29 Haziran 2016 Çarşamba

Kısa Kısa, Tatil, Kutlama, Benim Adım Niye Yok, Nafile Dünya, Yardım, Malezya

14 Temmuz 2010

Banu:
Kıısslaar,
ay pardon, sizi kız arkadaşlarım zannettim,
oğlanlaaar,
Ben öğlen Güneş’le yicem yemeemi, artıkın yarın görüşürüz.

21 Temmuz 2010

Banu:
Bugün işten ayrılan bir arkadaşımızın yemeği var, ona gideceğim.
Yarın görüşürüz

Ömer:
Arkadaşınızı mı yiyeceksiniz?

13 Ağustos 2010

Barış:
Onur birinci tercihi olan AÜ Veteriner Fakultesini kazandi.

Banu:
Ay çok sevindim, sen de sevin, öööle idam mahkumu gibi konuşma...

17 Ağustos 2010

Banu:
N'apıyorsunuz? Keyifler gıcır mı? Çok sıcak değil mi? Siz otelde kalmıyor muydunuz bu sefer, çıkmayın otelden olsun bitsin, valla Nebuş’un evde klima olsaydı bütün yazı 5 m2'lik salonda geçirebilirdim. Tansiyonum falan düştü benim, hem de 7'ye 5'e (ay uyduruyor muyum yoksa, bu  kadar da değildi galiba ama kendimden geçme ile geçmeme arasında bir yerlerdeydim, Deniz'in dediğini böyle hatırlıyorum, belki bu kadar düşmemiştir, aman ne bileyim, kötü oldum işte), e denize de giremeyince öğleden sonraları kabus gibiydi, çivili fıçıyı aratmadı bana. Ama Nebuş maşallah bana mısın demiyor, yaşlandıkça ter bezleri daha az çalışıyormuş ya, e sensörler de zayıflıyor tabii, haliynen sıcağı bizim gibi hissetmediğine kanaat getirdim, yoksa benden daha dinç olmasını başka türlü açıklayamayacağım. Allahtan akşamları çok güzeldi, uyurken falan hiç bunalmadık. Buraya (Ankara'ya) da bi geldik, vallahi sıcaktan uyuyamadım, soyun soyun nereye kadar, ben kışın gözünü seveyim, hiç soğuktan uyuyamadığım olmadı, bu sıcak olayı bana ağır geldi, o en sıcaklarda burada olaymışım ruhumu teslim edermişim herhalde.

Size iyi tatiller, klimalı odalarınızın kıymetini bilin.

Ekin'le Gülsev'i çok öpüyorum, herkese selam.

Aslan:
Klima düşünebilirsiniz eve. Dikkat et kendine.

06 Eylül 2010

Banu:
Hepi bört dey tuu yuuuuuu, hepi bört dey tuu yuuuuuu, hepi bört dey hepi bört dey hepi bört dey tuuu yuuuuuuuuuu…
Geçen hafta benim olmadığım gün bi hamle yapmışın ama boşa gitmiş, bugün veya yarın gelebilirsin (eğer buralardaysan tabi) biz de seni öper, koklar, bağrımıza basar, doğumgününü kutlarız (ben yani, benden başka kutlamalara meraklı olan yok biliyosun).
Nice mutlu yıllara…

Barış:
Ay mersi canim.
Bende aranizda olup yas gunumu tam bir cosku ile karnavala donusturmek isterdim, lakin hala Ankara' da deniz yok. Bu durumda tekneyle oraya gelmem mumkun degil.
Haftaya referandum sonucunu degerlendirmek uzere gelecegim.
Kendinize iyi bakin.

21 Eylül 2010

Barış:
Pozisyonunuz nedir?

Banu:
Kollarımızı açtık, seni bekliyoruz, herkes mükemmel bi şekilde müsaitmiş, aşağıda da siparişler var. Sen gelince siparişleri verirsin, ben gelince imzalarım (ya da imzalamadan çıkmaya yeltenirken enselenirim)

Aslan, senin siparişini gordon olarak uygun gördüm, toplantıdaydın herhalde, telefonda öyle bir fısıldayarak konuşuyordun ki telefonu kapatma telaşından sana sormayı unuttum, artık buna razı olacan.

Kerim: Kuzu şiş + ayran
Aslan: Gordon + ayran
Ömer: 1,5 tavuk ızgara + ayran
Melih: Gordon + ayran
Banu: Kuzu şiş + ayran

Barış:
Listede benim adım niye yok, ben ne yiyorum, niye arayıp sormuyorsun, söz fısıldamayacağım?

Banu:
Ay bebişim, ama sen sensin ya, hani siparişi verecek olan, listede olmasan bile kendin kendinin ne yiyeceğini bilirsin diye şeettiydim, ehi ehi…

Barış:
Peki, yine affedildin

12 Ekim 2010

Banu:
Ben öğlen Güneş ile yemek yiyeceğim. Yarın görüşürüz.

Aslan:
Hani ofiste buluşulacaktı. Nafile dünya imiş gerçekten de.

Banu:
Ama… yarın??

03 Kasım 2010

İş yerinden birinin vasıtasıyla bir okula yardım etmiştik, kendisi bize "Kırklar Köyü İlköğretim Okulu müdiresinden gelen fotoğraflar ektedir, yardımda bulunan herkese teşekkürler" diyerek fotoğraflar yollamış. Ben de Aslan'a yolladım, "yardım" diyen herkese, hatta demeyenlere bile el uzatır, bu yardıma da elbette katılmıştı.

Aslan:
Teşekkür ederim, ne kadar hüzün verici değil mi.

Banu:
Sorma. Resimlere bakarken gözlerim yaşardı. Ben de çok sulu zırtlak oldum ama, çocuklar ne kadar güzel di mi?

Aslan:
Tüm çocuklar güzel gelir bana hep. O masumiyet hüzünlendirir beni. Hrant Dink’in eşi Raşel Hanım cenazede, bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir yere varamayız kardeşlerim dediğinde de aynı duyguyu hissetmiştim.

14 Kasım 2010

Malezya'ya gittik ablamla, detaylar ilerleyen günlerde gelecek. 

Banu:
Denizciğim, bunları senin için çektim. İlk gün bi şehir turu attık, her yer gördüğün gibi, burada şehir yukarı doğru büyüyor, bu koca binalar konut, yani insanlar oturuyor. Sonraki fotoğraflar da evden görüntüler. Cuma günü Borneo'ya geçecekmişiz, pazar günü de dönecekmişiz.
Siz n'apıyorsunuz? Çarşafı asmak için beni beklemiyorsun di mi? Ege'nin mavi gömleklerini anneme götürdün mü? Herkes iyi mi? (Sanki 2 aydır yokum ya)
Oğlumu da seni de çok öpüyorum. Ben gene yazarım.

Deniz:
Canım, çarşafı astım, gömlekleri götürdüm. Herkes iyi. Ege hala uyuyor. Birazdan kaldıracağım, aikido ya gidecek. her şey yolunda. Bu gün parayı yatıracağım. Fotolar için çok teşekkür.

Bana bak kadın, sana ne burdan. Sen keyfine bak. Gez, fotoğraf çek, ye, iç, eğlen. Arada da bize internetten merhaba de. Öpüyoruz.

14 Kasım 2010

Banu:
Hello
Telefona yolladığın mesajı aldım. Yolculuğumuz iyi geçti. İlk gün şehri dolaştık, bugün de öğlen ramen (japon çorbası) içtik. Deniz’e yolladığım ilk fotoğrafları yolluyorum. Kendi bilgisayarımı alınca daha çok resim yollarım. Herkesi öpüyorum.

Aslan:
Başka bir aleme, başka bir zamana açmış bulunduğun kapının sana taze bir ruh, dingin bir iç alem getirmesini diliyorum. Gerçi Şirket'e dönecek olduktan sonra, ne olur diyeceksin ama deme yine de. Bol bol ye, iç, enerji depola ki döndüğünde buradaki muhtaç insanlara da faydan dokunsun. Tapınaklarda duyduğun gong sesinin sakinleştirici havası senden ortama huzurla yayılsın. Ben de İstanbulda ağabeyimle vob alemine dalmaya,sırlarına ermeye çalışıyorum. Oysa ne boş ne sıradan işler. Bu ekmek de ne pahalı bir şeymiş. Bize bina filan değil de daha uhrevi görüntüler yollayabilir misin? Belki böylece hayallerimizdeki Malezyayı yakalayabiliriz bir parça.
Bir sonraki maili bilgisayarla değil de, zihninden yollayabileceğini umuyor, güzel keşifler diliyorum.
Borneo adasına dikkat.

Banu:
Deminki mail almadığı için ikiye böldüm fotoğrafları. Yarın çin mahallesi, hint mahallesi, 1-2 tapınak falan gezeceğiz. Beni izlemeye devam edin.

Aslan:
Aşını filan oldun mu, ısırır börtü böcek, iş açma başımıza. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder