19 Haziran 2016 Pazar

Oğlunuzun Gözü Kanlandı, Goril DNAsı, Ne İş?, Hava Muhalefeti, Alın Liderliğimi Verin Bilyelerimi, Aysel mi Bambam mı?

15 Ocak 2010

Banu:
Bugün “oğlunuzun gözü kanlandı, gelin alın doktora götürün” diye okuldan çağırılan ve bunun için okuldan çağrılınca çocuğunun  gözünden şıpır şıpır kan damladığını zannederek tansiyonu düşen bir veli olarak, aşağıda yazılanlara candan yürekten katılıyorum... (Altı üstü konjoktüvitmiş)
 
(Gülse Birsel’in “EMO: Ergeni Mıncırsak Olmaz mı?!” başlıklı yazısını yolladım.)

Barış:
Geçmiş olsun. Bizimki de 1 kaç haftadır öksürüyordu. Sabah benle ofise geldi. 1 saat kadar sandalyede uyudu. Sonra böbreem ağrii diye kalktı. Öksürükten doktora götürecektim zaten. 1 de idrar tetkiki yazdılar. Göğsü normal çıktı, idrar tetkiki taş düşürdüğüne dair sonuç verdi. Hem de idrar yolu enfeksiyonundan sahte raporu var. De buyur.

Banu:
Aha da! Gördün mü bak? Buna psikolojide “kendi kendini doğrulayan kehanet” diyorlar...

15 Ocak 2010

Banu:
Güneş’in 11 yaşındaki oğlu hayatı çözmüş. Okulda felsefe kulübünde. Dün akşam aşağıdaki yazıyı yazmış ve felsefe öğretmenine yollamak istemiş. Güneş oğlunun delirdiğini düşünüyor ama ben çok güldüm. Bi de annesine “bunları bi yerden bakıp yazmadım ha, bunca yıllık birikimim” demiş.

“Filiz Hocam, ben gorillerin insanla olan benzerliklerini araştırdım.

Goril DNA sının %99’u insanlara benzer olduğu keşfedildi. Goriller  maymunların büyükleridir. Şu sorunun cevabını buldum hocam`bir maymunla  evlenebilir misin? Evet,  evlene bilirsin  çünkü ; DNAmız uyuşuyor . Bu da üreyebilmemiz anlamına geliyor. Goriller en çok insana  benzeyen hayvandır. Bizim dilimiz gibi konuşamasalar bile, hareketleri bizden farklı olsa bile bizim aramızda yaşasalar dilimizi öğrenebilecek  zekaya sahiptirler. Bizden kilolu olmaları onları vahşi bir hayvan yapmaz bence. Benim en sevdiğim hayvan goril olduğu için gorili araştırdım. Son bir bilgiyle yazımı bitireceğim hocam . Gorillerin çıkardıkları ses 300 km uzağa kadar gidermiş . Bu da bence çok ilginç.
KENDİNİZE İYİ BAKIN”

Aslan:
Filiz Hanımın eşinin görüntüsünü de bilmeliyiz doğru bir değerlendirme yapabilmek için.

21 Ocak 2010

Aylin:
Sizce bir adam sadece vicdan yapıp yemeğe gidelim der mi, yoksa ne iş midur?

Bu mesaj siz yaşlı arkadaşlarımı tekrardan gaza getirip, eski günlere dönmek için kasten atılmıştır.

Banu: (ablama yönlendiriyorum)
Abla, Aylin bunu sana yollayacaktı herhalde...

Apla:
Bunuyor, yakında bu mesajı Selami ve Deniz’e de gönderecek.

Aylin:
Olsun sen yine de cevap ver.

Banu:
Peki, genel olarak, "neden olmasın" diyorum. Ancak özel olarak:

1. Adam kim? Kocan mı?
2. Yemeğe durup dururken mi çıkalım dedi? Yani normalde böle şeyler hiç yapmaz mı?
3. Bunun üstüne bi de iş yerine çiçek yollarsa anla ki seni aldatıyo. Hele mücevher falan alırsa hepten hapı yuttun, metres tutmuş.
4. Bütün atışlarım isabetsizse, daha çok bilgi ver, ona göre yorum yapayım.

Aylin:
Bu kadar sorunun cevabını aldıktan sonra babam da yorum yapar. Sağlam bir yangına körük beklerdim halbuki senden...

21 Ocak 2010

Banu:
Aplacığım, şahane günler yaşıyorum da, sana bilgi vereyim dedim. Burada canıma okuyorlar, şef yapmadıkları gibi liderliğimi de alacaklarmış, yani down-grade olacağım, şimdi “bari maaşımı düşürmeyin” savaşı veriyorum. Neyse, sen şimdi bi acele telefona sarılırsın, sarılma, buradan rahat konuşamadığım gibi son günlerde bu muhabbet açılınca ağlama krizine girme numarası çıkardım, şimdilik abuk subuk kimseye yakalanmadım ama her an olabilir, her boku alıyolar elimizden bari karizmayı çizdirmeyelim.

Öff, konu uzun, siz akşam bize gelsenize. Gerçi senin dizilerin var ama...

Apla:
Banusu liderliğini niye elinden alıyorlar? Kimi lider yapacaklarmış?
Sen kimin ayağına bastın bu kadar uğraşıyorlar seninle.
Sen 657’ye tabi değildin değil mi?

Bu akşam hava muhalefeti izin verirse görüşürüz

Banu:
Ne hava muhalefeti lan? Kar yolları mı kapayacak? Yani bizim 2 ev arasındaki 300 mt yolu??? Töbe töbe... Biz mi geliyoz siz mi? Biz gelelim istersen, sen şimdi üşürsün, bi de yorulursun. Begüm geldi mi?

Kimseyi lider yapmıyorlar, şefliği açmışlardı ya... ay konu çok uzun, akşam anlatırım, nasıl olsa senin yanında ağlayabilirim.

21 Ocak 2010

Banu: (oğlanlara yazıyorum)
Arkadaşlar, dün akşam üstü S’ye gittim ve dedim ki tamam, alın liderliğimi, verin bilyelerimi ben gidiyorum... demedim tabi, şöyle dedim, liderliğimi alın, beni … uzmanı (ya da yöneticisi, her neyse) yapın ama maaşıma dokunmayın, dedim. O da bana söz verdi, (evi benim üstüme yapacak) şöyle dedi “sana söz veriyorum, maddi açıdan mağdur olmaman için elimden geleni yapacağım ama sonuç ne olur bilemiyorum”.  
Son durum budur.

Öğlen ben yokum. Size afiyet olsun.

Ah, Barış’ın olanlardan haberi yok ki. Barış’cığım, son olarak beni down-grade ediyorlar, bunun bi adım ötesinde de yere yatırıp üstümde tepinecekler sanırım. İşin garibi yaptıkları açıklamalar da kendilerine çok mantıklı geliyor... neyse mevzu uzun, deyip kısa kesecektim ama dün Feyzan’a yolladığım mesaj geldi aklıma, o da İtalya’da, meraktan çatladığı için ona rapor verdim, sana o mesajı yollayayım, orada epeyce bilgi var:

“Feyzan’cığım, bugün 2  doz müdür bi doz başkan aldım, aşırı dozdan komaya girecem, bünyeye ağır geldi tabi. Ama ağlamadan hepsini atlattım. 2 gündür de bu çıktı başıma, bu konudan bahsederken zırlamaya başlıyorum.

Olaylar şöyle gelişti;

Sabah S ile konuşmaya karar verdim ve yanına gittim, “ben ne olacağım, size baba diyebilir miyim?” dedim. O da lafı hiç dolandırmadan, liderliğimden olacağımı açık seçik ve net bir şekilde ifade etti. Ben şebek götüne dönen suratımı toparlamaya çalışırken çok üzgün olduğunu, bunu hiç tasvip etmediğini vs. söyledi. Benim B’ye gidip açıklama isteme hakkım olduğunu, bana bu açıklamayı zaten borçlu olduklarını söyledi. Ben de hemen söz dinleyip B’ye gittim (kısa kesmek için randevu falan faslını anlatmıyorum), ona “neden, neden, neden ben?” dedim, “tabi açıklayayım” dedi ve yeni hiç bir şey söylemedi. Teknik olarak liderlik olmazmış artık, kişisel almamalıymışım, kadro kapanıyormuş, bana yardımcı olmak da istermiş, burada kalmak istersem gene birlikte çalışırmışız, bölüm değiştirmek istersem de itiraz etmezmiş, sakın yanlış anlamayımmış, bana katiyen kesinlikle haşa “git” demiyomuş, vs.vs.vs. Ben “yalaaannnnnnnnnn” demedim, “Kişisel alma diye diye bu noktaya geldik, ben sizi anladım” dedim ve çıktım.”

Sonra da yukarıda yazdığım gibi S ile görüştüm işte.

Barış:
Hassss...
Bunlar … şey bunlar, şey işte, anladın sen onu. Kendi adamlarına yer bulmak için atmadıkları takla kalmıyor. Umarım maaşına dokunmadan durumu kotarabilirler. Başka bölümleri de düşünebilirsin. Aslan ne diyor bu hususta?

Banu:
Aslan dün yanıma gelip 1 saat kadar bana terapi yaptı. Bunun üzülmekten ziyade kızılacak bir durum olduğunu, ama her konuda dönen milyon tane dolabı düşününce, bu olayı da “burası Şirket” deyip ittir etmemi, maaşımı koruyabilirsem gittiği yere kadar direnmemi ve tabi ki son olarak 10 numarada sona yaklaştığını söyledi.

25 Ocak 2010

Barış:
Yarın millet müsait mi? Değillerse bile senin durumun nasıl?

Banu:
Sorarım ahaliye, sana dönerim.

(oğlanlara yazıyorum)

Barış yarın öğlen gelmeyi planlıyor. Sıkıntı var mı?

Kerim:
BENDE YOK,  GÜNÜNÜZ AYDIN NEŞENİZ BOL OLSUN…

Ömer:
Bekliyoruz.............

Melih:
Barışcım gelir de sıkıntı olur mu?

Banu:
E güzel, herkes uygun görünüyor, Aslan henüz bakamadı mail’ine ama o da bize uyar herhalde. O zaman yarın öğlen misafirhanedeyiz. Barış sen 12 gibi gel, diğerleri orada olur, ben gene 12:15 gibi çıkarım, hazır sofraya gelmek hoşuma gidiyor.

Kim söyleyecekse, ben tavuk nagıt yerim. Su içerim. Yalnız bu söyleme-ısmarlama olayını da bi sıraya bindirsek, sanırım habire Kerim’e yıkılıyoruz.

Aslan:
Barış kardeş gelsin elbette, yoksa sıkıntı daima vardır.

Barış:
Busefer benden olabilir mi?

Banu:
OK.
“Bu sefer...” aynen benim yazdığım gibi, ayrı yazılır.

Barış: (sadece bana yollamış)
Sananenasılistersemöyleyazarımüstelikhataapmışdaolabilirimdeğil mi?

Banu:
“mi”yi ayırman tam süper olmuş, epeydir bişilere gülmüyodum, iyi geldi.

Aslan:
Bu ne cüret, bu nasıl hitap!
Tolstoy’un bile, benden sonra biri gelecek diyerek haber verdiği, edebiyat onunla tamam olacak diye haber verdiği bu kardeşe bu nasıl sesleniş. Bilmez misin ki, o sıcaklığından, kardeşliğinden böyle yapmaktadır. Görmemiş okumamış sayıyorum kendimi.

Banu:
Aman sen üzülme, Barış “Sananenasılistersemöyleyazarımüstelikhataapmışdaolabilirimdeğil mi?” diyerek ortaya bi karışık yaptı (Tolstoy-Dostoyevski-Çernişevski-Mayakovski) zaten. “Bu sefer”i sıcaklığından, kardeşliğinden mi bitişik yazıyor??? Bizim iyiliğimiz için yani...

Barış’cığım, siparişler şöyle:

Ömer: Kuzu şiş + ayran
Melih: Kuzu şiş + ayran
Kerim: Kuzu şiş + ayran
Ays.: Kuzu şiş + ayran
Banu: Kuzu şiş + su

Anlaşıldığı üzere sen de kuzu şiş yiyecen sanırsam ki...

(5 dk sonra)

Ay dur, Aslan kocaman pizza istemişmiş, listeyi yeniliyorum:

Ömer: Kuzu şiş + ayran
Melih: Kuzu şiş + ayran
Kerim: Kuzu şiş + ayran
Asl: Büyük karışık pizza + ayran (Ays ne ya? Yukarıdaki listede Ays yazmışım, Aysel? Ayasofya?)
Banu: Kuzu şiş + su

Aklında tutabilecek misin? Biraz karışık oldu ama...

Barış:
Eee... ben ne yiyorum?

Banu:
Kuzu şiş...
Bu arada Aysel ayran değil taze sıkılmış portakal suyu istiyor. Bu konuda ne yapacaksın bilemeyeceğim...

Barış:
Sıkacaz artık. Ya da hammaddesini getireceğiz, kendi sıkacak.

Aslan:
Ben sana Banu değil de Bambam desem, 27 dakika üzüntü krizi yapabilirdin. Ama ben tebessüm ettim.

Banu:
Ama ben yakıştırma yapmadım ki, bi Ays yazmışım, bütün olay oradan türedi, sen yakıştırma yapıyosun. Niye Bambam da Bambi değil? Yani Bambam gibi kaba sabayım öyle mi? Bir Bambi zerafeti yok bende, tamam Aslan tamam, ben anladım onu, şimdi böyle olduk di mi? Ama önemli değil, ben alıştım madara olmaya, hüüüüü (kendime acıma moduna geçtim de ufaktan, gerçi bu moddan da çok hoşlanmadım, beni depresif yapıyor, üstelik bi girdin mi bir türlü çıkamıyorsun)

Aslan:
Dur hemen üzülme, en son istediğim şey seni üzmek. Sende zerafet de incelik de pek çok var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder