28 Aralık 2009
Kızlar
bana yemeğe geldiklerinde yağlı muhallebi yapmıştım, çok beğenmişlerdi ve
tarifini istemişlerdi. Ben de tarifi yolladım.
Beril:
Banu:
Niçün? N’oldu? Yanlış
bişi mi yaptım? (kadın güvensizmiş) Bunları yollamıcak mıydım?
Beril:
Yollarım dediğini
unutmuşum, birden domes mi olmaya başladın yoksa aman allayım, diye düşündüm.
Uzan ve derin nefes al, ya da git bi elini yüzünü yıka, geçer dicektim
canımcım…
Melis:
Yollıcaktın tabii ki,
çook teşkkürr ediyorum, yağlı muhallebiyi hemen denicem, Fulya’nın İtalyan bi
arkadaşı yemeğe gelicek Çarşamba akşamı şööle biraz otantik yemekler yapim
diyorum da, tatlı olaraktan bunu sunabilirim. Beril’cim sen panik olma, domes
filan olduğu yok ben yolla yolla diye baskı yaptıydım cumartesi kendüsüne de
ondan yaniii.
Banu:
Ay aman dur, ne domesi,
domes diyince benim aklıma anca domates geliyor, domatesin çekirdeği kırmızı
kırmızı, oy oy... Ancak, birilerine tarif vermek de beni biraz sarstı, bünyeme
ağır geldi, hafif sersemledim, sabahtan beri kendime gelemiyorum, evet evet,
ben bi elimi yüzümü yıkayayım... Seviyorum yaşamayı.
04 Ocak 2010
Aslan: (Konu kısmında “böyle sözler de var” yazmış)
Ben
dostlarımı ne kalbimle ne aklımla severim...
Olur
ya...
Kalp
durur..Akıl unutur..
Ben
dostlarımı ruhumla severim.
O
ne durur..Ne de unutur.
MEVLANA
(Ertesi gün)
Banu:
Biz
de seni seviyoruz...
(biraz
geç bir cevap oldu ama idare edin artık, bizim de feleğimiz şaştı burada)
08 Ocak 2010
Barış:
Şirket
artık gmailden mektup kabul etmiyor mu?
Banu:
Ediyo
işte...
Barış:
deminkini
niye kabul eylemedi???
Banu:
La
olm, ne biliyim ben, müstehcen bişiler yollamışındır, ya da içine böcek
koymuşundur, ya da bölücü faaliyet içindesindir, vardır bi sakıncası, bizim
acar bilgisayarcıların gözünden kaçmaz...
Barış:
videolar
geldi mi peki???
Banu:
Tek
tek basaraktan 3 tane .wmv dosyası geldi...
Barış:
good
08 Ocak 2010
Banu:
Ay
kızlar, ben ayvan oldum, vallayi öğlen yemek de yediğim halde, şimdi de oturmuş
sabahtan kalan simit ve zeytinleri yiyorum, ay yoksa ben oküz mü oldum...
Hani
yani pazartesiye zeytinimiz var zannetmeyin, yok, olmayacak, ben hepsini
yiyorum..
Güneş:
Lan
yuh lan. Hemde geç gittin yemeğe. Belki daha midene inmediği için algılamadın??
Neyse..
afiyet olsun, yarasın bari ne diyelim..
J
Banu:
E
oküzüm işte....
08 Ocak 2010
Gülfem:
Sevgili
Dostların,
Hakkımdaki
imalı latifelerinizi hoş bir buse ile selamlıyorum. Sizlerin geleceğini
unutmak, bu haftanın en güzel olayını unutmakla eşdeğer. Ben ki, şu köhne
sıkışmışlığın altında ezilirken, hayata
dokunacağım o anları nassı unutabilirim?
Bu
arada kimler geliyor?
Davet
etmediğim ve ilgisiz göründüğüm için gelmemek isteyen tazeler (Rana, Merve)
olabilir mi?
Lütfen
beni bu konuda aydınlatıp hata yapmamı önler misiniz?
Sevgilerimle
Not: İstediğiniz
yerden sizi alabilirim.
Banu:
Köhne
sıkışmış arkadaşım benim, hayata dokunan kruvazörüm, sen olmuşun sen, tam
dayaklık kıvama gelmişin, ben anladım onu...
Şekoş,
Rana’nın gelemeyeceğini biliyorum ama sen çağırmadın diye değil, o gün bi
sosyal etkinliği varmış onun, bi yerin yönetimine mi girmiş, toplantısı varmış,
işte öle bişi, yoksa gelecekti yani. Merve kısmını bilemeyeceğim.
Ayrıca,
Ece heveslenmesin diye söylüyorum, Ege’yi getirmeyeceğim, önümüzdeki hafta ful
sınavı var, hiç bi yere gidemez valla kırarım bacaklarını...
Bu
arada, sana Pazar günü geleceğimizin farkındasın di mi? Yani yarına hazırlık
yapıp bize öbür gün bayat şeyler yedirme lütfen...
Gülfem:
Yılbaşından
arta kalanlar duruyor. Ben onları verecektim. Fark eder mi?
Banu:
Ha
o olur bak, 1 gün beklemişi yiyemem ben, yoksa 1 haftalıklarla sorunum yok...
11 Ocak 2010
Apla: (Konu kısmında “Yerli dizi seçimi için
kılavuz...” yazıyor )
Ben
çok anlamadim ama…
Çocuklarım
olmadan asla diyorsan ALİYE'yi;
Çocuklarım
için seve seve veririm diyorsan BİNBİR GECE'yi;
Çocuklarım
küçük yaşta versindiyorsan KÜÇÜK KADINLAR’ı;
Çocuklarım
çiftlikte versindiyorsan HANIMIN ÇİFTLİĞİ'ni;
Çocuklarımın
hepsi tek bir kişiye versin diyorsan YAPRAK DÖKÜMÜ'nü;
Sülalenin
hepsi birbirine versin diyorsan AŞKI MEMNU'yu izle :-))))
Banu:
Canım
ben de bi tek Binbir Gece’yi biliyorum ama buradaki ana fikir “bütün dizilerde
bi alışveriştir gidiyor” şeklinde, yani detay bilmen gerekmiyor ama bi anda
hepsiyle ilgili bi fikrin oldu di mi?
Apla:
Kesinlikle.
Bütün diziler çocuk sevgisi üzerine.
12 Ocak 2010
Deniz:
Bi
hafta sonu biz de gidelim
http://www.odatv.com/n.php?n=sosyetede-simdi-ezel-partileri-moda-1201101200
Banu:
Hadi
len!
Bu
arada haberi okumadığın belli, çünkü bir hafta sonu aktivitesinden değil
Ezel'in gösterildiği gün bi evde toplaşıp seyretmekten bahsediyor. Onu da
yanlış bahsediyor, Salı akşamı diye yazmış, halbuki Ezel'in Pazartesi akşamları
olduğunu herkes bilir...
13 Ocak 2010
Banu:
House’u
izleme fırsatın oldu mu?
Aslan:
House
adama bakıyoruz, Ekini yatırıp. Gülsev çok sevdi ve bayılarak izliyor, ben de
sevdim diyebilirim. Teşekkür ediyoruz.
Banu:
Ay
Aslan, Müdür olduğundan beri ilk defa mesajlarıma yorum yapıyorsun, hem de 2
tane arka arkaya, yavaş yavaş aramıza dönüyor musun ne? Heyooo...
Aslan:
Şu
sıra ofiste mail beklemek zorundayım da ondan, yoksa giderek müdür-adam
oluyorum.
Banu:
Haaa,
tamam o zaman...
Aslan:
Aha
da kalktım gidiyorum, boşuna yazma artık.
14 Ocak 2010
Banu:
Yav
Deniz, bu ... sevdiğimin okulunun portalında, yarın 3. aylık ödev kontrolunun
yapılacağı falan yok, hiç olmadı, ben hergün 2 posta girip bakıyorum yeni bişi
var mı diye, telefona gelen mesajda bi de “hatırlatıyomuş”, yani biz bunu zaten
biliyomuşuz da (nereden bileceksek), unutmayalım manasında... Valla Ege bu
konuda ne yaptı bilmiyorum, bi de yarın Fransızca ve Matematik sınavları olup,
buna ek olarak ayrıca Biyoloji ödevi ve akabinde bunu müteakiben Kimya ödevi
var. Bence Ege bu gece uymasın, çalışsın ayvan diyorum, sen ne dersin? Uyuyup
n’olacak, uyuya uyuya bu hale geldik, uyanık olmalıyız, gözümüzü dört açıp,
kaçmaya çalışan soruları havada yakalayarak çözmeli, çözdürmeliyiz, çözmezse
ebesini...töbe töbe...
Brecht’in
bir güzel şiiri aklıma geldi, bunu öğrenciliğimde pek severdim (hala seviyorum
ama bugün, o gün geldiği kadar anlamlı gelmiyor haliynen...)
Haklıyım
deme sık sık üstad
Öğrencin
de görsün bırak
Zorlama
gerçeği
Gerçek
zora gelmez
Konuşurken
dinle biraz
(Bu mesajı Ege’yi sorup
duran Güneş’e de yolladım)
Güneş:
Ya
banu çok komik yazmışsın ama ben buna gülemiyorum ve ciddi ciddi oğlum için
üzülüyorum haberin olsun. Bütün bunları yapan çocuklar var mı, varsa kaç tane
ve kimdir bunlar? Neye benzerler merak ediyorum. Ayrıca bir konuyu daha merak
ediyorum; bu çocuklar esas gaza basmaları gereken 3 ve 4. Sınıfta buna heyecan
ve güç bulabilecekler mi? Ciddi ciddi düşünmek lazım belkide?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder