak istiyorum.
Kendime bilgisayar aldım. Artık yazıların, hikayelerin, romanların gözüne
koyacam. Burada olmamak istiyorum.
Kendine
iyi bak.
Öptüm.
Not:
Burada olmamak istiyorum.
25 Kasım 2010
Aslan:
Sen
burada mısın? Yaşasın.
Banu:
Yes.
Dün geldim, akşam 6 civarında “home sweet home” durumundaydım. Bugün de işe
geldim. Burada olmamak istediğimi söylemiş miydim?
29 Kasım 2010
Barış:
Bugün,
yarın, ne zaman?
Banu:
Bugün.
Ben
köfte yerim, Kerim pizza yer, Melih gordon bleu, Aslan pizza da olabilir gordon
da.
Öğlene
görüşürüz
Kerim:
Koordinatör
kim?
Banu:
Benim
neyimi beğenmedin?
Barış:
Banu
herhalde. Hepinizin ne yiyeceğini bildirdiğine göre.
06 Aralık 2010
Eke, yarından itibaren
yayınlayacağım Malezya
notlarını koydum.
Banu:
Arkadaşlar,
işte 44 gözle beklenen Malezya notları (burada trampetler çalıyor).
Yorumlarınızı bekliyorum, biraz uzun ama bi zaamet okuyun, hepsini toparlayıp
yazana kadar canım çıktı. 12 günlük seyahati 15 günde yazdım, siz hesap edin
artık...
Aslan:
Yazar,
ince bir mizah ile süslediği gezi anılarında, hem ilginç bilgiler verirken, hem
de bizlere doyurucu bir görsel panorama sunuyor. Tarih ile coğrafyayı,
şehir ile insanları zamanın tünelinde güzel bir yolculuğa çıkmış
buluyorsunuz. Gezi notlarının yayımlandığı sitelere örnek olacak bu çalışma
için gelecek vaadeden yazarımızı kutluyor, içten bravolar diyoruz.
Yıldızın
parladığı bir zaman dilimine tanık olduğum için mutluyum.
Banu:
Yav
Aslan, ne kadar güzel şeyler söylemişin. Valla ihtiyacım vardı, bir kaç kişi
"hmm, güzel olmuş" gibi yavan tepkiler verdi, ben biraz daha
fazlasını hakettiğimi düşünürken sen düşündüğümden de fazlasını söylemişin. Çok
sağol. Bundan sonra sadece sana yollayacağım yazdıklarımı.
Aslan:
Yazın
gerçekten içten ve sıcak geldi bana. Belki zekana ve ince espri mantığına aşina
olduğumdandır. Bir de gerek giderken gerekse döndükten sonraki geziye ilişkin
enerjik ve masum tavrın ilgiyi haketmeyecek gibi değildi.
Sen
affedici ol ve insanlarla paylaş yine de böyle güzel şeyleri derim ben. Ne de
olsa, gül tutan elde az da olsa gül kokusu kalacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder