02 Ekim 2009
Beril “Arkadaş Olarak Burçlar” diye bi yazı yollamış.
Eda:
Beril:
Ne o, bakıyorum işleri
bırakıp hemen cevap verdin bebişim, hayırdır işşalllaahhh!!! Çok mu alındın
bakim?
Banu:
Ben de hemen Boğa için
yorumlarımı yazim: (ulan şuna başladım, bi Cumhurbaşkanı kaldı bana bişi
sormayan, ancak bitirebildim, oysa ki Beril’in mesajı gelir gelmez başlamıştım)
Yorumlarım
metnin içinde koyu olan yerler...
Arkadaş
olarak Boğa
Hiç kimse
sevgili Boğa'dan daha bağlı ve güvenilir bir arkadaş olamaz! (Dooru) Boğa'larin büyük bir etki uyandırmadıkları
gerçektir (deminki cümleden sonra bu
cümle olmamış ama bu da dooru). Sundukları sağlam, sevimli, sıcak arkadaşlık
en büyük gereksinmeyi karşılar. Bir arkadaşta bundan öte ne aranabilir ki? (Hiç!)
Boğa'lar
neşe kaynağı olabilirlerse de, genellikle başlangıçta sessiz ve çekingendirler.
Arkadaşlığa gerçekten değer verir, dostluklarını gelişigüzel sunmazlar (ay çok dooru, ööle herkesle dost falan
olamam).
Boğa'ların
para ve sosyal durumun geçerli olduğu yüksek sosyeteden arkadaşlıkları vardır (Hah! Benim akrabalarım bile var ama hiiiç
işim olmaz). Kendileri varlıklı olmayabilirler, ama varlıklı ve sözü geçer
kişilerce kabul edilir, onlar arasında zorluk çekmeden yerlerini alabilirler (bunu avantaj olarak söylüyor galiba, yani
fakirsen de üzülme, zenginler seni kabul eder, kıçım!). Boğa burcunda doğan
kişilerin yaradılışının diğer kişileri saran bir yönü de, yaşamın artistik
yanlarından zevk alma yetenekleridir. Boğa arkadaşınız bir Michelangelo ya da
Hemingway olmayabilir; fakat yaratıcı, uyumlu ve güzel olan çok şeye yatkındır (evet, ben yazar olacam-sanırım mezar
taşıma da böyle yazılacak “yazar olacaktı...”).
Bütün gün
büroda sıkı çalışmış olmalarına karşın akşamları ya da hafta sonları özel
arkadaşlarıyla paylaşacakları yaratıcı uğraşlar bulurlar (atıyosuuun). Bunlar el sanatlarından eğlenceye kadar değişebilir (El sanatları mı? Ha tabi, her hafta sonu
arkadaşlarımla buluşup kanaviçe işleriz ...). Boğa'lar genellikle yemek
yemeyi severler (Bu da bana uymaz). Çoğu
Cordon Bleu ustalık ve gösterisiyle bir masa donatabilir; ve dahası (özellikle
Bayan Boğa'lar) mutfaktan düzenli, eksiksiz giyimli ve rahat olarak çikmayı başarırlar
(gülmem geçince bişiler yazarım, masa
donatmak ??? hihohaaaa, mutfaktan eksiksiz giyim...hahaha...ve rahat
olarak....hihihihi, çıkıyomuşum... hihohaaaaa...yani çıplak çıkmam tabi de...).
Arkadaşları
Boğa'ların evine gitmekten zevk duyarlar, çünkü bunlar çok iyi ev
sahipleridirler (eh, elimden geleni
yaparım ama “çok iyi”???). Evlerinin şirin, (olanakları varsa) bahçe içinde
ya da kırsal bir bölgede olduğu söylenebilir (hadi len!) fakat evleri kesin olarak güzel döşenmiş, rahat ve
olabildiğince lüks olacaktır (rahatlık,
tamam, ama lüks... eh, olanaklar dahilinde “evet” diyebilirim).
Arkadaşlık
kurmaya gelince, biraz kuşkulu ve kararsızdırlar (kuşkulu ve kararsız mıyım bilmiyorum ama elde edilen sonuç itibariyle
aynı kapıya çıkıyor galiba, zor arkadaş edinirim). Kendilerini hoşsohbet
bir kişi olarak görmediklerinden buzları eritebileceklerine güvenemezler (yoooo, yalan, ben hoş sohbetimdir ama bunu
yerli yersiz kullanmam). İlişki kurmaktan kaçınır (kaçınmaktan diil, gerek görmem), olaylarla davranışlarını yönlendirmeyi
beklerler (bu lafı anlamadım, benim
davranışımı yönlendirecek olay daha anasının karnından doğmadı). Ilkinliği
ele almamayı yeğ tutarlar (“ilkinlik” ne
lan?). Yabancılara girişken davranmak bu kişilere göre değildir (hem de hiç, ama gözlerinizi yaşartacağım,
yeni mahallemdeki kasaba ikinci gidişimde, kasapla muhabbet ettim, ona
“nasılsınız” dedim, etimi hazırlarken kasaptaki televizyonda dinledikleri
haberlerle ilgili yorum yaptım, kartlarına bakıp “ay evlere de mi servis
yapıyosunuz, ne güzel” dedim, ayrıca marketlerden değil esnaftan alışveriş
etmeyi tercih ettiğimi söylerek adamı hepten fethettim. Ege “sana Banucum
demeye de başlar bu” dedi). Yaklaşım yöntemleri ağırbaşlı ve dingindir (dooru, zevzeklikten hoşlanmam, ağır ol
molla desinler).
Boğa'lar
için patronu, diğer üstleri ve onların aileleriyle yakın dostluklar kurmak olağandır
(işte bu da acayip tutmadı, tam tersine,
özellikle sosyal ortamlarda patron tayfasıyla bir araya gelmekten kaçınırım).
Birbirlerine gidip gelir, iş ilişkilerini bozmadan arkadaşlıklarını yıllarca sürdürürler.
Bu kişiler sezgi ile hareket ederler; önemli mevkidekilere bu arkadaşlıktan
yaralanacakları duygusunu vermezler (ay
bak valla bu da çok dooru). Haddini bilmez davranışlardan kolaylıkla
etkilenirler (olumsuz bir etkilenmeden
bahsettiğini düşünüyorum, yoksa ben de etkilenip haddini bilmez biri mi oluyo
muşum, nassı yani?). Bir ilişkiyi bitirmek isterlerse fazla düşünmezler. Boğa'lar
bir kişiye güvenlerini yitirdikleri zaman, o kişiyi defterden silerler (o kadar da değil, o kişinin bendeki
kredisine bağlı).
Boğa'ların
en yakın arkadaşları güzel şeylere olan sevgilerini paylaştıkları kişilerdir (yav bu da “güzel şeyler” diyip duruyor,
çiçek böcekten mi bahsediyor, mehtaptan mı, abanoz ağacından mı, sanat
eserlerinden mi anlamadım valla, “güzel şeyler” oldukça göreceli bi kavram).
Bu güzel şeylere, açik havada dolaşma eğilimleri de girer (yani otomatikman açık havada dolaşmak güzel bişi oldu, allaalla...).
Yakın arkadaşlarıyla rahatça bir köşeye çekilip, giderek heyecanlarını
yitirmeye de yatkındırlar (Buyur???
Yakın arkadaşlarımla nasıl heyecanlar yaşıyor muşum? Nassı yani? Ne diyo bu
yaaa???). Yinelenen eskimiş konuşmalarla alışılmış eğlencelere kapılırlar (bu belli ki çeviri bir metin, hiç bir
insan evladı kendi dilinde bu kadar saçmalayamaz). Arkadaş değiştirmeyi
sevmezler ama eski ilişkilerini canlı tutmayı da başarmazlar (hadi be!) ara sıra dolaşıp yeni arkadaşlar
bulmak Boğa'larin yararınadır (la get,
manyak mın neyin? Hiiiiç işim olmaz). Boğa'ların arkadaşları da günlük yaşamın
alışkanlıklarına saplanmamaya özen göstermelidirler (Niye? Günlük yaşamın alışkanlıklarının nesi varmış? Ben rutinimi
severim, n’oolmuş?).
Eda:
Efenim zabahleyin acele
olarak her burçtan pek çok iyi
arkadaşımın olduğu şantiyeye gitmek zorunda olduğumdan diğer burçları okuma
fırsatı bulamamıştım, sadece kendi burcumu okuyup asabımı bozmakla yetindim.
(thanks to Beril arkadaşım, the boğa )
Ancak şu anda okuyorum ve görüyorum ki tek yanlı
olarak düzenlenmiş bu yazı dizisi kesinlikle bir boğa tarafından derlenmiş. Boğa
arkadaş şöle iyidir böle süperdir. Hiç mi yanlış yapmaz bu boğalar aaaaa. Acayip iltimas
geçilmiş. Olmaz ki kardeşim. Siz neymişsiniz be aaaaabi.
Çok kıskandım, çok
yıprandım. Bir kişiye bu kadar yüklenilmez ama aaaa. İş güç peşinde koşmaktan
saat sekizde eve gelmiş biri olarak bu yazıyı kınıyorum. İşte o kadar......
Banu:
Lan çatlak karı, ne
takıyosun, bak bana, yazılanların yarısı tutmuyor, yani ben de hiç düzgün bi boğa
sayılmam, Beril’in deyimiyle ben “kötü bir boğayım” (adım Banu-meraba
Baaanuuu), bununla yüzleştim ve de kabullendim. Sen de katıl bana hayatını yaşa,
yapabilirsin, sana güveniyorum...
Ay bu arada senin
bilgisayar Türkçe karakterleri hiç görmüyor, yani eskiden bunların yerine garip
semboller çıkardı, şimdi hepten siliyor sanırım, benim mesajımda 5.
paragrafdaki “...biraz kuşkulu ve kararsızdırlar...” ifadesine yazdığım yorumum
“kukulu ve kararsz mym bilmiyorum ama...” diye çıkmıs, ay kukuluyum ayol,
biliyorum ben kendimi...
Elçin:
Valla bana doğru gibi
geldi (geç intikal). Ayrıca Başak burcunu Domuz olarak değiştiriyorum.
Banu:
Aaaaa, bak Beril, Elçin
yaşıyomuş, bana boşuna helva malzemesi aldırdın...
Elçin:
Çok yoğunum, çok
çalışıyorum bebişim tamam mııı? Gerçi Eda bile yazdı değil mi? Helva irmik
olsun. Aile ritüeli olaraktan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder