24 Haziran 2016 Cuma

Kartalkaya, Roman, Nescafe Reklamı

05 Mart 2010

Banu:
Aplacığım, şimdi biz Pazar günü (biz = Deniz +Ege+ Gökçe+Ben) Kartalkaya’ya kaymaya gideceğiz. Ancak muhtelif eksiklerimiz var. Örneğin:

- Gökçe için kayak kıyafeti, kayak, kayak ayakkabısı, eldiven, vb. (kompile kayak-adam durumu yani)
- Ege için kayak, kayak ayakkabısı (42-43 numara), kayak montu, uygun iç giyim, (altına, geçen sene Begüm’ün verdiği snowboard pantolonunu giyer diye düşündüm)
- Benim için ayakkabı
- Ayakkabılar için çanta
- Kayaklar için çanta

Bunları bulabileceğimiz bir yer ve/veya birilerini biliyor musunuz?

Apla:
Lol, gelin dükkana bakın bakalım. Biz de gitsek mi diye aramızda konuşuyorduk. Kendi arabanızla mı gideceksiniz?
Biz gidersek adambaşı 100 kaat verip odobüzle gideriz.

Banu:
Yok, tempo tur ile gidiyoruz, ay bu kadar kısa aralıkla ilgileneceğinizi bilseydik size de söylerdik. Pazar sabah 5:30’da Armada’dan hareket, ama yer mer durumlarını bilmiyorum. Herşeyi Deniz ayarladı, eğer sahiden niyetliyseniz, Deniz’le bi konuşun.

Selami:
Sevgili banu, biz gelelim gelmeyelim bilumum malzemeleri bizim depodan tedarik edebilirsiniz. Gelin, deneyin!
Kokocum, eger bana orta yapiyorsan, uyar, o gun yağış da yok. Ama gitsek de uyar, gitmesek de. Ama şunu bil ki kemiklerimin ağrısı dindi.

07 Mart 2010

Banu:
Aslan, sana romanın ilk 94 sayfasını yolluyorum. Biraz fazla detaylı çalışıyorum, ne zaman bir şey dikkatimi çekse acaba daha önce var mıydı, diye dön başa git sona derken, habire bir şeyler bulur oldum, her okumamda başka bir şeye takılıyorum. Örneğin konuşmaları çizgili hale getirmek 3 günümü aldı çünkü çizgiden önceki hangi ifadelerde virgül, hangilerinde iki nokta üstüste, hangilerinde noktalı virgül konulduğunu anlamak için bol konuşmalı bir kitap bulup incelemem gerekti. Derken, sizin yapınızdaki ifadelerin buna tam uymadığını farkettim, hepsini buna uydurmaya çalıştım, bütün bunları yaparken habire imla düzeltiyorum, nokta koy, virgül kaldır...Unutulmuş bir soru işareti, benim de atladığım bir büyük harf-küçük harf sorunu buluyorum, ifadenin zayıf veya gereksiz yere fazla vurgulu olduğunu farkedip düzeltmeye kalkıyorum falan filan, tabi neticede bir türlü tam bitiremiyorum. Sonra birden aklıma geldi, ben bunca düzeltip, şeklini şemalini değiştiriyorum, acaba bundan hoşnut kalacaklar mı? Yani örneğin çizgili konuşma tarzını beğenmeyebilirsiniz, o zaman yandık zaten. Bütün romandaki konuşmaları değiştirdim valla, hiç tırnak içinde konuşma kalmadı (anıların anlatıldığı yerler hariç, onları da tek tırnağa indirdim). Şimdi sadece imlalar kaldı, sana tam bitmiş olarak ilk 94 sayfayı yolluyorum. Bana "dur" ya da "devam et" diyin...

Aslan:
Sayın editör, lütfen devam ediniz. Senin yaptığın bu düzeltme şekli yasal ve kitaptan alınma sonuçta, değil mi? Bizim aradığımız da böyle birşey. Hem de sayfa artıyor ki, bu da güzel.

16 Mart 2010

Konu kısmına “Kartalkaya'dan Enstantaneler” diyerek bir kaç fotoğraf yolladım.

Ömer:
Bunun neresi enstantane, burada doğrudan nescafe reklamı yapılıyor.

Banu:
Sus len! Nadir güzel fotoğraflarımdan biri bu (çünkü farkında değilim çekildiğimin), sen de koca resimde göre göre bamya kadar nescafe bardaklarını mı gördün? Allaalla yaaa, sen bu kafayla zor bulursun birini, önündeki masaya bakacan olm, arkadakine diil...

Ömer:
Öndeki muhterem sadece saçtan oluşan birisi gibi duruyodu da, o yüsten öyle demiş idim.

16 Mart 2010

Banu:
Aslan, artık bitirdim. Baştan sona bir kez daha baktım ama sen de mutlaka tamamını, hızlıca da olsa bir kere daha oku, özellikle sarı olan yerlere dikkat et. Abil'in içkisini bira yaptım çünkü salaş bir birahanede oturuyor zaten, ayrıca oralarda en gözde içki biraymış. Artık bundan sonrası sizin. İlk sayfaya Türkan'la Barış'ın babasını yazacaksınız, unutma. Bu arada sizin 8 bölümlük kitap, 13 bölüm oldu.
Herkese selam, sevgi.

Aslan:
Hızlıca göz atıp, yapmayı planladığım ana düzeltmeleri yaptım, sarı noktalarda 3 adet imla hatası gördüm. Baştan haftasonu detaylı okumaya karar verdim. Pazar akşamı da Barışa gönderirim. Yazı stili çok hoş olmuş. Eline sağlık.

Banu:
Hadi be! Hala imla hatası olmasına inanamıyorum. O kadar da dikkat ettim, kaç kere gözden geçirdim. Ama bak işte böyle oluyor, bir şeyle çok uğraşınca, görmemeye başlıyorsun.

Aslan:
Her akşam biraz biraz eklemeler düzeltmeler yapacağım. Fakat kitabın şekli şemali sayende düzelmiş, mantık hataları gitmiş, kitaba kadın beyni değdiği belli oluyor.

Banu:
Beğendin yani? Bazı yerlerde fazla müdahele ettim gibi geldiydi ama sana demiştim ben hızımı alamam diye. Bakalım Barış ne diyecek?

Aslan:
İnce ince okumadım elbette. Fakat yaptığın düzeltmeler elbette güzel olmuştur. Aslında 4.kitabı 3 kişi yazabiliriz bak, neden olmasın?

Banu:
Ben editör rolünden memnunum. Siz yazın, ben gene memnuniyetle redakte ederim. Artık kapatıyorum. Yarın görüşürüz.

Aslan:
İyi uykular

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder