25 Nisan 2007
Binbir
Gece’yi izliyoruz.
Banu:
Değerli
binbirgecedaşlarım, dün akşam, hoş bir tesadüf eseri, ben tam sigaramı çayımı
ve
dahi çekirdeğimi yanıma almış, Ege'yi yatmaya yollamış ve Deniz'i odaya kilitlemiş bir şekilde, huzur içinde dizimi seyretmek üzere koltuğuma yerleşmişken, elektriklerin kesilmesini nasıl yorumlayacağımı bilememenin acısını çekiyorum. Elektrikler kesildikten sonra uzunca bir süre ekrana bakmaya devam etmişim, içimde bir umut vardı "belki yayındandır" diye, derken bir kuyunun dibinden Deniz'in "Banu, Banu, tamam canım, geçti, kendine gel" diyen sesini duydum, bileklerime kolonya sürüyordu. Ege gözyaşları içinde "size anne diyebilir miyim?" diyerek kollarıma atıldı, vb.
dahi çekirdeğimi yanıma almış, Ege'yi yatmaya yollamış ve Deniz'i odaya kilitlemiş bir şekilde, huzur içinde dizimi seyretmek üzere koltuğuma yerleşmişken, elektriklerin kesilmesini nasıl yorumlayacağımı bilememenin acısını çekiyorum. Elektrikler kesildikten sonra uzunca bir süre ekrana bakmaya devam etmişim, içimde bir umut vardı "belki yayındandır" diye, derken bir kuyunun dibinden Deniz'in "Banu, Banu, tamam canım, geçti, kendine gel" diyen sesini duydum, bileklerime kolonya sürüyordu. Ege gözyaşları içinde "size anne diyebilir miyim?" diyerek kollarıma atıldı, vb.
Şeyini şeettiğimin
elektriği dizinin ilk 10 dakikası ile son 10 dakikası arasındaki zamanda da
gelmedi üstelik. Çok fazla birşey kaçırmadığımı tahmin ediyorum ancak, ancak ve
ancak benim gibi takıntılı birinin ne hale geldiğini düşünebiliyor musunuz?
(bkz. Yukarıdaki paragraf)
Lütfen biri bana dün
neler olduğunu anlatabilir mi?
Beril:
Canımcım, senin için
nasıl üzüldüm, ama ne diyim insan bi UPS alır yanı.... Cuma akşamı anlatıciğim
sana (aklıma gelenleri not etmeye başladım) muck muck
05 Haziran 2007
Banu:
Beril'ciğim, biz 23-27
Haziran arasını Akçakoca'daki malikanenizde geçirmenin en hayırlısı olduğuna
karar verdik. Mangalı yakın, geliyoz (hani çok mangal düşkünü bi aileyizdir ya,
mangalsız hayat düşünemeyiz biz).
Beril:
İsteğinizi ailemizin
biricik reisine ileteceğim, bürokratik işlemler ne kadar sürer
bilemiyorum, durumdan haberdar edeceğim. (küfür ettiğini mi duyuyorum cık cık
cık çok ayıp...)
Banu:
s..tir!
Vay be, çok acayip bi ailesiniz
vallayi, mangal yakma bürokrasisi ha??? İnternetten mi üye olunuyo buna? Tek
kumandayla hallediliyo mu? Merkezi sistem mi yerel mi? Hangi bakanlığa bağlı?
Hayır yani merak ettim de...
Beril:
Yok lan! Mangal olayı
kolay biliyosun, Beril etleri al, hazırla, kömür al, çıra al, kiprit getir,
yelpaze getir, sofrayı hazırla, zeytinyağlıları pişir, soğut, yedir, sittir git
bulaşıkları yıka felan o kolay yanı... canım kocam çok yorulacak ama napalım?
Ben henüz kocayla
görüşüp de konuşamadım da, kendileri ne derler, ne isterler bilemiyorum o
açıdan yanı...Kendisi cuma günü dönecekler, hafta sonu konuşur beraberce
programı yaparız tamam mıdır? Öptüm seni
Banu:
Ay cınım cınım cınım,
bu sefer ben de varım ya, ben sana yardım ederim, ya da acaba kocana yardım
etmek daha mı çıkarıma olur? Bak şimdi bilemedim. Bu arada ben iyileşemiyorum,
hani geçen hafta yazmıştım, “canhıraş hapşırıklar, boğaz ağrısı, yutkunma
zorluğu, halsizlik, bitkinlik, kazan gibi bir kafa, çakmak çakmak
gözler ve sürekli akan bir burundan mütevellit keyifsizlik durumu” o
kadar yavaş düzeliyor ki, 23'üne kadar ancak toparlayacak gibiyim. Ama
sabahları enercik oluyorum, öğleden sonra kafa kazan durumları başlıyor.
Burnumdan akanları anlatmayım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder