21 Haziran 2016 Salı

Stres Ölçmek, Barış ile Aslan'ın Kitabı, GNC'nin "C" Vitamini

10 Şubat 2010

Güneş bi resim yollamış, bu resim güya Amerika'da insanların ne kadar stresli olduklarını ölçmek amacıyla kullanılan bi resimmiş. “Polis hapishanelerde bu resimleri sıkça kullanmaktadır. Resimdeki figürleri ne kadar hareketli görüyorsaniz o kadar streslisiniz
demektir. Azılı suçlular resimlerin fırıldak gibi döndüğünü söylüyormuş” diyor.

Banu:
Ama azılı suçlu adam niye stresli olsun ki? Atmış işte stresi, yani kabul gören bir tarzda olmayabilir ama, atmış, bence bizden daha az streslidir, ben sana söyleyeyim...

10 Şubat 2010

Banu:
Bu aralar gelmen gerekmiyor mu? Gene bizi boşlamaya başladın...

Barış:
yarın kısmetse tuluza gidicem. luftansa grevdeymiş, o bakımdan kısmetse diyorum.
haftaya ise büyyük olasılık salı gelebilirim. olay şele; ayşen bizim son kitabı okumayı bitirmiş ve oldukça beğenmiş. düzeltmelerin olduğu kopyayı verecek. tübütaktan basımını yapabiliriz gibisinden 1 fikri var. bari dedim beraber Aslanı ziyaret edelim. konuyu daha detaylı görüşmüş oluruz. sonuçta 2 si de müsaitse salı gelebilirim(z).
Bu arada Aslan’la konuşalım 1 kez de sen oku bakiim kitabı. n dersin? özlen de beğendiğini söyledi ki, bundan önceki 2sini pek beğenmemişti.

Banu:
Olur tabi okurum, okumam mı, siz kitap yazacaksınız, bana “oku” diyeceksiniz, ben de okumayacam??? Peh! Aklına şaşarım, köpeen olur beah...

Tamam o zaman, gelişin(iz) ile ilgili senden haber bekliyoruz. Ayşen’le görüşme faslından Aslan’ın haberi var mı? Ben bilgilendireyim mi? Yani mesajını forward edeyim mi?

12 Şubat 2010

Banu:
Arkadaşlar, bugün zabaan köründe Ömer arkadaşımız bana GNC’nin “C” vitamini ile ilgili bir takım ilginç sorular sordu. Şölle ki;

“Merhaba Banu,
GNC vitaminin üzerinde “dietary supplement” yazıyor. Bu durum bize uyuyor mu? ayrıca içinde, c’nin yanı sıra “citrus bioflavonoids” 4:1 200 mg. var. bu ne ola ki?
Yoksa sen evet sen se.....s.....................”

Bana da eğlence çıktı. Şöyle bir cevap yazdım;

“Ömer, bak valla döverim seni, benim k.çımda da “höşmölömhölömtöröföş” yazıyor, bende nazar mı var acaba??? Töbe töbe, ne biliyim lan! 1000’lik normal şartlarda kullanılan bir doz olmadığından, herhalde diet yapanlar, vücudu dirençsiz kalanlar falan için üretildi, onu demek istemiştir... “citrus bioflavonoids”e gelince, bu, yüksek ağaçlarda yetişen “sittirus” isimli bir meyvenin çekirdeğinin, 14 yaşını aşmamış kızların ayak tırnaklarının kenarındaki etlerle birlikte bakır bir cezvede bir taşım kaynatıldıktan sonra, 40 gün minare gölgesinde dinlendirilmesi sonucu elde edilen nadir bir ilaç. 40. günün de hıdırelleze denk gelmesi lazım ki “dardar dede” ve/veya “vır vır nene götün nere” aktivitelerinde gücü 2 katına çıkıyormuş. Bunun  4:1 200 gram olması da önemli tabi, çok önemli, yani 4:2 190 olsa neyse de, 4:1 200 olmamış, bi de bunun 8:12 3 olanı var ki... aslında uzmanlar 6:3 ISO9000’den şaşma diyor ama ben... ben... ağlamak istiyorum...”

Ömer “bunu herkese yolla” dedi, ben de (karaktersiz miyim neyim) hemen yolluyorum.

Aslan:
Esprili ve zekice kaleme alınmış bir yazı. Bazı kavramların etrafında fazlaca dolaşılsa ve bu durum gerek taştan 10 emire, gerekse Yahova şahitlerinin temel tekerlemelerine aykırı olsa da beğendim.

Diğer yandan “dietary supplement” kavramı tamamen evhamlı kardeşleri sakinleştirmek için yaratılmış bir kavramdır. Bu destekle, sırtınız mümkün değil yere gelmez mesajı taşımaktadır.

Citrus bioflavonoids ise gerçek bir madde olup, bu mübarek madde, hücrenin bölündükçe kısalan ve kısalması yaşlanmamız anlamına gelen telomer uzantısının her bölünmede daha az kısalmasını sağlamakta ve bu da bizim gençliğimizi daha uzun süre koruyabilmemiz ve solun iktidarını görebilme şansımızı artırmaktadır.

Tüm bunlara kafa yoran Dr.Linus Paulinge ve ona değerli bilgiler sağlayan kanı alınmış dost Afrika goriline ise ayrıca selam olsun.

16 Şubat 2010

Barış:
Kardeşler,

Bugün Ayşen ile TAI misafirhanesine geldik. Aslan da geldi. Yemek yedik. Ayşen’in saat 12:40 da dersi olduğundan erken dönemk zorundaydık. O yüzden sizlere haber vermedik. Emme telafi edeceem.

Son durum şele; Ayşen kitabı okumuş ve çok beğenmiş. Kitabın printi üzerinde 3-4 kilo kadar düzeltme yapmış. O halini Aslan’a teslim etti. Biz son haline getirince –ki sanırım Mart sonu olur (ne dersin Aslan?), önerisi Tubitak yayınları ile görüşmek. 1-2 tanıdığı varmış.

Bu durumda hedef Nisan 2010. Zaten Nisan dı (2007) koca projeler gecikiyor. Bizim kitap gecikmiş çok mu?

Aslan:
Haftasonu kitapla bağımı keserim, Banuya ve diğer okuyucu arkadaşa teslim ederiz. Onlardan gelecek önerilere göre de son şekli verip, şöhret basamaklarını tırmanmak için Ayşen kardeşe teslim ederiz. Çok yakın ve hanımefendi bir arkadaş, galiba Barış’a bir parça haksızlık etmişim. Şöhretin kokusunu şimdiden alıyorum.

Barış:
Haksızlık derken???

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder