17 Haziran 2016 Cuma

Yılbaşı Buluşması

22 Aralık 2009

Banu:
Kızlar, hafta sonu görüşmemiz gerekiyor sanki?? Yani yılbaşısı felan... N’apçaz???
Biraz yoğunum, uzatamıyorum, birazdan da bir toplantıya gireceğim (bıktım lan bu toplantılardan, valla ben mi ona giriyorum o mu bana giriyor bilmiyorum, çok sıkıldım artık) siz
mesajlaşın, ben her şeye uyabilecek durumdayım sanki.
Öpmece

Melis:
Herkeslere günaydıın,
Haftasonu bana geliceniz. Yılbaşı-kıçı ne varsa hepsini kutlucaz. Berille pazar günü telefonda şöle bi konuştuk bana gelin diye hafta içi mesajlaşırız dediydik. İşte bu da mesaj, herkes geliyo dimi, 14:00 civarları uygun olur sanırım, hazırlıklarımı ancak tamamlayabilirim.
Öptüm

Banu:
N’apcan bize? Ben merak ederim şimdi, ulan duyan da çok boğazlı biri olduğumu zannededecek... Bizden bişi istiyo musun?

Beril:
Canlarım günaydın,
Çok ısrar ederseniz ben de katılabilirim hohayks!!! Bu aralar çok neşeliyim ve de abuk sabuk konuşup gülmeye bayılıyorum. Acaba menapoz tersi bir olay mı yaşıyorum? Allahım gençleşiyorum sanırsam ki… Ben size kabak tatlısı getiricem. Başka ne isterseniz onu da yaparım canlarım benim sizi çok seviyorum, çiçekler, böcükler, hava ne güzel lay lay lom. Hediyeleri kapıp gelin, hasretlen öpüyorum oranızdan buranızdan mıncıklıyorum muck muck.

Melis:
Ay ay yerim ben sizi yaww...  Valla kendi canınız ne istiyorsa yapıp getirebilirsiniz, bolluk bereket olur, özellikle istediğiniz bişey varsa ben ve ekibim (Nihal) hemmen mönüye dahil edebiliriz. Börek-çörek, tart, turta, kurabiye, kek mek mi yapsak, yoksa şarap neyn içeceğimiz bi mönü mü, fikir verin bakim,  ben diyorum ki aslında şööle bi sebzeli makarna filan, salata, şarap, sonra da çay yanında yenecek ıvır zıvır ve finalde Beril’in muhteşem kabak tatlısııı!!!! 

Beril:
Şekercim naçizane fikrim şarap ve de peynir tabağı ve salata ile başlamak, makarna ile devam etmektir. Sakın daha fazla bişey yapma, Banu dışında herkes iştahsız!!! Sonracıma çay ve kabak tatlısı, son olarak da ben size bir de sıcak şarap getiricem, akşamın ilerleyen vakitlerinde sıcak şarap ile final yaparız, olur mu?

Melis:
Canımcım güzel olur bu şekilde ama, ben çayın yanına bi de yılbaşı kurabiyeleri eklemek istiyorum, Banucum uygun mudur? Bu arada Elçin ve Eda’dan henüz ses çıkmadı, belki istedikleri bişey vardır, bi ses verin siz de kızlar. Beril’cim bi de senden ricam lütfen bu sefer arabayla Medicana’ya uğrama(!) hani yani sıcak şarap, kabak tatlısı filan…(Beril, Melis’deki bir önceki buluşmamıza gelirken, bir takım olaylar dizisi sonunda annesini hastaneye götürmesi gerekmiş ancak telaştan ve trafikteki muhtelif zorlamalar sonucunda arabayla Medicana’nın bahçesinden geçip ACİL yazan direğe bindirerek başarı kaydetmişti)   

Beril:
Yok yok, ben en iyisi dolmuşla geliyim bebişim, gerçi annem burada yok ama neme lazım… Elçin yeni işine başladığı için yazamıyor sanırsam ki. Kendisine buradan bu vesileylen hayırlı işler dilemek istiyorum, el sallıyorum, öpüyorum, kokluyorum. Elçin kız, gece rüyamda Emeloş’u gördüm Allah inandırsın pek şık ve de bakımlıydı, bana adres sordu, gözüm abla bu ne demek???

Banu:
Ne demek olacak, kıçın açık kalmış...

Bu arada Elçin boş bir mesaj yolladı.

Banu:
Arkadaş ses verdi galiba...

Melis:
Elçincim boş mesaj göndermiş, ne manada acaba SOS mi veriyo ki?

Elçin:
Ay hakkatten bi de uzun yazmıştım hüngürt.

Melis:
Ay Elçin inanamıyorum sana!!! Yeni iş seni biraz şaapmışş…

Banu:
Yav bunu nasıl becerdin? Yani yazdığın şeyi silip boş sayfa göndermek ciddi bi kabiliyet ister.
Seni tebrik ediyorum.

Yeni işin nasıl? Memnun musun hayatından? Şimdi hemen negatif yönlerini sıralama, ben pozitif yönlerini soruyorum.

Elçin:
Canlarım, cinlerim, hakkatten iş beni şaaptı.

Yani şölleki Banu Plenses'im şikayet neyin etme demiş amma velakin edeceğim, bana ne bana neeeee.

Sabah 06 30 kalkış 07 20 evden çıkış 08 00 işbaşı. 08 00-12 30 sürekli poliklinikte ayakta oluş, kıçını koltuğuna koyamayış, çay kahve belki kantinde 5 dk içiş. Öğlen yemek arası. Ondan sonracıma, 13 30-18 00 devam ediş. Sene 1993 …da ilk işe başladığımda bile böyle çalışmadım ciyakkkk.

Sürekli, lütfen sahada olalım, müşterileri takip edelim, beklentisi. Canım benim bu yaştan sonra bel fıtığı olucam valla. Ben yaşlı bir kadınım. Bu arada tempo cumartesileri de aynı yaaa.

Şu anda başım, bacaklarım ağrıyooo. 5 dk size mail atmak için odama intikal ettim.

Yani arkadaşlar ben bu işi bırakayım diyorum cidden mutsuz oldum yaniiii. Zaten Müşteri İlişkileri Müdürü demişler bu pozisyona ama alakalı alakasız her işi yapıyorum. Çalışanlardan ve müşteri profilinden ise hiçççç bahsetmeyeceğim.

Ay işte bölle kafanızı miktim ama cumartesi daha da mikebilirim. Yaşasın kıs arkadaşlar hohaytsss.

Yiyelim, içelim, hoş geçelim minnoşlarım benimmm. Yeni yıl, yeni yıl hoş geldinnn bipp zızzttttttt hebeleleeee.
 
Minik Kelebeğiniz

(Ertesi gün)

Eda:
Merhabalar,
Bu güzel davet ile ilgili isteyeceğim tek şey katılabilmek olurdu herhalde. Tam olarak bir gün ve saat bilgisi reca edeceğim ki acaba gelebilecekmiyim bir onu çözmem gerekiyor. Bir de adresi öğrenebilirmiyim?

Elçinciğime de  bu vesile ile hayırlı olsun demek isterim. Darlanmış biraz belli ama belki tempoya biraz lazım. biraz daha sabret derim.

Bense bu aradaki iş tempomu hiç yazmayayım, hepiniz için daha iyi.
Sevgiler

Elçin:
Ne lazım Eda bebişim, döt mü?

Eda:
Anlayamadım?? A pardon gördüm bir kelime atlamışım, 'alışmak' yazmıştım, silmişim herhalde... tabi sen döt de diyebilirsin.....

Melis:
Replikler süper yani.
Şimdi şöyle durum Edacım:
Gün 26.12.2009 Cumartesi saat : 14:00 – 14:30
Adres: …
Belirleyici noktalar; Panora’ya gelmeden sağ tarafta Çağdaş Market göreceksin ordan sağa girince zaten siteyi görürsün... Kızlar da biliyorlar zaten telefon yardımı da yapabiliriz. Umarım gelebilirsin diyoruz ve bekliyoruz..
Sevgiler

(Ertesi gün)

Beril:
Eda’cım geliyor musun? Son durum nedir?

Eda:
Gelmeye çalışacağım.....

Banu:
Tamaaaam, işte gene ben. İki gündür eğitimdeydim, mesaclarıma falan sadece hızla göz atabildim. Bi de bizim buralar biraz karışık, hem işler yoğun hem idari yönden bazı hengameler var, ondan için sizinlen ilgilenemedim ama zaten siz de bu yüzden perişan olmuş gibi görünmüyosunuz, maaşallah mesajların bini bir para. Neyse, konuyu bi toparlayalım:

Önce ben bi mesaj attım, hafta sonu n’apıyoruz diye. Soyna Melis “ohooo, biz Beril’le karar verdik bile, sen ordan zig zig etme, bana geliyosunuz” dedi. Ben her zamanki rintintin ruhumla “teyze benle oynamak istiyo” diye “bize ne yapcan” dedim. O esnada Beril bir sevgi pıtırcığı havasında, sevinçli bir telaş içerisinde (bana göre endişe verici manik-depresif bir tablo çizerek) olaya müdahil oldu. Hele “çiçek, böcek” kısmında kanım çekilir gibi oldu. Oramızı buramızı öpme kısmına ise hiç girmiyorum. Derken, zevzeklikte Beril’den aşağı kalmadığını anladığımız Melis arkadaşımız gayet muhabbetli bir “ay ben sizi yerim...” patlattı. Konu içerik, nitelik ve nicelik itibariyle tamamen domes bir havaya büründü. Havada kabak tatlıları, börekler, çörekler, turta, tart, kurabiye lafları, hatta anne replikleri (“ne isterseniz yaparım” gibi) uçuşmaya başladı. Bu noktada şarkılar söyleyerek daldan dala konan ve danseden kelebeğimiz birden daha durgun, ağır bir havaya bürünerek “peynir tabağı ve şarabı tercih ederim, usul budur, köylü müsünüz nesiniz” dedi. Bir miktar rintintin geni (asla benim kadar olamaz) taşıdığı da belli olan Melis “ay canım yaaa, ay seni içime sokasım geliyor, olur tabi, sen nasıl istersen öyle olsun, ama bi de kurabiye yapayım n’ooolur” dedi. Ayrıca bir önceki gidişimizde Beril’in Medicana’ya girmesine (arabayla) nazire yaptı. Beril de buna karşılık “ben dolmuşla gelecem” diyerek karşı nazire yaptı (ay Beril’i dolmuşta, önde oturana para uzatırken düşünebiliyor musunuz? Arkada da kocası arabayla takip ediyor, başına bir şey gelmesi diye... Ben zaten burada bayılmışım, gerisini hatırlamıyorum). Bu arada Elçin’in işe başladığını söylerken Emeloş’un rüyasında ona adres sorduğunu da söyledi. Gerçi Elçin’e sormuş ama yorumunu ben yapayım: Kötün açık kalmış, üşümüşün, bi de çişin gelmiş. Bu arada Elçin’in boş mesajlar yollayarak olaya girmeye çalıştığını ya da kendisinin, bizzat teknoloji gurusu olduğundan, yazdıklarını değil yazmadıklarını göndererek bizi test etmeye çalıştığını anlıyoruz. Hani “yazılı olanı herkes anlar, asıl yetenek yazılmayanı anlamaktadır” gibi. Bu duruma Melis’den, bu yeni işin Elçin’i şaaptığı yolunda, hoş bir yorum geldi. Sonunda Elçin dolu bir mesaj atmayı başararak yeni işinde ne kadar mutlu olduğundan, hatta mutluluktan kıçının tavana vurduğundan bahsetti. Veeee, bu esnada sahneye Eda çıktı. Gayet kibar bir dille, bu okazyona katılmak istediğini ancak bilemediğini söyledi. Lan follofoş musun nesin, sen bilmezsen kim bilecek, Meclis Genel Kuruluna mı götürelim mevzuuyu, kaldır kıçını, cumartesi 14:00-14:30 arası orada ol. Okkadan.

Bu arada, “gün 26.12.2009 Cumartesi saat : 14:00 – 14:30” kısmı beni biraz gerdi. Yarım saat için gelmiyoruz di mi? Yani o kadar zamanda pasta, börek, çörek, tart, turt, kurabiye, kabak tatlısı yiyip sıcak şarap içemeyiz, ben şimdiden söyleyeyim de. Eğer bu saatler intikal saati ise, 14:30’da kapılar mı kapanıyor? Yani daha geç kalırsak, kocamızdan geç kağıdı getirmek bizi kurtarır mı? Töbe töbe, sanki Ulucanlar cezaevi.

Neyse, yani ben sanırım 14:30’dan önce gelebileceğim. Sabah 10:30’da doktora göstertip vermeme randevum var, 13:00’de de dişçi randevum var. Artık işleyen tek uzvum olarak kollarımla sürünerek kendimi bi taksiye atarsam, sanırım yetişebilirim.
Herkeşlere öptüm.
 
Elçin:
Yaniiiii böyle bir enerciklik karşısında saygıyla eğiliyorummm. Kitap yaz artık diyoruz sallıyosun.

Melis:
Pess!! Banu’cum senin çenene vurmuş kesin. Güvenliğe haber verdim 14:30’da kapılar kapanıyor, geldin geldin… Oralarını buralarını tıp eğitimi almış ayağına birilerine gösterme eğiliminden bir an önce kurtul ve görüş saatini kaçırma...

Öptüm ben dee.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder