12 Haziran 2016 Pazar

Arkadaş olarak Boğa

02 Ekim 2009

Beril “Arkadaş Olarak Burçlar” diye bi yazı yollamış.

Eda:
Hadi lan, bu yazı beni boka batırmış (hani haklı tarafları da yok değil...)

Beril:
Ne o, bakıyorum işleri bırakıp hemen cevap verdin bebişim, hayırdır işşalllaahhh!!! Çok mu alındın bakim?

Banu:
Ben de hemen Boğa için yorumlarımı yazim: (ulan şuna başladım, bi Cumhurbaşkanı kaldı bana bişi sormayan, ancak bitirebildim, oysa ki Beril’in mesajı gelir gelmez başlamıştım)

Yorumlarım metnin içinde koyu olan yerler...

Arkadaş olarak Boğa

Hiç kimse sevgili Boğa'dan daha bağlı ve güvenilir bir arkadaş olamaz! (Dooru) Boğa'larin büyük bir etki uyandırmadıkları gerçektir (deminki cümleden sonra bu cümle olmamış ama bu da dooru). Sundukları sağlam, sevimli, sıcak arkadaşlık en büyük gereksinmeyi karşılar. Bir arkadaşta bundan öte ne aranabilir ki? (Hiç!)

Boğa'lar neşe kaynağı olabilirlerse de, genellikle başlangıçta sessiz ve çekingendirler. Arkadaşlığa gerçekten değer verir, dostluklarını gelişigüzel sunmazlar (ay çok dooru, ööle herkesle dost falan olamam).
Boğa'ların para ve sosyal durumun geçerli olduğu yüksek sosyeteden arkadaşlıkları vardır (Hah! Benim akrabalarım bile var ama hiiiç işim olmaz). Kendileri varlıklı olmayabilirler, ama varlıklı ve sözü geçer kişilerce kabul edilir, onlar arasında zorluk çekmeden yerlerini alabilirler (bunu avantaj olarak söylüyor galiba, yani fakirsen de üzülme, zenginler seni kabul eder, kıçım!). Boğa burcunda doğan kişilerin yaradılışının diğer kişileri saran bir yönü de, yaşamın artistik yanlarından zevk alma yetenekleridir. Boğa arkadaşınız bir Michelangelo ya da Hemingway olmayabilir; fakat yaratıcı, uyumlu ve güzel olan çok şeye yatkındır (evet, ben yazar olacam-sanırım mezar taşıma da böyle yazılacak “yazar olacaktı...”).

Bütün gün büroda sıkı çalışmış olmalarına karşın akşamları ya da hafta sonları özel arkadaşlarıyla paylaşacakları yaratıcı uğraşlar bulurlar (atıyosuuun). Bunlar el sanatlarından eğlenceye kadar değişebilir (El sanatları mı? Ha tabi, her hafta sonu arkadaşlarımla buluşup kanaviçe işleriz ...). Boğa'lar genellikle yemek yemeyi severler (Bu da bana uymaz). Çoğu Cordon Bleu ustalık ve gösterisiyle bir masa donatabilir; ve dahası (özellikle Bayan Boğa'lar) mutfaktan düzenli, eksiksiz giyimli ve rahat olarak çikmayı başarırlar (gülmem geçince bişiler yazarım, masa donatmak ??? hihohaaaa, mutfaktan eksiksiz giyim...hahaha...ve rahat olarak....hihihihi, çıkıyomuşum... hihohaaaaa...yani çıplak çıkmam tabi de...).

Arkadaşları Boğa'ların evine gitmekten zevk duyarlar, çünkü bunlar çok iyi ev sahipleridirler (eh, elimden geleni yaparım ama “çok iyi”???). Evlerinin şirin, (olanakları varsa) bahçe içinde ya da kırsal bir bölgede olduğu söylenebilir (hadi len!) fakat evleri kesin olarak güzel döşenmiş, rahat ve olabildiğince lüks olacaktır (rahatlık, tamam, ama lüks... eh, olanaklar dahilinde “evet” diyebilirim).

Arkadaşlık kurmaya gelince, biraz kuşkulu ve kararsızdırlar (kuşkulu ve kararsız mıyım bilmiyorum ama elde edilen sonuç itibariyle aynı kapıya çıkıyor galiba, zor arkadaş edinirim). Kendilerini hoşsohbet bir kişi olarak görmediklerinden buzları eritebileceklerine güvenemezler (yoooo, yalan, ben hoş sohbetimdir ama bunu yerli yersiz kullanmam). İlişki kurmaktan kaçınır (kaçınmaktan diil, gerek görmem), olaylarla davranışlarını yönlendirmeyi beklerler (bu lafı anlamadım, benim davranışımı yönlendirecek olay daha anasının karnından doğmadı). Ilkinliği ele almamayı yeğ tutarlar (“ilkinlik” ne lan?). Yabancılara girişken davranmak bu kişilere göre değildir (hem de hiç, ama gözlerinizi yaşartacağım, yeni mahallemdeki kasaba ikinci gidişimde, kasapla muhabbet ettim, ona “nasılsınız” dedim, etimi hazırlarken kasaptaki televizyonda dinledikleri haberlerle ilgili yorum yaptım, kartlarına bakıp “ay evlere de mi servis yapıyosunuz, ne güzel” dedim, ayrıca marketlerden değil esnaftan alışveriş etmeyi tercih ettiğimi söylerek adamı hepten fethettim. Ege “sana Banucum demeye de başlar bu” dedi). Yaklaşım yöntemleri ağırbaşlı ve dingindir (dooru, zevzeklikten hoşlanmam, ağır ol molla desinler).

Boğa'lar için patronu, diğer üstleri ve onların aileleriyle yakın dostluklar kurmak olağandır (işte bu da acayip tutmadı, tam tersine, özellikle sosyal ortamlarda patron tayfasıyla bir araya gelmekten kaçınırım). Birbirlerine gidip gelir, iş ilişkilerini bozmadan arkadaşlıklarını yıllarca sürdürürler. Bu kişiler sezgi ile hareket ederler; önemli mevkidekilere bu arkadaşlıktan yaralanacakları duygusunu vermezler (ay bak valla bu da çok dooru). Haddini bilmez davranışlardan kolaylıkla etkilenirler (olumsuz bir etkilenmeden bahsettiğini düşünüyorum, yoksa ben de etkilenip haddini bilmez biri mi oluyo muşum, nassı yani?). Bir ilişkiyi bitirmek isterlerse fazla düşünmezler. Boğa'lar bir kişiye güvenlerini yitirdikleri zaman, o kişiyi defterden silerler (o kadar da değil, o kişinin bendeki kredisine bağlı).

Boğa'ların en yakın arkadaşları güzel şeylere olan sevgilerini paylaştıkları kişilerdir (yav bu da “güzel şeyler” diyip duruyor, çiçek böcekten mi bahsediyor, mehtaptan mı, abanoz ağacından mı, sanat eserlerinden mi anlamadım valla, “güzel şeyler” oldukça göreceli bi kavram). Bu güzel şeylere, açik havada dolaşma eğilimleri de girer (yani otomatikman açık havada dolaşmak güzel bişi oldu, allaalla...). Yakın arkadaşlarıyla rahatça bir köşeye çekilip, giderek heyecanlarını yitirmeye de yatkındırlar (Buyur??? Yakın arkadaşlarımla nasıl heyecanlar yaşıyor muşum? Nassı yani? Ne diyo bu yaaa???). Yinelenen eskimiş konuşmalarla alışılmış eğlencelere kapılırlar (bu belli ki çeviri bir metin, hiç bir insan evladı kendi dilinde bu kadar saçmalayamaz). Arkadaş değiştirmeyi sevmezler ama eski ilişkilerini canlı tutmayı da başarmazlar (hadi be!) ara sıra dolaşıp yeni arkadaşlar bulmak Boğa'larin yararınadır (la get, manyak mın neyin? Hiiiiç işim olmaz). Boğa'ların arkadaşları da günlük yaşamın alışkanlıklarına saplanmamaya özen göstermelidirler (Niye? Günlük yaşamın alışkanlıklarının nesi varmış? Ben rutinimi severim, n’oolmuş?).

Eda:
Efenim zabahleyin acele olarak  her burçtan pek çok iyi arkadaşımın olduğu şantiyeye gitmek zorunda olduğumdan diğer burçları okuma fırsatı bulamamıştım, sadece kendi burcumu okuyup asabımı bozmakla yetindim. (thanks to Beril arkadaşım, the boğa )

Ancak  şu anda okuyorum ve görüyorum ki tek yanlı olarak düzenlenmiş bu yazı dizisi kesinlikle bir boğa tarafından derlenmiş. Boğa arkadaş şöle iyidir böle süperdir. Hiç mi yanlış yapmaz bu boğalar aaaaa. Acayip iltimas geçilmiş. Olmaz ki kardeşim. Siz neymişsiniz be aaaaabi.

Çok kıskandım, çok yıprandım. Bir kişiye bu kadar yüklenilmez ama aaaa. İş güç peşinde koşmaktan saat sekizde eve gelmiş biri olarak bu yazıyı kınıyorum. İşte o kadar......

Banu:
Lan çatlak karı, ne takıyosun, bak bana, yazılanların yarısı tutmuyor, yani ben de hiç düzgün bi boğa sayılmam, Beril’in deyimiyle ben “kötü bir boğayım” (adım Banu-meraba Baaanuuu), bununla yüzleştim ve de kabullendim. Sen de katıl bana hayatını yaşa, yapabilirsin, sana güveniyorum...

Ay bu arada senin bilgisayar Türkçe karakterleri hiç görmüyor, yani eskiden bunların yerine garip semboller çıkardı, şimdi hepten siliyor sanırım, benim mesajımda 5. paragrafdaki “...biraz kuşkulu ve kararsızdırlar...” ifadesine yazdığım yorumum “kukulu ve kararsz mym bilmiyorum ama...” diye çıkmıs, ay kukuluyum ayol, biliyorum ben kendimi... 

Elçin:
Valla bana doğru gibi geldi (geç intikal). Ayrıca Başak burcunu Domuz olarak değiştiriyorum.

Banu:
Aaaaa, bak Beril, Elçin yaşıyomuş, bana boşuna helva malzemesi aldırdın...

Elçin:
Çok yoğunum, çok çalışıyorum bebişim tamam mııı? Gerçi Eda bile yazdı değil mi? Helva irmik olsun. Aile ritüeli olaraktan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder