04 Kasım 2009
Bir
türlü gerçekleştiremediğimiz için “adı anılmaması gereken aktivite” yazdım konu
kısmına.
Banu:
Kıslar, bizim şu
“raklet” olayını bu hafta sonu (yani 07 Kasım 2009, Cumartesi günü) yapalım
diyoruz. Konuyu uzatmıyoruz, üstünde durmuyoruz, hatta yokmuş gibi
davranıyoruz. Çok
heveslenince işler boka sarıyor biliyorsunuz. Hatta buna artık “raklet” değil de “kaptan swing” demek istiyorum.
heveslenince işler boka sarıyor biliyorsunuz. Hatta buna artık “raklet” değil de “kaptan swing” demek istiyorum.
Bu hafta sonu
herkeşlere OK midir?
Bu arada Elçin işten
çıktırılttırılmış, bu konuda ne hissedeceğime henüz karar veremedim (üzüntü,
şaşkınlık, sıkıntı, sevinç, “hö”, kendini asma isteği, şarkı söyleme isteği,
vb.), gerçi Elçin hiç kötü değilmiş, ben de bu paralelde gidebilirim sanırım.
Hayırlısı olsun şekoş, ittiret, bi de üstüne “hahhayt, bi daha mı gelecem
dünyaya” diyerek şen kahkahalar atabilirsin. Hem bak, allaan işi, bu sayede bu
hafta sonu da gelebiliyorsun, ben de sana kaptan swing yedirecem (ay bu cümle
bi tuhaf oldu galiba, neyse, anladın sen onu).
Öpüldüttürüldünüz...
Elçin:
Canlarım, ciğerlerim,
kuzu sarmalarım,
Merak etmeyin ben
iyiyim. Hakkaten bi daha mı gelicem dünyaya koy dötüne modundayım. Hatta bu
hafta Kütahya'ya dönerken işten ayrılsam evi nasıl toplarım, otobüsle mi
dönerim, sonra arabayla mı gelsem planları bile yapmıştım bu olaylar
gerçekleşmeden önce. Nedense bi fenalık gelmiştiydi bana.
Geldiğimden beri pek
haz etmediler zaten, Seracettin Bey'in adamısı olaraktan. Dolayısıyla Sero
gitti kavga bitti. Bu sefer de bi efendiydim bi uyumluydum Allah sizi inandırsın. Nasip, kısmet.
Neyse cumartesi
görüşürüz artıkın, ohhh canıma com com.
Öpüldünüzzz.
Melis:
Kızlar bugün acayip
yoğunum, arada maillerinizi görüyorum ama cevap yazma moduna giremedim bi
türlü, Elçin’cim süpersinnn diyorum sana ”Hakkaten bi daha mı gelicem dünyaya
koy dötüne modundayım” cümlenden dolayı... Banucum “raklet” Cumartesi buluşması
için şu anda bişey diyemiyorum, gelicekmişim gibi farzedin , bakalım nolcak.
Hepinizi öptüm.
Eda:
Elçin gulüm hayırlısı
olsun… Cumartesi şehir dışındayım, çok şaştınız biliyorum. Zaten sekizi aşmamak
gerekiyordu değil mi???
Öptüm
11 Kasım 2009
Bir
kadının şusu olmalı, busu olmalı, şöyle olmalı, böyle olmalı falan diye bir
yazı yolladım. Rana; emekli olmuş bir arkadaş.
Rana:
EEEE?? Hepsine sahibim
ve hepsini biliyorum. eeee??? başım tavana mı erdi? ne oldu yani hııı? :)
e iyi ben de sizi
seviyorum.
Banu:
Ulan sana da
yaranılmıyor. Herşeyin varmış işte daa ne istiyon? Belanı mı arıyon? Töbe
töbe...
Rana:
Hııııı. Tornavida
setim, ayaklı kadehlerim, matkabım, ful hd televizyonum, hatta rıspı
elbiselerim bile var. Hani nerde aşk, sevgi, çoluk, çocuk, tutku, hırs,
ihtiras, macera, heyecan, coşku, moşku, filan, başka bişi şimdilik aklıma
gelmedi. :)
Banu:
E sen komple birey
olmuşun. Yani komple kadın demek istedim. Bunca varlığa, erkekler seni
bulamıyorsa bu da onların kaybı şekerim, dertlerine yansınlar. Gelelim diğer
mevzulara:
Sevgi: Anneni, babanı,
kardeşlerini, arkadaşlarını, komşularını sevmiyor musun? Ya da onlar mı seni
sevmiyor? Yoksa, hiç biri olmasın ama yeter ki bi tane erkek olsun, mu diyosun?
NANKÖR!!!
Çoluk, çocuk: Lan bak
şimdi, Ranayla Rana olmayım diyorum ama nassı da kaşınıyon... Süleyman'la evliyken yapaydın... olmadı, sonra yapaydın... olmadı, evlat edineydin, hatta
hala edinebilirsin.. Bu konuda ağlayıp durma valla kodummuydu...
Tutku: Hah, hepimiz
tutkudan çatlıyoruz zati, bi sen eksiktin, masabiriiin, boşversene, tut tut
nereye kadar, elinde kalakalırsın öööle...
Hırs, ihtiras: Ha bak
bunlardan burada (Şirket’te) bol miktarda var, gitmiyeydin...
Macera, heyecan:
Peru’yu, Kızıldenizi falan macera ve heyecandan saymıyoruz galiba, bu durumda
bir şey diyemeyeceğim.
Coşku, moşku: Yav
yemişim coşmuyu moşkuyu, bu saatten sonra fazla coşku sağlığa zararlı,
maazallah tık diye gidersin valla, ay allayımcımlar korusun...
Ben 2-3 haftadır çakma
Monte Kristo Kontu’nu seyrediyorum. Hadi hepiniz seyredin de fikir teatisi yapalım. (Ezel'i kastediyorum)
Rana:
:) Kaşınanı kaşımakta
hiç gecikmiyorsun. Yirim seni. :) Yok valla şaka yapıyordum, allaha şukur
seviyorum, sevenim çok, nankörlük etmiyom valla.
02 Aralık 2009
Beril
abisinin nişan fotoğraflarını yollamaya çalışmış ama bizim Şirket’in filtresine
takılmış.
Beril:
Nişan resimleri için
bana red maili geldi, buyur buradan yak, sizinkiler kabul etmiyor ben
napiyim???
Banu:
Hmmmm, peki... o zaman
bi zaamet bastır, öyle bakalım... şaka lan şaka, (ben bunu yazmasam çok ciddiye
alıp bi koşu bastırmaya gidecektin di mi) sen bunu benim gmail adresime yolla,
onlar karışmıyolar ne yolladığına. Yalnız biliyorsun esas merak konumuz Gelin
Hanım, yani bana eş dost akrabanın fotoğraflarını yollayıp beni kahretme.
Beril:
4 tane foto var kız
zaten, sizinkiler kabul etmiyor diye albüm yolluyorum sandın ama durum öyle
değil yanı. Tamam gmaile yolluyorum.
02 Aralık 2009
Vişnelik’teki
bir fotoğtaf sergisinden fotoğraf almıştık. Sergi bittikten sonra Beril
alacaktı oradan.
Banu:
Beril, sen Vişnelik’ten
fotoğraflarımızı aldın, di mi?
Beril:
Bugün akşam iş çıkışı
uğrayıp alacağım, ve hatta Elçin ile buluşacağım, sen de gelsene. Bu arada
günaydın obsesiv kompülsiv kadın…
Banu:
Benim OCD olduğum kesin
de, mesajımdaki cümlede ne tür bi obsesivite veya kompulsivite gördün ki ne?
Altı üstü, 1 hafta önce yapacağını söylediğin şeyi yapıp yapmadığını soruyorum,
ve üstelik de hala yapmamışın...
İş çıkışı derken? Yani
benim iş çıkışında orada olmam (Vişnelik’te buluşulacağını varsayıyorum) saat
7’yi felan bulur. Eğer akşam üstüsü drinki yapıyorsanız yetişemem, yok eğer
yemek neyin yiyecekseniz, o olur bak...
Ayrıcana, dönüşte Elçin
herhalde beni bırakır, ha?
Sana da günaydın.
Beril:
Hanfendü, bayramda
fişnelik kapalıydıydı bi kere geçen hafta alamazdım. Takıntılı olunca öyle
deniyo işte. İş çıkışı derkene 18:00 civarı buluşmaca, drink almaca ve de 19:30
civarı ayrılmacayı kastediyorum. Doğrudan fişnelik civarına gelen servis yok
mudur? Elçin seni dönüşte bırakır, muck.
Banu:
Zaten doğrudan gelen
servisle bölle oluyo, gerçi bazen trafik daha rahat oluyo ve biraz daha erken
gelebiliyo servis, amaaan, neyse ne, yarım saat yarım saattir, ben her
halükarda gelirim.
Beril:
Oki doki si yu
Banu:
Lan Beril, bu arada
nişan fotoğraflarını alzheimer falan olmadan önce görebilecek miyiz?
Ayrıca, hani House’un
1. sezonu??? (Beril bana bunu CD’ye
çekecekti)
Bugün bana kur’ada
hesap sormak çıkmış da...
Beril:
Sayın abonemiz bu bir teyp
kaydıdır. Aradığınız abonemize şu anda ulaşılamamaktadır. Lütfen daha sonra
tekrar denemeyiniz, ulaşamazsınız, öpüldünüz.
Türk Telekom
Banu:
Ay Beril yaaa, hiç
güleceğim yoktu, vallayi gözlerimden yaş geldi. Allayımcım da seni güldürsün.
Ama fakak beni yıldıramazsın, ben bunları sana ölene kadar soracam, hatta mezar
taşına da yazdıracam “Nişan fotoğraflarını göremedik???” diye.
Seni teyp kaydı
seniiii...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder