10 Mart 2016 Perşembe

Eski Reklamlar, Ruhsuz Pandalar, Bikasso

27 Eylül 2004

Eda “eski reklamlar” diye bir dosya yollamış.

Banu:
Lan Edaaaa, meraklısı bu mesajın turşusunu bile kurdu be, bunları ilk gördüğüm zaman Emre
babasının portakalında vitamindi. Bunların üstüne dünya 5 savaş 22 ayaklanma gördü. Biraz güncel ol, yeni şeyler yolla ki makbule geçsin. (Şu Makbul'e de pek acırım, yani geçen geçene).

Şimdi şu anda farkettim ki Elçin, Beril, Ben tamam da Can ne? "Riplay tu ol" yaptıyımdan için az kalsın bu sevimli mesaj ona da gidiyodu. Ne aramıza böcek karıştırıyon yavrum, hayır yani hiç itirazım olmaz da bi uyar bizi, bi efendi ol di mi? Minüt van gol van, rezil olacaz.

Eda:
Bi daaaa bişey yollarsam iki olsun lan. İnsan bu kadar madara edilir mi? Şunun şurasında heves yapmışız.  İt dazınt kaunt ivın if yu keç börd vit yor maut, ay kent bıliiiv dis. (ağzınla kuş tutsan yaranılmıyor, inanamıyorum)

Banu:
Pekiiiii, if ay keç börd vit may döt? (dötümle kuş tutsam?)

Banu: (yarım saat sonra)
Eeee? Can?

Eda:
Hay Allah seni ne yapsın e mi? Meraklı Melahat. Can kocamın çocukluk arkadaşı, hep ailecek görüşüyoruz ya lan! 

Banu:
Tamam, anladık, ne baarıyon ki?

28 Eylül 2004

Banu:
Eeeee bayanlar, bugün nasılız bakalım? Hadi bakim, pamuk eller klavyeye, bana bişiler yazın, çabuk çabuk...

Banu: (2 saat sonra)
Alooooooooo! Lan ruhsuz pandalar, kime söylüyorum lan ben, alooooooooooo!!!!! Ayvanlar siziii!

Eda:
Apla çooook işim var be bugün. Şeedemedim biliyon mu? Kafamı kaldıramıyorum. Amma sana sevgülerimi ileteyim dedim. Yoksa belli ki daha çok parlatacaksın bizi. Şimdiden ışıl ışıl oldum valllaaaa. (Bu arada 'ayvan' değil 'hayvan' olacaktı. Hani başka yerde de yazarsın ayıp olur, kınarlar diye söyleyeyim dedim.)

'Ulan sen canına mı susadın' diye düşündüğünü duyar gibiyim nedense.

Öptüm, Eda

Banu:
AHYAAAAK! Baltalı İlah geldi! Yavrum ne kaşınıyon? Yok ayvan diilmiş de, hayvanmış da, zartmış da zortmuş. Sana bunu şöle açıklıyım, yani tabi senin bunu anladıını sanıyodum ama, neyse:

Kelimelerdeki deformasyonları Picasso'nun resimleri gibi düşün (Bkz. ODTÜ ID 3. sınıf Sanat Tarihi ders notları), yani adam perspektif bilmiyo mu da ööle çiziyo? Haaaayııır, onun bilgisi hepimize kor, ama bazı faniler ne diyo? "Aaaa, adama bak ne kötü çizmiş, bu adam nasıl meşhur olmuş, ben bile bundan iyi çizerim, uçarım, kaçarım", di mi? Ama bizim gibi eğitimliler ne diyoruz? "Nah çizersin!" diyoruz kibarca. Bu çerçevede, aynı Picasso misali, ben Türk diline çok şaane hakim olduyumdan için, artık onu deforme ederek deeşik yorumlar katabilirim, katarım, katmaktayım. Örneğin, bir önceki cümlede de "şaane"nin "şahane" olduğunu, Türkçe'de "olduyumdan için" şeklinde bi tamlama olmadığını, bunun doğrusunun "olduğum için" olduğunu, ayrıca "deeşik"in de doğrusunun "değişik" olduğunu gayet güzel biliyorum, ama artık öyle bir seviyeye geldim ki, oynuyorum ben oynuyorum.

Bi de komik oluyo biliyon nu?

Ayrıca “canına susamak” diye bir şey yok, o lafın doğrusu “eceline susamak”.

Bana da artık Bikasso derseniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder