22 Aralık
2009
Banu:
Kızlar,
hafta sonu görüşmemiz gerekiyor sanki?? Yani yılbaşısı felan... N’apçaz???
Biraz
yoğunum, uzatamıyorum, birazdan da bir toplantıya gireceğim (bıktım lan bu
toplantılardan, valla ben mi ona giriyorum o mu bana giriyor bilmiyorum, çok
sıkıldım artık) siz
mesajlaşın, ben her şeye uyabilecek durumdayım sanki.
mesajlaşın, ben her şeye uyabilecek durumdayım sanki.
Öpmece
Melis:
Herkeslere
günaydıın,
Haftasonu
bana geliceniz. Yılbaşı-kıçı ne varsa hepsini kutlucaz. Berille pazar günü
telefonda şöle bi konuştuk bana gelin diye hafta içi mesajlaşırız dediydik.
İşte bu da mesaj, herkes geliyo dimi, 14:00 civarları uygun olur sanırım,
hazırlıklarımı ancak tamamlayabilirim.
Öptüm
Banu:
N’apcan
bize? Ben merak ederim şimdi, ulan duyan da çok boğazlı biri olduğumu
zannededecek... Bizden bişi istiyo musun?
Beril:
Canlarım
günaydın,
Çok ısrar
ederseniz ben de katılabilirim hohayks!!! Bu aralar çok neşeliyim ve de abuk
sabuk konuşup gülmeye bayılıyorum. Acaba menapoz tersi bir olay mı yaşıyorum? Allahım
gençleşiyorum sanırsam ki… Ben size kabak tatlısı getiricem. Başka ne
isterseniz onu da yaparım canlarım benim sizi çok seviyorum, çiçekler,
böcükler, hava ne güzel lay lay lom. Hediyeleri kapıp gelin, hasretlen öpüyorum
oranızdan buranızdan mıncıklıyorum muck muck.
Melis:
Ay ay
yerim ben sizi yaww... Valla kendi
canınız ne istiyorsa yapıp getirebilirsiniz, bolluk bereket olur, özellikle
istediğiniz bişey varsa ben ve ekibim (Nihal) hemmen mönüye dahil edebiliriz.
Börek-çörek, tart, turta, kurabiye, kek mek mi yapsak, yoksa şarap neyn
içeceğimiz bi mönü mü, fikir verin bakim,
ben diyorum ki aslında şööle bi sebzeli makarna filan, salata, şarap,
sonra da çay yanında yenecek ıvır zıvır ve finalde Beril’in muhteşem kabak
tatlısııı!!!!
Beril:
Şekercim
naçizane fikrim şarap ve de peynir tabağı ve salata ile başlamak, makarna ile
devam etmektir. Sakın daha fazla bişey yapma, Banu dışında herkes iştahsız!!!
Sonracıma çay ve kabak tatlısı, son olarak da ben size bir de sıcak şarap
getiricem, akşamın ilerleyen vakitlerinde sıcak şarap ile final yaparız, olur
mu?
Melis:
Canımcım
güzel olur bu şekilde ama, ben çayın yanına bi de yılbaşı kurabiyeleri eklemek
istiyorum, Banucum uygun mudur? Bu arada Elçin ve Eda’dan henüz ses çıkmadı,
belki istedikleri bişey vardır, bi ses verin siz de kızlar. Beril’cim bi de
senden ricam lütfen bu sefer arabayla Medicana’ya uğrama(!) hani yani sıcak
şarap, kabak tatlısı filan…(Beril,
Melis’deki bir önceki buluşmamıza gelirken, bir takım olaylar dizisi sonunda
annesini hastaneye götürmesi gerekmiş ancak telaştan ve trafikteki muhtelif
zorlamalar sonucunda arabayla Medicana’nın bahçesinden geçip ACİL yazan direğe
bindirerek başarı kaydetmişti)
Beril:
Yok yok,
ben en iyisi dolmuşla geliyim bebişim, gerçi annem burada yok ama neme lazım… Elçin
yeni işine başladığı için yazamıyor sanırsam ki. Kendisine buradan bu
vesileylen hayırlı işler dilemek istiyorum, el sallıyorum, öpüyorum,
kokluyorum. Elçin kız, gece rüyamda Emeloş’u gördüm Allah inandırsın pek şık ve
de bakımlıydı, bana adres sordu, gözüm abla bu ne demek???
Banu:
Ne demek
olacak, kıçın açık kalmış...
Bu arada Elçin boş bir mesaj yolladı.
Banu:
Arkadaş
ses verdi galiba...
Melis:
Elçincim
boş mesaj göndermiş, ne manada acaba SOS mi veriyo ki?
Elçin:
Ay
hakkatten bi de uzun yazmıştım hüngürt.
Melis:
Ay Elçin inanamıyorum
sana!!! Yeni iş seni biraz şaapmışş…
Banu:
Yav bunu
nasıl becerdin? Yani yazdığın şeyi silip boş sayfa göndermek ciddi bi kabiliyet
ister.
Seni
tebrik ediyorum.
Yeni işin
nasıl? Memnun musun hayatından? Şimdi hemen negatif yönlerini sıralama, ben
pozitif yönlerini soruyorum.
Elçin:
Canlarım,
cinlerim, hakkatten iş beni şaaptı.
Yani
şölleki Banu Plenses'im şikayet neyin etme demiş amma velakin edeceğim, bana ne
bana neeeee.
Sabah 06
30 kalkış 07 20 evden çıkış 08 00 işbaşı. 08 00-12 30 sürekli poliklinikte
ayakta oluş, kıçını koltuğuna koyamayış, çay kahve belki kantinde 5 dk içiş. Öğlen
yemek arası. Ondan sonracıma, 13 30-18 00 devam ediş. Sene 1993 …da ilk işe
başladığımda bile böyle çalışmadım ciyakkkk.
Sürekli,
lütfen sahada olalım, müşterileri takip edelim, beklentisi. Canım benim bu
yaştan sonra bel fıtığı olucam valla. Ben yaşlı bir kadınım. Bu arada tempo
cumartesileri de aynı yaaa.
Şu anda
başım, bacaklarım ağrıyooo. 5 dk size mail atmak için odama intikal ettim.
Yani arkadaşlar
ben bu işi bırakayım diyorum cidden mutsuz oldum yaniiii. Zaten Müşteri
İlişkileri Müdürü demişler bu pozisyona ama alakalı alakasız her işi yapıyorum.
Çalışanlardan ve müşteri profilinden ise hiçççç bahsetmeyeceğim.
Ay işte
bölle kafanızı miktim ama cumartesi daha da mikebilirim. Yaşasın kıs arkadaşlar
hohaytsss.
Yiyelim, içelim,
hoş geçelim minnoşlarım benimmm. Yeni yıl, yeni yıl hoş geldinnn bipp
zızzttttttt hebeleleeee.
Minik
Kelebeğiniz
(Ertesi gün)
Eda:
Merhabalar,
Bu güzel
davet ile ilgili isteyeceğim tek şey katılabilmek olurdu herhalde. Tam olarak
bir gün ve saat bilgisi reca edeceğim ki acaba gelebilecekmiyim bir onu çözmem
gerekiyor. Bir de adresi öğrenebilirmiyim?
Elçinciğime
de bu vesile ile hayırlı olsun demek
isterim. Darlanmış biraz belli ama belki tempoya biraz lazım. biraz daha
sabret derim.
Bense bu
aradaki iş tempomu hiç yazmayayım, hepiniz için daha iyi.
Sevgiler
Elçin:
Ne lazım Eda
bebişim, döt mü?
Eda:
Anlayamadım??
A pardon gördüm bir kelime atlamışım, 'alışmak' yazmıştım, silmişim herhalde...
tabi sen döt de diyebilirsin.....
Melis:
Replikler
süper yani.
Şimdi
şöyle durum Edacım:
Gün
26.12.2009 Cumartesi saat : 14:00 – 14:30
Adres: …
Belirleyici
noktalar; Panora’ya gelmeden sağ tarafta Çağdaş Market göreceksin ordan sağa
girince zaten siteyi görürsün... Kızlar da biliyorlar zaten telefon yardımı da
yapabiliriz. Umarım gelebilirsin diyoruz ve bekliyoruz..
Sevgiler
(Ertesi gün)
Beril:
Eda’cım
geliyor musun? Son durum nedir?
Eda:
Gelmeye
çalışacağım.....
Banu:
Tamaaaam,
işte gene ben. İki gündür eğitimdeydim, mesaclarıma falan sadece hızla göz
atabildim. Bi de bizim buralar biraz karışık, hem işler yoğun hem idari yönden
bazı hengameler var, ondan için sizinlen ilgilenemedim ama zaten siz de bu
yüzden perişan olmuş gibi görünmüyosunuz, maaşallah mesajların bini bir para.
Neyse, konuyu bi toparlayalım:
Önce ben
bi mesaj attım, hafta sonu n’apıyoruz diye. Soyna Melis “ohooo, biz Beril’le
karar verdik bile, sen ordan zig zig etme, bana geliyosunuz” dedi. Ben her
zamanki rintintin ruhumla “teyze benle oynamak istiyo” diye “bize ne yapcan”
dedim. O esnada Beril bir sevgi pıtırcığı havasında, sevinçli bir telaş
içerisinde (bana göre endişe verici manik-depresif bir tablo çizerek) olaya
müdahil oldu. Hele “çiçek, böcek” kısmında kanım çekilir gibi oldu. Oramızı
buramızı öpme kısmına ise hiç girmiyorum. Derken, zevzeklikte Beril’den aşağı
kalmadığını anladığımız Melis arkadaşımız gayet muhabbetli bir “ay ben sizi
yerim...” patlattı. Konu içerik, nitelik ve nicelik itibariyle tamamen domes
bir havaya büründü. Havada kabak tatlıları, börekler, çörekler, turta, tart,
kurabiye lafları, hatta anne replikleri (“ne isterseniz yaparım” gibi) uçuşmaya
başladı. Bu noktada şarkılar söyleyerek daldan dala konan ve danseden kelebeğimiz
birden daha durgun, ağır bir havaya bürünerek “peynir tabağı ve şarabı tercih
ederim, usul budur, köylü müsünüz nesiniz” dedi. Bir miktar rintintin geni
(asla benim kadar olamaz) taşıdığı da belli olan Melis “ay canım yaaa, ay seni
içime sokasım geliyor, olur tabi, sen nasıl istersen öyle olsun, ama bi de
kurabiye yapayım n’ooolur” dedi. Ayrıca bir önceki gidişimizde Beril’in
Medicana’ya girmesine (arabayla) nazire yaptı. Beril de buna karşılık “ben
dolmuşla gelecem” diyerek karşı nazire yaptı (ay Beril’i dolmuşta, önde oturana
para uzatırken düşünebiliyor musunuz? Arkada da kocası arabayla takip ediyor,
başına bir şey gelmesi diye... Ben zaten burada bayılmışım, gerisini
hatırlamıyorum). Bu arada Elçin’in işe başladığını söylerken Emeloş’un
rüyasında ona adres sorduğunu da söyledi. Gerçi Elçin’e sormuş ama yorumunu ben
yapayım: Kötün açık kalmış, üşümüşün, bi de çişin gelmiş. Bu arada Elçin’in boş
mesajlar yollayarak olaya girmeye çalıştığını ya da kendisinin, bizzat
teknoloji gurusu olduğundan, yazdıklarını değil yazmadıklarını göndererek bizi
test etmeye çalıştığını anlıyoruz. Hani “yazılı olanı herkes anlar, asıl
yetenek yazılmayanı anlamaktadır” gibi. Bu duruma Melis’den, bu yeni işin Elçin’i
şaaptığı yolunda, hoş bir yorum geldi. Sonunda Elçin dolu bir mesaj atmayı
başararak yeni işinde ne kadar mutlu olduğundan, hatta mutluluktan kıçının
tavana vurduğundan bahsetti. Veeee, bu esnada sahneye Eda çıktı. Gayet kibar
bir dille, bu okazyona katılmak istediğini ancak bilemediğini söyledi. Lan
follofoş musun nesin, sen bilmezsen kim bilecek, Meclis Genel Kuruluna mı
götürelim mevzuuyu, kaldır kıçını, cumartesi 14:00-14:30 arası orada ol.
Okkadan.
Bu arada,
“gün 26.12.2009 Cumartesi saat : 14:00 – 14:30” kısmı beni biraz gerdi. Yarım
saat için gelmiyoruz di mi? Yani o kadar zamanda pasta, börek, çörek, tart,
turt, kurabiye, kabak tatlısı yiyip sıcak şarap içemeyiz, ben şimdiden
söyleyeyim de. Eğer bu saatler intikal saati ise, 14:30’da kapılar mı
kapanıyor? Yani daha geç kalırsak, kocamızdan geç kağıdı getirmek bizi kurtarır
mı? Töbe töbe, sanki Ulucanlar cezaevi.
Neyse,
yani ben sanırım 14:30’dan önce gelebileceğim. Sabah 10:30’da doktora göstertip
vermeme randevum var, 13:00’de de dişçi randevum var. Artık işleyen tek uzvum
olarak kollarımla sürünerek kendimi bi taksiye atarsam, sanırım yetişebilirim.
Herkeşlere
öptüm.
Elçin:
Yaniiiii
böyle bir enerciklik karşısında saygıyla eğiliyorummm. Kitap yaz artık diyoruz
sallıyosun.
Melis:
Pess!! Banu’cum
senin çenene vurmuş kesin. Güvenliğe haber verdim 14:30’da kapılar kapanıyor, geldin
geldin… Oralarını buralarını tıp eğitimi almış ayağına birilerine gösterme
eğiliminden bir an önce kurtul ve görüş saatini kaçırma...
Öptüm ben
dee.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder