12 Mart 2016 Cumartesi

Aikido Kuşakları, Ramses, Dünya Fani

30 Eylül 2004

Beril’in oğlu Berk ile Ege aikidoya gidiyorlar, mavi kuşak sınavını geçtiler ancak biz henüz mavi kuşakları alamadığımız için hala derste yeşil kuşak takıyorlar, özellikle Ege de
bu duruma illet oluyor. Yani kuşakların alınması lazım. Ben de Beril’e yazdım, n’apacaz bunları, ona mı söylesek buna mı söylesek, kime aldırsak, diye.

Beril:
Kuşakları ben alıyorum, içiniz rahat, yolunuz açık, gönlünüz hoş, içiniz boş olsun, Allah ne muradınız varsa versin, bıktım ulan hepinizden... Ben ki Avropa dolaşıp gelmiş karıyım, sizin yüzünüzden 100. Yıl çarşısında kötak aikido kuşakı arıcam. Kader körolsun! (muydu neydi?)

Banu:
Aaa, hakketten ha, senin kötünün dibinde satılıyodu di mi? Söylenme, söylenmeeee, ne yapacaktık yani, deerli mıçınız 50 m. ötedeki 100. yılı gezmesin diye biz Eryaman'dan 25 km. ötedeki Kızılay'a mı gidecektik?

"Kader körolsun" diye bişi ilk kere duyuyorum. Bi "gözün körolsun" vardır, anneler çocuklarına kızınca, çığlık modunda bu temennide bulunurlar. Bi de "kaderde varsa düzülmek, neye yarar üzülmek" vardır ki, kimlerin ne vesilelerle kullandığını yazamıcim. Bi de "kader utansın" var, sanırım bunu kastetmiştin. Ama hakketten senin kaderini de Kibritçi Kız mı yazdı nedir annamadım ki yani nedir bu çektiğin? Amsterdam senin Venedik benim gez, gez dur, valla çok zor, nasıl dayanıyosun bilmiyorum.

Beril:
Tamam, tamam uzatma aldık sıpaların kuşağını. Ütelik yanımdaki para yetmediği için adi bir pazarlık bile yaptım ki karizma neyin kalmadı.

01 Ekim 2004

Eda:
Sevgili arkadaşlar,
Gördüğüm üzere bir mesajla, Elçin'e ‘arkandayım' diyerek başlattığım cevaplar silsilesi almış yürümüş. Ben fazla katılamadım ne de olsa meşgul bir iş kadınıyım. Hemi de ODTÜ denen mekanda hocalık yapmaktaydım. Dün sabah itibariyle  ilk dersimi icraa etmiş bulunuyorum. Yani şu ara bir yoğunluk yaşamaktayım.

Ancak görüyorum ki sesimizi çıkaramadık diye yine her türlü lafı yemişiz. Ama olsun, alıştım zaten. Eğer sabah bilgisayarı açıp da Banu’dan bir tokat yemezsem kendime gelemiyorum. Ama Elçin abla da bana laf atmış. Ramses, sıfırcı Mücella felan gibi. Bunlar tabi hoş olmayan şeyler. Bilmiyorum ne olacak bu işin sonu.

Bu arada gözlerimin dolduğunu da belirtmek istiyorum, çünkü bu mail trafiği tarihe geçecek cinsten bir katılım yoğunluğuna sahip. Burada Elçinciğime extradan bir 'bravo' demek isterim bu gayretinden ötürü.

Malesef şu anda yine işyerimi terkederek şantiye gülü şeklinde dolaşmak zorundayım. Haliyle size fazla katılamayacağım. Mazur görürsünüz inşallah. Banucum yanağımın öbür tarafını döndüm, hani oradan göremezsin diye şeettim. Lütfen çekinme.

Sizleri hasretle kucaklıyorum. Şu an biraraya gelme konusunda tarih bazlı bir teklif yapamayacağım. Dumur vaziyetteyim. Şantiyeden dönünce öneri getirir bir halet-i ruhiyeye kavuşacağımı umuyorum. Şu an biraz gerginim. Sizleri hasretle kucaklıyorum.

Sevgiler Eda

(Aynı mesaj 2 kere gelmiş)

Banu:
1) Biz bi kerede anlayabiliriz, niye aynı mesajı 2 kere yolluyosun? Elçin de yaptıydı aynı şeyi, bulaşıcı mıdır nedir? Ben de, anasını satim, 3 kere yollıcam.
2) Lan içli köfte, ne bu içerlek içerlek şeyler yazıyosun valla kodum muydu... töbe töbe, bi de üstelik mesajları kötünle okumazsan... bi kere Elçin'in Ramses ve Sıfırcı Mücella tiplemeleri Beril için yazılmıştı keko (ispatlayabilirim), sen niye üstüne alınıyon, sana tek sataşan benim, orada da, kendimizin tren olduğunda hareketle, dolaylı olarak sadece sana "öküz" demiştim, latife yani latife, yoksa senin insan olduun hepimizce malum, biz geyik yapıyoz, kadın yok öbür yanaanı çeviriyomuş da yok cartmış da yok curtmuş. Hanım gerginmiş, cart kaba kaat, ben seni bi gerecem valla otururken bahçe hortumu formunu alacan.
3) Şimdi anlat bakim, kim senin tavuuna kışt dedi? Açıl bana, anlat ablana, bak vallayi yazmak çok iyi geliyo, Elçin bile bunu kabul etti, sana da tavsiye ederim, otur yaz, miktir et şantiyeyi falan, bi gün gitmezsen, veya 2 saat geç gidersen n'olur ki?
4) Hadi bakim, pamuk eller klavyeye...

Elçin:
Herkeşlere Günaydın,
Bu mail silsilesi içinde gördüm ki hepimiz pek bi alınganız yanıı. Bi kerem sıfırcı Mücella diye Beril'cimi kastetmiştim. Hani sıfırlar atılacak ya Türk lirasından hocanımcım Eda'cım. Ayrıca o günün Ramses'i de Beril'di. Bu alınganlık nereye kadar bilmem ki. Bak ben alınıyo muyum. Bir arkadaşım kompleksli diyor, diğer arkadaşım imla hatalarımı yüzüme vuruyor. Sen de ordan hebe hebe bilmem ne şantiye gülü. Relax anacım relax. Bak Banu'cum bugün çok güzel bir mail yollamış Can Dündar'dan. Şahsen çok feyz aldım, şu fani dünyada nolucaksa. Dünya fani, ölüm ani, bir kerecik versek nolur yanii. Hadi canım hayırlı işler hepinize.

Elçin’in bahsettiği yazı Can Dündar’ın “Tikanıp Kaldığında Hayat” başlıklı yazısı

Banu:

Şekercim, bakma aslında bunlar hep bildiğimiz şeyler de birileri durumu formüle edip doğru kelimeleri arka arkaya koymayı becerince, sanki olayı çözmüş zannediyoruz. Ama gene de, bazı şeyleri ne kadar bilsek de, bi de dışardan duymak iyi geliyor tabi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder