20 Ağustos 2004
Eda:
Valla arkadaşlar, yeni
bir dergi çıkıyormuş.Tasarım-grafik mi ne. Adı da 'G'. (G String gibi, o ne
ööööyle) Geldiler, yalvardılar, sizi haber yapalım dediler, valla arabamla
kaçarken az
daha kaza yapacaktım. Neyse sonunda razı oldum, kırmadım. Çocuklar hevesli. Şöyle doğal bir poz verdim. Sayfa ekte. Size de yollayarak, arkadaşlarınıza gösterip, sükse yapma şansı taniim dedim. (Dikkat ederseniz artık alçak gönüllülük yok, çünkü karın doyurmadığı yıllar içinde tespit olunmuştur.)
daha kaza yapacaktım. Neyse sonunda razı oldum, kırmadım. Çocuklar hevesli. Şöyle doğal bir poz verdim. Sayfa ekte. Size de yollayarak, arkadaşlarınıza gösterip, sükse yapma şansı taniim dedim. (Dikkat ederseniz artık alçak gönüllülük yok, çünkü karın doyurmadığı yıllar içinde tespit olunmuştur.)
Sevgiler (Tabii artık
hayatım eskisi gibi omayacak. Ama sizinle görüşmeye devam edeceğim. Endişe
yapmayın.)
Banu:
Ay tuzlayım da kokma e
mi! Röportajı okudum da, nebbiçim laflar etmişin ööle, yani gurur duydum,
göğsüm kabardı, tütütütütü nazar değmesin işşallah. Derginin adı biraz endişe
verici ama neyse artık idare edecez. Sen gene de kötü kolla şekerim.
Ben de yoğun bir hafta
geçirdim (tabi bu geçen hafta oluyor, bu haftayı daa geçirmedim, yeni
başladık). Ablamla Begüm buradaydı, onlarla haşır neşir olduk. Ablam gene deliler gibi alışveriş yaparak
beni hasta etti. 1 kaadı bıraktı yani, ööle ufak tefek diil, ciddiden alışveriş
yapıyor kadın, 4 çift ayakkabı falan aldı. Üstelik de bu "parasız"
halleri. Ben tabi ki bütün bu alışverişler esnasında etkisiz eleman olarak
yanında dolaştım. Katiyen alışveriş yapmadım. Bir ara kendimi kaybetmek
üzereyken hemen kendime geldim ve kararlı bi şekilde dükkandan bişey almadan
çıktım. Ama vallayi bu bulaşıcı bişi, yani yanında biri bu kadar şuursuz
alışveriş yaparken hiç ihtiyacın olmayan bişi için bile "aman ben de bunu
alıveriyim, çok beğendim" diye düşünürken yakalıyorsun kendini.
Bugün de Pakize gelecek
diye Ege evde kalmak istedi. Tamam, dedik. Saat 9.30 sularında bi telefon
"anne Pakize teyze gelmedi" (!!??) Peki. Pakize'yi aradım,
ulaşamadım. Annemleri aradım, evde yoklar, babamın da cep telefonunu evin bir
parçası zannetmek gibi bi yanılgısı var, katiyen yanına almıyor, onlara mesaj
bıraktım. Deniz'i aradım, toplantıya giriyormuş, öğleden önce almam mümkün
değil, dedi. Gülfem'i aradım (arabası varsa almak veya bebeğe o gün evde
bakılıyorsa Ege'yi oraya yollamak üzere), o da yerinde yoktu. Gördüğün gibi
gene Jumanji'de zar atmış gibiydim. Bu arada bu telefon trafiğinde, hemen hemen
her bir arama arasında Ege telefon edip (muhtemelen sürekli çevirdiği için
boşlukları yakalıyor), kim gelecek, kaçta gelecek, diyip duruyor. Neyse sonunda
babam aradı da çözdük olayı. Ama gerildim şekerim.
İşte bele, şimdilik
öpüldün.
13 Eylül 2004
Banu:
Eda kı, senin oğlan da
okula başladı di mi? Gerçi sizin okul geçen hafta açıldı ama bende jeton anca
düştü. Eeeee, nassınız inşallah? Oğlan memnun mu hayatından? Tabi ki değildir
de, en azından uyumlu mu? Aslında "okul öncesi" olayı biraz
fasülyeden ama ossun, o şimdi kendini okula başladım zannediyodur. Servisle
gidip geliyo di mi? Amaan, o bile dert valla. Bamya gibi oturuyodur koltuunda. Ege
servisten nefret ederdi çünkü büyük çocukların yarattığı keşmekeşten çok
rahatsız olurdu. Kardeşim, millet de çocunu ayvan gibi yetiştirdiğinden, kavga
gürültü gırla gidiyodu serviste. Neyse, sizin en azında servis sorumlunuz falan
vardır. Ay ben niye gözünü korkutmaya çalışıyo gibi oldum? Aman boşver,
binlerce çocuk servisle gidip geliyo, bişicik de olmuyo.
Ben size başarılı bi
yıl diliyim, işşallah münevverini de görürsünüz.
Ay başlamışken 2 kuş
vurim bari. Elçincim, sen n'aapıyon? İstanbul gezin nassı geçti? Düğün güzel
miydi? Gelinle damadın ana rahmine düştükleri günden başlayan bi slayt
gösterisini büyük ekrandan izlediniz mi? Sizinkisi şiirli miydi şiirsiz mi? Ben
de hafta sonu bi düğüne gittim de, damadın annesinin lohusalığından başladık,
"aha" dedim, "zıçtık, 2 saat bunu seyretçez herhal", neyse
ki fazla uzun sürmedi. Bu yeni modaymış şekerim, artık düğünler böle oluyo.
Teknoloji biraz daha ilerleyince, gelinle damadın her yaştaki hologramları
davetlilerin arasında dolaşıp "nasılsınız?" dicekler. Kalbi olanlar
fücceten gidecek. Töbe töbe. Bok var sanki.
Neyse şimdi bütün
bunlara cevap vermek için minimal düzeyde outlook bilgisi gerekiyor ama bi
insan sıfır(0)sa minimal düzey de fazladır, di mi Elçin'cim? Bön bön bakacaana
azcık bişiler öğren de güzel güzel mesajlaşalım, bak Eda'ya, o da hiç umut
vermiyodu ama maaşallah artık cayır cayır valla, mesaj da atıyo kariyer de
yapıyo.
Hadi bakim, kaldırın
dötünüzü de bana cevap yazın.
Öpüldünüz
Elçin: (ertesi gün)
Sevgili canımcım
arkadaşlarım, dötlek pinokyolarım, laf sok laf sok nereye kadar ayıptır be.
Öğlenden beri içim içime sığmadı, odamda bilgisayar mevcut ama odaya giren
çıkandan mümkünmiki iki kelime yazayım, iki cevapta ben oturtayım mümkin değil.
Zannetmeyinki mail neyin atamıyorum. Sadece bir miktar teknoloci özürlüyüm,
napalım yani, o kadarı kadı kızında bilem olur, benim kibim bir karıda haydi
haydi olur. Ben teknolociye karşıyım o yüzden yanıı, durum doğaya aykırı,
eskiden mailmi vardı, ne güzel sayfa sayfa mektup yazar idik, ayrıcana onları saklıyorum
bir mektup günü yapalım.
Evek sırf size mail
atabilmek için teyzeme geldim, Noyan'cımın bilgisayarında yazıyorum. İnşallah
gönderebilirim de, o ayrı. Bahaneneylen akşam yemeği işinide halletmiş oldum,
hergün hergün yemek düşün zor bişi valla, teknoloji bunada çözüm bulsa yaa.
Eda'cım insanın çocuğu
hatta bir kedisi bile olmayınca, hüngürt, okulamı başladılar, ne zaman
doğmuşlardı gibim kavramlar hayat gailesine karışıveriyor valla, hadi hayırlı
uğurlu olsun, mürvetinide görürüz inşallah.
Evek gelelim düğün
olayına,yani arkadaşlar insan bu kadarmı bahtsız, bu kadar mı döt olur yanıı. O
kadarda gittim taşlı maşlı sanatçı ayakkabısı aldım, dansöz kıyafeti alsam gene
nafile, gene nafile, ziyan bir durum. Gayet güzel giyindim süslendim Allah için
fenada olmadım. Benim kuzen ' 70 doğumlu, İstanbul gibi bir yerde birkaç çıtır
arkadaşı olur bende en azından iki dans ederim felan zannettim. Fakat herkesler
evlilikteki keramati anlamış vede mok varmış gibi bulmuş. Bir tek tane tek adam
olmazmı? Olur oda gay olur iyimi. Sıçındırık bir durum yani. Neyse bende
beklentilerime cevap bulamayınca ayaklarım patlayana, su toplayana kadar bizim
ikinci kuşak kuzenlerle dans ettim. Düğün gayet keyifliydi valla İstanbul başka
bir dünya, bir gün bile ilaç gibi geldi. Öyle abartılıda değildi, multivizyon
olayı neyin yoktu. Ayrıca sülaleden geriye kalan aile fertleriylede onlarda
attaya gitmeden görüşme fırsatı oldu.
Arkadaşlar ben daha ne
diyeyim size diyorum ya kahpe felek benim doktor civanımında sevgilisi varmış,
güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre eski bir bakanın eski karısıyla
birlikteymiş hazret. İster elini göster ister dötünü durum bu yani. Elim elim üstünde…
oturmaktayım. Ama maşallah, sizde oturmaktasınız, ama sizde bıktınız tabii
hatta Allah sizi inandırsın piskolokum Birol'cum'da bıktı. Zamanlamalarda
birtek sizde yanıldım diyo çocuk, niyeyse sinir yaptı. Baktıki karı domuz, mıh
gibi, her zaman tarihleşirdik bu sefer onbeş, yirmi sonra araşırız dedi,
nıhaahaaa her hafta gidicem işte hasta nasıl olurmuş görsün kehkehkeh.....
Haa bu arada bu hafta
hastane de çok formundaydı. Onu bilahere anlatayım, evime dönmek istirem. Ama
son sahne şöyleydi perşembe gecesi saat 01 00 sularında arkadaşınız bendenizin
üstünde doktor önlüğü diğer nöbetçi doktorlarla
birlikte visit yaparak hasta odalarında bomba arıyordum (olay
gerçektir). Maymun oldu arkadaşınız maymun, bir mail atamamış çokmu......
Evek canımcımlar
hepinizi çok bi öpüyorum, hayırlı ders yılları inşallah...
MUCK MUCK MUCK......
Banu:
Şekercim, bu olağanüstü
performansından dolayı seni can-ı yürekten kutluyorum, upuzun mesajını okurken
gurur duydum, gözlerim dolu dolu oldu ama hayır, ağlamıcim, ağlamıcim, ah
allayim bu günleri de mi görecektik.
Yalnız anlamadığım,
niye aynı mesajı 2 kere yolluyosun? Yani ben (ve tahminim Eda da) 1 kerede
anlayabiliriz, yani niye bize gerizekalı muamelesi yapıyosun o kısmı annamadım.
Ayrıca, senin ilkokulda Türkçe Dil Bilgisi derslerinde hep ağzından salyalar
aka aka uyuduğundan şüpheleniyorum, yani bi insan bu kadar mı noktasız
virgülsüz, dur durak bilmeden yazar kardeşim. “De, da, ki” olayına hiç
girmiyorum. Bi düzeltim dedim ama hangi birini düzelteceemi bilemediimden
vazcaydım, yani kadın hem teknoloji hem imla özürlü. Neyse tabi ben seni
demotive etmiş olmim, hiç yoktan iyidir, buna da şükür dicez tabi, yani hiç
önemli değil, sen yeter ki arada sırada yaz.
Ancak, mesajındaki
“Birol’cum’da” noktasında dilim tutuldu, yani ne dicemi, nasıl ifade edeceğimi
bilemiyorum, Türk Dili’nde yeni bi çığır açtın, herkes bunu bekliyordu, bu
dahiyane keşfi kim ne zaman yapacak diye bütün dünyanın dörtgözle beklediği,
soğuk füzyona eşdeğer icadı sen yaptın ve bir kelimeyi çift apostroflu bir
yapıya getirdin. Yani nasıl desem, bu…..bu.…. nedir lan bu? Yuh ve de çüş yani.
Türkçe’de bir kelimede çift apostrof kullanmak, matematikte 3 rakamı altalta
yazıp birbirinden çıkarmaya benzer, ama sen eminim bu işlemi de başarıyla
gerçekleştiriyor ve bi sonuca ulaşıyosundur. Ayrıca, (dahi anlamındaki) “DA”
AYRI LAN “DA” AYRIIIII…
İstanbul gezinin şık ve
şok geçtiğine üzüldüm, yani bari şu gay dediğin adamda şansını deneseydin,
hafif sesini kalınlaştırarak "meraba, ben Remzi, senin gay'in oluyum
mu?" deseydin, belki işe yarardı. O kadar da yeni ayakkabılar falan
almışın, valla yazık olmuş.
Doktorun sevgilisi
olmasindan sana ne? Sevgili dediğin bugün var yarın yok (olur), yani sen niye
aşka giden yoldaki taşları döşemeye ara veresin ki? Sen elinden geleni yap da,
amca boşta kalır kalmaz karşısında seni bulsun, ister-istemez ayrı mesele, en
azından sen elinden geleni yapmış olursun, fena mı olur yani, haklıyken haksız
duruma düşmekten iyidir (bu lafı kullanmayı seviyorum, uysa da kodum uymasa da).
Ayrıca, bu kadının eski bakanın eski karısı veya eski bakanın yeni karısı veya
yeni bakanın yeni karısı olması senin açından neyi değiştiriyo söyler misin?
Yani öyle bi yazmışın ki, sanki adamın mahallesindeki bakkalın kızı olsa
rahatlıkla tepeleyecen de buna gücün yetmiyo, allaalla yaaa!
Bomba olayı ilginç, bu
tip durumları bi avantaja döndürmek için eminim 8-10 tane acil durum planın
zaten vardir da, 1 tane de ben önereyim dedim, örneğin, a be salak arkadaşım,
niye bombayı kendin arıyosun, elinde patlasa iyi mi olacak, niye bi bomba
uzmanı çaarmıyosun, şööle uzun boylu edelelisinden bi tane gelse de bombayı hem
bulsa hem patlatsa fena mı olurdu? Allaalla ya, herşeyi de ben mi öğretem size,
ne zaman kendi ayaklarınızın üstünde duracak, kendi kanatlarınızla uçacaksınız,
hangi birinize yetişiyim, ben de evliyim, çolum çocum kocam mocam var, vaktim
dar, cık cık cık...
Şu "mektup
günü" olayı çok iyi fikir, bende de 1 dosya dolusu mektup var valla, çok
eğleniriz, eeee ne zaman yapıyoruz? Tabi farkındaysanız, bunu bi lokantada
falan yapamayız, ille de evde toplaşmamız lazım, e aramızda en döt kim? Kimin
evi müsait? Artık bilmiyorum, siz karar verin.
Öptüm şekerler,
kendinizlerine iyi bakink.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder