9 Mart 2016 Çarşamba

Dergi, Düğün, "de" ayrı

20 Ağustos 2004

Eda:
Valla arkadaşlar, yeni bir dergi çıkıyormuş.Tasarım-grafik mi ne. Adı da 'G'. (G String gibi, o ne ööööyle) Geldiler, yalvardılar, sizi haber yapalım dediler, valla arabamla kaçarken az
daha kaza yapacaktım. Neyse sonunda razı oldum, kırmadım. Çocuklar hevesli. Şöyle doğal bir poz verdim. Sayfa ekte. Size de yollayarak, arkadaşlarınıza gösterip, sükse yapma şansı taniim dedim. (Dikkat ederseniz artık alçak gönüllülük yok, çünkü karın doyurmadığı yıllar içinde tespit olunmuştur.)

Sevgiler (Tabii artık hayatım eskisi gibi omayacak. Ama sizinle görüşmeye devam edeceğim. Endişe yapmayın.)

Banu:
Ay tuzlayım da kokma e mi! Röportajı okudum da, nebbiçim laflar etmişin ööle, yani gurur duydum, göğsüm kabardı, tütütütütü nazar değmesin işşallah. Derginin adı biraz endişe verici ama neyse artık idare edecez. Sen gene de kötü kolla şekerim.

Ben de yoğun bir hafta geçirdim (tabi bu geçen hafta oluyor, bu haftayı daa geçirmedim, yeni başladık). Ablamla Begüm buradaydı, onlarla haşır neşir olduk. Ablam gene deliler gibi alışveriş yaparak beni hasta etti. 1 kaadı bıraktı yani, ööle ufak tefek diil, ciddiden alışveriş yapıyor kadın, 4 çift ayakkabı falan aldı. Üstelik de bu "parasız" halleri. Ben tabi ki bütün bu alışverişler esnasında etkisiz eleman olarak yanında dolaştım. Katiyen alışveriş yapmadım. Bir ara kendimi kaybetmek üzereyken hemen kendime geldim ve kararlı bi şekilde dükkandan bişey almadan çıktım. Ama vallayi bu bulaşıcı bişi, yani yanında biri bu kadar şuursuz alışveriş yaparken hiç ihtiyacın olmayan bişi için bile "aman ben de bunu alıveriyim, çok beğendim" diye düşünürken yakalıyorsun kendini.

Bugün de Pakize gelecek diye Ege evde kalmak istedi. Tamam, dedik. Saat 9.30 sularında bi telefon "anne Pakize teyze gelmedi" (!!??) Peki. Pakize'yi aradım, ulaşamadım. Annemleri aradım, evde yoklar, babamın da cep telefonunu evin bir parçası zannetmek gibi bi yanılgısı var, katiyen yanına almıyor, onlara mesaj bıraktım. Deniz'i aradım, toplantıya giriyormuş, öğleden önce almam mümkün değil, dedi. Gülfem'i aradım (arabası varsa almak veya bebeğe o gün evde bakılıyorsa Ege'yi oraya yollamak üzere), o da yerinde yoktu. Gördüğün gibi gene Jumanji'de zar atmış gibiydim. Bu arada bu telefon trafiğinde, hemen hemen her bir arama arasında Ege telefon edip (muhtemelen sürekli çevirdiği için boşlukları yakalıyor), kim gelecek, kaçta gelecek, diyip duruyor. Neyse sonunda babam aradı da çözdük olayı. Ama gerildim şekerim.
İşte bele, şimdilik öpüldün.

13 Eylül 2004

Banu:
Eda kı, senin oğlan da okula başladı di mi? Gerçi sizin okul geçen hafta açıldı ama bende jeton anca düştü. Eeeee, nassınız inşallah? Oğlan memnun mu hayatından? Tabi ki değildir de, en azından uyumlu mu? Aslında "okul öncesi" olayı biraz fasülyeden ama ossun, o şimdi kendini okula başladım zannediyodur. Servisle gidip geliyo di mi? Amaan, o bile dert valla. Bamya gibi oturuyodur koltuunda. Ege servisten nefret ederdi çünkü büyük çocukların yarattığı keşmekeşten çok rahatsız olurdu. Kardeşim, millet de çocunu ayvan gibi yetiştirdiğinden, kavga gürültü gırla gidiyodu serviste. Neyse, sizin en azında servis sorumlunuz falan vardır. Ay ben niye gözünü korkutmaya çalışıyo gibi oldum? Aman boşver, binlerce çocuk servisle gidip geliyo, bişicik de olmuyo.

Ben size başarılı bi yıl diliyim, işşallah münevverini de görürsünüz.

Ay başlamışken 2 kuş vurim bari. Elçincim, sen n'aapıyon? İstanbul gezin nassı geçti? Düğün güzel miydi? Gelinle damadın ana rahmine düştükleri günden başlayan bi slayt gösterisini büyük ekrandan izlediniz mi? Sizinkisi şiirli miydi şiirsiz mi? Ben de hafta sonu bi düğüne gittim de, damadın annesinin lohusalığından başladık, "aha" dedim, "zıçtık, 2 saat bunu seyretçez herhal", neyse ki fazla uzun sürmedi. Bu yeni modaymış şekerim, artık düğünler böle oluyo. Teknoloji biraz daha ilerleyince, gelinle damadın her yaştaki hologramları davetlilerin arasında dolaşıp "nasılsınız?" dicekler. Kalbi olanlar fücceten gidecek. Töbe töbe. Bok var sanki.

Neyse şimdi bütün bunlara cevap vermek için minimal düzeyde outlook bilgisi gerekiyor ama bi insan sıfır(0)sa minimal düzey de fazladır, di mi Elçin'cim? Bön bön bakacaana azcık bişiler öğren de güzel güzel mesajlaşalım, bak Eda'ya, o da hiç umut vermiyodu ama maaşallah artık cayır cayır valla, mesaj da atıyo kariyer de yapıyo.

Hadi bakim, kaldırın dötünüzü de bana cevap yazın.
Öpüldünüz

Elçin: (ertesi gün)
Sevgili canımcım arkadaşlarım, dötlek pinokyolarım, laf sok laf sok nereye kadar ayıptır be. Öğlenden beri içim içime sığmadı, odamda bilgisayar mevcut ama odaya giren çıkandan mümkünmiki iki kelime yazayım, iki cevapta ben oturtayım mümkin değil. Zannetmeyinki mail neyin atamıyorum. Sadece bir miktar teknoloci özürlüyüm, napalım yani, o kadarı kadı kızında bilem olur, benim kibim bir karıda haydi haydi olur. Ben teknolociye karşıyım o yüzden yanıı, durum doğaya aykırı, eskiden mailmi vardı, ne güzel sayfa sayfa mektup yazar idik, ayrıcana onları saklıyorum bir mektup günü yapalım.

Evek sırf size mail atabilmek için teyzeme geldim, Noyan'cımın bilgisayarında yazıyorum. İnşallah gönderebilirim de, o ayrı. Bahaneneylen akşam yemeği işinide halletmiş oldum, hergün hergün yemek düşün zor bişi valla, teknoloji bunada çözüm bulsa yaa.

Eda'cım insanın çocuğu hatta bir kedisi bile olmayınca, hüngürt, okulamı başladılar, ne zaman doğmuşlardı gibim kavramlar hayat gailesine karışıveriyor valla, hadi hayırlı uğurlu olsun, mürvetinide görürüz inşallah.

Evek gelelim düğün olayına,yani arkadaşlar insan bu kadarmı bahtsız, bu kadar mı döt olur yanıı. O kadarda gittim taşlı maşlı sanatçı ayakkabısı aldım, dansöz kıyafeti alsam gene nafile, gene nafile, ziyan bir durum. Gayet güzel giyindim süslendim Allah için fenada olmadım. Benim kuzen ' 70 doğumlu, İstanbul gibi bir yerde birkaç çıtır arkadaşı olur bende en azından iki dans ederim felan zannettim. Fakat herkesler evlilikteki keramati anlamış vede mok varmış gibi bulmuş. Bir tek tane tek adam olmazmı? Olur oda gay olur iyimi. Sıçındırık bir durum yani. Neyse bende beklentilerime cevap bulamayınca ayaklarım patlayana, su toplayana kadar bizim ikinci kuşak kuzenlerle dans ettim. Düğün gayet keyifliydi valla İstanbul başka bir dünya, bir gün bile ilaç gibi geldi. Öyle abartılıda değildi, multivizyon olayı neyin yoktu. Ayrıca sülaleden geriye kalan aile fertleriylede onlarda attaya gitmeden görüşme fırsatı oldu.

Arkadaşlar ben daha ne diyeyim size diyorum ya kahpe felek benim doktor civanımında sevgilisi varmış, güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre eski bir bakanın eski karısıyla birlikteymiş hazret. İster elini göster ister dötünü durum bu yani. Elim elim üstünde… oturmaktayım. Ama maşallah, sizde oturmaktasınız, ama sizde bıktınız tabii hatta Allah sizi inandırsın piskolokum Birol'cum'da bıktı. Zamanlamalarda birtek sizde yanıldım diyo çocuk, niyeyse sinir yaptı. Baktıki karı domuz, mıh gibi, her zaman tarihleşirdik bu sefer onbeş, yirmi sonra araşırız dedi, nıhaahaaa her hafta gidicem işte hasta nasıl olurmuş görsün kehkehkeh.....

Haa bu arada bu hafta hastane de çok formundaydı. Onu bilahere anlatayım, evime dönmek istirem. Ama son sahne şöyleydi perşembe gecesi saat 01 00 sularında arkadaşınız bendenizin üstünde doktor önlüğü diğer nöbetçi doktorlarla  birlikte visit yaparak hasta odalarında bomba arıyordum (olay gerçektir). Maymun oldu arkadaşınız maymun, bir mail atamamış çokmu......

Evek canımcımlar hepinizi çok bi öpüyorum, hayırlı ders yılları inşallah...

MUCK MUCK MUCK......

Banu:
Şekercim, bu olağanüstü performansından dolayı seni can-ı yürekten kutluyorum, upuzun mesajını okurken gurur duydum, gözlerim dolu dolu oldu ama hayır, ağlamıcim, ağlamıcim, ah allayim bu günleri de mi görecektik.

Yalnız anlamadığım, niye aynı mesajı 2 kere yolluyosun? Yani ben (ve tahminim Eda da) 1 kerede anlayabiliriz, yani niye bize gerizekalı muamelesi yapıyosun o kısmı annamadım. Ayrıca, senin ilkokulda Türkçe Dil Bilgisi derslerinde hep ağzından salyalar aka aka uyuduğundan şüpheleniyorum, yani bi insan bu kadar mı noktasız virgülsüz, dur durak bilmeden yazar kardeşim. “De, da, ki” olayına hiç girmiyorum. Bi düzeltim dedim ama hangi birini düzelteceemi bilemediimden vazcaydım, yani kadın hem teknoloji hem imla özürlü. Neyse tabi ben seni demotive etmiş olmim, hiç yoktan iyidir, buna da şükür dicez tabi, yani hiç önemli değil, sen yeter ki arada sırada yaz.

Ancak, mesajındaki “Birol’cum’da” noktasında dilim tutuldu, yani ne dicemi, nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum, Türk Dili’nde yeni bi çığır açtın, herkes bunu bekliyordu, bu dahiyane keşfi kim ne zaman yapacak diye bütün dünyanın dörtgözle beklediği, soğuk füzyona eşdeğer icadı sen yaptın ve bir kelimeyi çift apostroflu bir yapıya getirdin. Yani nasıl desem, bu…..bu.…. nedir lan bu? Yuh ve de çüş yani. Türkçe’de bir kelimede çift apostrof kullanmak, matematikte 3 rakamı altalta yazıp birbirinden çıkarmaya benzer, ama sen eminim bu işlemi de başarıyla gerçekleştiriyor ve bi sonuca ulaşıyosundur. Ayrıca, (dahi anlamındaki) “DA” AYRI LAN “DA” AYRIIIII…

İstanbul gezinin şık ve şok geçtiğine üzüldüm, yani bari şu gay dediğin adamda şansını deneseydin, hafif sesini kalınlaştırarak "meraba, ben Remzi, senin gay'in oluyum mu?" deseydin, belki işe yarardı. O kadar da yeni ayakkabılar falan almışın, valla yazık olmuş.

Doktorun sevgilisi olmasindan sana ne? Sevgili dediğin bugün var yarın yok (olur), yani sen niye aşka giden yoldaki taşları döşemeye ara veresin ki? Sen elinden geleni yap da, amca boşta kalır kalmaz karşısında seni bulsun, ister-istemez ayrı mesele, en azından sen elinden geleni yapmış olursun, fena mı olur yani, haklıyken haksız duruma düşmekten iyidir (bu lafı kullanmayı seviyorum, uysa da kodum uymasa da). Ayrıca, bu kadının eski bakanın eski karısı veya eski bakanın yeni karısı veya yeni bakanın yeni karısı olması senin açından neyi değiştiriyo söyler misin? Yani öyle bi yazmışın ki, sanki adamın mahallesindeki bakkalın kızı olsa rahatlıkla tepeleyecen de buna gücün yetmiyo, allaalla yaaa!

Bomba olayı ilginç, bu tip durumları bi avantaja döndürmek için eminim 8-10 tane acil durum planın zaten vardir da, 1 tane de ben önereyim dedim, örneğin, a be salak arkadaşım, niye bombayı kendin arıyosun, elinde patlasa iyi mi olacak, niye bi bomba uzmanı çaarmıyosun, şööle uzun boylu edelelisinden bi tane gelse de bombayı hem bulsa hem patlatsa fena mı olurdu? Allaalla ya, herşeyi de ben mi öğretem size, ne zaman kendi ayaklarınızın üstünde duracak, kendi kanatlarınızla uçacaksınız, hangi birinize yetişiyim, ben de evliyim, çolum çocum kocam mocam var, vaktim dar, cık cık cık...

Şu "mektup günü" olayı çok iyi fikir, bende de 1 dosya dolusu mektup var valla, çok eğleniriz, eeee ne zaman yapıyoruz? Tabi farkındaysanız, bunu bi lokantada falan yapamayız, ille de evde toplaşmamız lazım, e aramızda en döt kim? Kimin evi müsait? Artık bilmiyorum, siz karar verin.


Öptüm şekerler, kendinizlerine iyi bakink.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder