23 Haziran 2016 Perşembe

Uludağ, Vicks, Begüm Çalındı, Sigara-Zeka Bağlantısı, Kalsiyum Askorbat, La Linea, Eleman

19 Şubat 2010

Aslan:
kardeşler,
uludağda ağaoğlu otele vardık yerleştik, ekin ve gülsev banyo yapıp uyudular, ben de laptopu açıp,kablosuz bağlantı sayesinde size ulaştım. kitabı düzeltmeye başladım. zaten gayet güzel bir halde. aralarda parça sıkışmışsa onları temizliyorum.
ekin yolda bir kaç kez çıkardı, ama varır varmaz düzeldi. ağabey de gelmiş,önder kardeş, akşam kaderimizi ele alacağız hayırlısı ile.
aahh para ve zaman. banu yakınlarda isen ses ver.
cümleten görüşmek üzere.

Banu:
Merkür’e göre yakın sayılırım. Ankara’dayım ben, ssss...canımın içisi Rektör uluslararası bir sempozyum düzenlediğinden ve lokasyon olarak da Uludağ’ı seçtiğinden ve bunların hiç biri yetmiyormuş gibi bir de tarih olarak da tam bu tarihleri seçtiğinden, misafirhanede yer bulamadık ve öölece kalakaldık, dolayısıylan gelemedik, bizim 5 yıldızlı otel parasını verecek Zeki Abi’miz yok ki...

Aslan:
zaman görece imiş farkına varmadan
akar imiş hem de bir nehir gibi
uçmaz mı kaya bile bir ilk kuvvetle
değişmez ki kaderi, taştır sonuçta

19 Şubat 2010

Apla:
Artık doğru mu yalan mı bilemem ama en azından zararlı değil…

Bir eczacıdan gelen bir maili sizinle paylaşmak istedim.

“Ayak tabanlarımızın yağı emen özel bir yapısı vardır. Bu nedenle eğer tabanınıza örneğin sarmısak sürerseniz yaklaşık 20 dakika sonra tadını ağzınızda alırsınız. Bunu bulan bilim adamları nedenini bilmiyor henüz ama bu etki bize bir tedavi olarak geri dönüyor.

Özellikle çocuklarda (ve tabi büyüklerde) gece uyutmayan şiddetli öksürük durumunda ayak tabanınıza güzelce Vicks merhem sürün ve kalın bir çorap giyin. Beş dakika içinde öksürüğün kendiliğinden geçtiğini göreceksiniz. Her zaman %100 çalışır ve çocuklara ağır öksürük ilaçları vermekten daha etkilidir.”

Denemesi bedava..

Banu:
E bu durumda ağzımızda sürekli ayak tadı olması veya ağzımızın ayak kokması gerekmez mi? Ay kendi kendimin midesini bulandırdım, ööööğkkk...

22 Şubat 2010

Begüm Fransa’ya gitmişti, havaalanında (galiba), fotoğraf makinasını çaldırmış, telefonda dedesine başına geleni anlatıyor; “dede ben çalındım!”

Banu:
Begüm’cüğüm, duyduğuma göre sen çalınmışın??? Kim çaldı seni ayol? Yakışıklı mı bari? (keh!) Sen bir şaşkın ördeksin.

Begüm:
Mantikli degilmi? Fransada 2 hafta, Turkiye deki 2 yillik cabalari mahvetti.

Evet, benim fotoraf makinem calindi... Butun Paris fotoraflarimla beraber (atilanlardandi, digital degil yani). Tam Paris ten Lyon a donerken metrodayken adam birde utanmadan 2 kez cantamin on cepini acmis. Ilkinde acik oldugunu fark edip kapattim sonra 2inci metroya gitmek icin yolluma devam ettim (elerim bagaj doluydu...) sonra duraga geldigimde cepin gene acik oldugunu gordum. Sersem fotoraf makinesini ve kucuk bi defterimi calmisti. O cepte birde I podum vardi ama ellememis.
Sonra butun o valizlerle adamin yollunu tuttum (cunku bir Baba bana gelip: "Hanim efendi az once calindiniz adam surdan gitti" dedi. Hani nicin durdurmazsinki degilmi?) Neyse defterimi ilerde yerde buldum fotoraf makinesi icin bakindim hatta coplere bile goz attim ama maalesef bulamadim.

Cook gec, alisveristen yeni dondum birde dedikodu yaptik odaca ve daha dus yapicam ondan hic kendimi (yazdıklarımı, demek istiyor) okumadim. Fazla gulme ok?
Cooook Optum.

24 Şubat 2010

Banu:
Sigara-zeka (daha doğrusu IQ) bağlantısı: Sigara içenlerin IQ’su daha düşükmüş.

http://www9.gazetevatan.com/Sigara_icenlerin_IQsu_daha_dusuk/289502/41/Manset

Yalnız şunu anlamadım; İnsan IQ’su düşük olduğu için mi sigara içer yoksa sigara içtiği için mi IQ’su düşer? Yani “sigaradaki zehirler beyin hücrelerinin gelişmesini önler” tezi “salaklar sigara içer”den daha kabul edilebilir görünüyor. Birinci durum bir riskdir, ister alırsın ister almazsın ama ikinci durum için zaten yapacak bir şey yok, öyle mi? O zaman sigara içenlere kızmamak lazım, salaklık allah vergisi, n’apsın, düşünemiyo ki... mi diyeceğiz? Yani sigara içme olayını insanın iradesinden tamamen ayrı olarak vuku bulmaz demek istiyorum.

Ben, bilerek ve isteyerek, tamamen kendi irademle sigara içiyorum. Ayrıca IQ’mun düşmüş hali buysa.... (yaşasın mütevazilik)

25 Şubat 2010

Ömer:
Günaydınlar,
GNC kutusu üzerinde 1000 mg. kalsiyum askorbat yazıyor.
Devam mı tamam mı?

Aslan:
Yanıt: Bence, Banu buna devam etsin, sen redoxon al Ömer kardeş.

Banu:
Ömerim, kruvazörüm, askorbik asitim, şimdi benim sana çok güzel bi cevabım olurdu ama vaktim yok. Evhamlı arkadaşım, sen o kutuyu bana getir, onu ben içeyim, sana da parasını geri yollayayım, sen de redoxon ile eski güzel günlerine geri dön... Annemin ev takıntısına benzedi bu, “ah ah o ev, o koca salon” sayıklayıp duruyor, ama adı üstünde, “anne”, bişi yapamıyosun, ama valla senin gözünün yaşına bakmam, bi daha “C” vitamini dersen Ünlü Son Sözler’e dahil olur, benden söylemesi... (hani var ya, “şu gelen abin mi?”, “yok canım, bu mağarada ayı yoktur” falan gibi, “bunun içinde kalsiyum askorbat mı var, magnezyum akrobat mı?”)

Ömer:
Gene epeyce güldürdün sen çok yaşa emi,
Ben onu senden bir kalsiyum akrobat olarak sakliycem.
Ayrıca son sözümüz daha söylenmedi, her şey yeni başlıyor, nıahahahahahahahahahahah..................
Tey tey teeeeeeeeyyyyyyyyyyyyyyyyyy.....................

01 Mart 2010

Banu: (konu: La Linea)
Bunu hatırlıyor musunuz?

Aslan:
Unutulur mu bu karakter. Hele yürürken önünde engel görüp çizerine kızdığı sahneler çok etkileyicidir. Cd sini bulan Ekin için alsın.

Banu:
Ay ben bunun bütün konuşmalarına bayılırdım, sırf tonlamasıyla her şeyi anlatırdı. Pazar öğleden sonraları Cenk Koray’ın programının arasında 30 sn falan verirlerdi (ama 1 kere miydi 2 kere mi hatırlamıyorum, 2 olabilir). Adını da “Bay Meraklı” koymuşlardı di mi? CD’sini bulmak zor ama internetten “la linea” diye aranırsa başka videolar da bulunabilir belki.

03 Mart 2010

İş yerinde bi çalışanımız, “Değerli amirlerim, sanırım Murat’ı hepiniz tanıyorsunuzdur. Eşi ile ilgili olarak iş konusunda benden yardım istemiş bende sizlere yönlendiriyorum” notu ile bir CV yolladı.

Banu:
Değerli Mustafa bey,
Birincisi, Murat’ı tanımıyorum.
İkincisi, bu hanım kızımız 2000-2009 arasında 6 iş değiştirmiş ve sadece 1 tanesi 3 yıl sürmüş, 5 tanesi 1’er yıllık???!!! Yani sanki ufak bir güvensizlik uyandırmıyor mu?

Her ne kadar şu sıra eleman almayacaksam da bir değerlendireyim dedim, kendi kendime eğleniyorum işte.

Ama bu arkadaşı seviyorsak, tabi ki bu durumda şöyle diyeceğiz: Cesur bir kız, aradığını bulana kadar bir yere saplanıp kalmıyor,  tuttuğunu koparan, çalışkan bir arkadaş, kesinlikle değerlendirmeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder