29 Eylül 2004
Banu:
Hanfendü, geldin ni? İş
telefonun sürekli meşgul, sana ulaşamıyorum. Oldu mu? Venedik'te
de verdin, rahatladın mı? Deniz çok dua etti "işşallah hava soğuktur, yağışlıdır" diye ama bilmiyorum artık. Biz de, ayıptır söylemesi, Gallapagos Adaları'na gidecez evlilik yıldönümümüzde.
de verdin, rahatladın mı? Deniz çok dua etti "işşallah hava soğuktur, yağışlıdır" diye ama bilmiyorum artık. Biz de, ayıptır söylemesi, Gallapagos Adaları'na gidecez evlilik yıldönümümüzde.
Öptüm
Not: Ay Beril'cim, şu
öbür iki arkadaş var ya, Elçin ile Eda, ay bunlar iyice ruhsuz oldu kı, her gün
sataşıyorum, 5-6 kereden sonra biri lütfen 2 satır bişi yazıyo, gerçi senin de
"yazmakla uğraşana kadaaaaar" anlayışı çerçevesinde hemen telefon
etme alışkanlığın vardır ki bu da ayrı bi konu. Tabi hiç yoktan iyidir ama,
yazışmanın tadı başka, siz tabi görev yapar gibi yazıyosunuz, "karı gene
yazmış 5 sayfa, biz ayvan mıyız, bari iki satır da biz yazalım" diye,
halbuysem ki ben yazarken çok eğleniyorum. Neyse, siz bunu anlayamazsınız, bu
anlatılmaz, yaşanır.
Beril:
Geldim, geldim. Yaşasın
bir yerde olduğumu ve bugün geleceğimi bilen arkadaşlarım olması ne
güzel...(Ankara’da olduğumu zannedip beni geçen hafta arayan özürlü arkadaşlara
şeyedilir, yani ithaf edilir...) Gerçi bu arkadaş da biraz ayıpçı ve kıskanç
ama napalım, hiç yoktan iyidir.
Evet Venedik’te bol bol
verdim artıkın bir sene kadar vermiyecem. Bol bol yedim, sanırım ayı kibim
oldum tartılmaya korkuyorum valla. Oooh sefam olsun, artıkın sabahları 3'te
kalkıp yürümem gerekecek ama... Yediğim içtiğim benim olsun gezip gördüklerimi
de bilahare anlatırım canımcım, aikido sohbetlerimizi özledim valla. Tabi
cumartesiden önce görüşebilirsek yan cebime... İşler birikmiş anasını satıyım,
178 mail daha var okumam gereken. Hadi bana müsade muck muck
Eda:
Sevgili dostlar,
Öncelikle sayın Beril
hanımın bugün itibariyle Türkiye'ye vardığı rivayet olunur. Kendisine
hojjjjgeldin demek isterim. Umarım hayırlı bir iş gezisi olmuştur ve buna ilaveten
zevcesi ile harikulade bir tatil geçirmişlerdir. Ben verme konularına hiç
girmeyeceğim. Ayıptır! Mahtumlarının da keyfi yerindedir ümit edelim.
Yoğun bir hafta geçiren
şahsımın sayın Banu Hanımefendisinin de belirttiği üzere pek mailleşmeye vakti
olmadı. Ancak sayın Banu Hanımefendisine hörmeten birkaç satır yazmışlığımız
vardır, doğrudur. Fakat görülüyor ki değerli zemanımızdan ayırdığımız bu
dakikalar da pek kıymete alınmamış. Derhal bir ispiyonlama, şikayet ve sitem
moduna girilmiş. Yetiştiriliş tarzı itibari ile kendisine küstahca bir cevap
vermek istemiyorum ve yanaklarından hasretle öpüyorum. Ne de olsa kendisi ile
seneler öncesine dayanan yakiiin bir dostluğumuz vardır.
Bu vesile ile de
sevgili Elçin arkadaşıma hayatta aldığı her kararda arkasına olduğumu belirtmek
ister, kendisine bol şans dilerim. En yakın zamanda detaylı olarak durumu
mütalaa etmek dileğiyle her birinizi hasretle kucaklarım.
Şimdi izin verirseniz,
çoooook işim var. O yüzden çalışmam lazım.
Öptüm baaaaaaay, Eda
Banu:
Elçin ne kararı aldı ki
ne? Adamı merakta bırakmayın, hemen ve de deral ("derhal" annamında)
cevap yazın...
Banu: (iki
saat sonra)
CEVAP VERİN LAN!
YIRTMAYIM BAK!
Beril:
Benim bi moktan haberim
yok valla...
Banu:
Aynı durumdayız,
gördüğün gibi ha Venedik'tesin ha Ankara'da, değişen bişi yok, ben bu kadar
bağlantıyı sıkı tutmaya çalışıyorum, millet gene de gizli saklı iş yapıyo, bu
kadar olmaz valla...
Beril:
Semra'dan öğrendiğime
göre Elçin hanım geçen hafta izinliymiş ve de işten bunalmış ve de ayrılmayı
düşünüyormuş. Belkim karar bu manada olabilir diye düşünmekteyim. Dolayısıylan
bir herif felan söz konusu değildir, heyecanlanmayalım hanımlar beyler...
Elçin: (3
saat sonra)
Sevgili pamuk götlü
plenses arkadaşlarım şu an işten uzun yazamıyorum, akşama yazıcam. Teyzemgile
gidicem de. Ordan yazarım. Ana tema istifa etmiş bulunuyorum. Ama dötü sağlama aldım. Akşama görüşürüz,
öpüldünüz. Beril'cim yumru kuşum, fingirdeğim, hoş geldin şekerim.
Banu:
Eskiden kibarca
"döt" yazardın, şimdi damardan giriyosun bakıyorum, eski
"döt"ler "göt" olmus, artık gemi azıya aldı bu kadın, bak
sölemedi demeyin...
Elçin:
Banu'cum canımcım bana
olospu derken iyi dimi, sankim “r” yerine “l” koyunca anlaşılmıyo dimi. Tabi bu
ara yaşadıklarımın da etkisi olmuştur diye düşünüyorum. Canım burnumda valla,
onun içün ne zerafet ne asalet miktir etmiş durumdayım.
Şöyle ki yıllık
iznimden sonra yani 17 Eylül Pazartesi itibariyle istifamı verdim. Fekat gel
gör ki öncelikle Patroniçe Hanımısı bana inanmadı, ne kadar kararlı olduğumu
anlamadı. Meğersem ben bulunmaz bir hint kumaşıymışım da haberim yokmuş. Bir
ilgi, bir alaka, bir ısrar. Beni bugüne kadar ruh hastası et, sonra da canım
cicim börtü böcüğüm.
İstifamın sonuna “bunu
yazan tosun alayınıza kosun” yazmak istedim fekat gene de insanlık bende kalsın
dedim. Her neyse bu arada başka bi yere de başvurdum ve de kabul edildim. Tabi
Patroniçe hanıma neyin söylemedim. Habire ağzımı arıyorlar ayrılınca napıcan
diye, size ne kardeşim, gidip ünlüler çiftliğine katılıcam belki. Kuzu, inek,
sana ne, sana ne.
Bu arada stresden
geberdim tabii. Bir yandan da Banu'nun stresi; ne biçim yazıyosun, yazsanıza,
aha bu karılar mail bilem atamıyorlar. Baskı baskı nereye kadar.
İnşallah yeni yerimde
daha rahat edicem gibi, yazarım çizerim anasını satiim. Belki eve bile
bilgisayar alırım. Yaz Allah yaz. Hohayts.
Canımcımlar, bak
yazıyorum, Beril karısı göt, ay pardon, döt gezdirdi geldi, gene yavrular bu.
Bu sefer üçüz, beşiz tutturur. İddiaya girelim. Ver Allahım ver.
Aslında Banu haklı
böyle yazdıkça da hoşuma gidiyor eyoo.
En kısa sürede
görüşelim.Öpüldünüz.
Banu:
Bu hız beni aşar, başım
döndü ayol, n'oluyoruz? Bi de "evlendim, hamileyim" yazsan tam
olacakmış.
1) Ben sana
"olospu" demedim, dedin diyen çarpılır, ben aynen şöle dedim, üstelik
Eda'ya dedim (benimnen ugraşmayın, her şeyi sakladıyımdan için, şok belgelerle
her durumu ispatlarım): "Ancak sana sataşabiliyorum, Elçinanım zaten
izinliymiş ama izinli olmasa da onun gireni çıkanı çok olduyu için (ay ama bak
çok fesatsın, "odasına" demek istedim, sen neler düşünüyosun, çok
ayıp çok, ne yani sen şimdi bizim bi denecik Elçinimize olospu mu diyosun?)
cevap yazamıyo ya, bana yaramaz o yüzden". Burada esas
"fesat"lıkla suçlanan ve "bana kötü bişi dedin" diye
zıplaması gereken Eda, o da "çok işim var " ayaana yatıp, hiç oralı
olmuyo.
2) 17 Eylül günü,
pazartesi değildi, yani bu yılın 17 Eylül'ünden bahsediyosak, maalesef Cuma
idi, şimdi Elçin'i gerçekleri açıklamaya davet ediyorum: Hangi gün istifa
ettin? 17 Eylül Cuma mı? 20 Eylül Pazartesi mi? İstifa mi? Hö!!??
3) Bulunmaz Hint
Kumaşımıymış! Yavrucuğum, kendi değerini bi sen anlayamadın zaten, senin
dışında herkes, sağır sultanların alayı ve hatta hani nerdeyse eski bakanın
eski karısı bile anladı da sen "kedidir kediiiii" yapıyosun.
4) Ünlüler Çiftliğinde
çit olarak da çalisabilirsin, illa da bi ayvan olman gerekmez herhal (bu arada
Ünlüler Çiftligi ne?)
5) Bababababa, Banu'nun
stresiymiş, hıh! Sen benim mesajlarıma kurban ol be, bu kadar laf ediyosun
Allah bilir dört gözle bekliyosundur mesajlarımı. Pis mikrop(lar), tamam lan
daa bi da bişi yazmayım da görün gününüzü.
6) Beril konusunda
yerinde tespitler yapmışın ama o dediğin mümkün diil, bi kere şartlar uygun
degil, bunun için kocasının Istanbul'da olması ve minikleri rüzgarla yollaması
gerekiyo, bizim rüzgar gülü de havadan kapacak onları, zaten rüzgarla döllenen
kaç tür kaldı dünyada? Çiçekler bir,
Beriller iki.
7) Ben her zaman
haklıyım olm... kızm, bak şimdi sabah sabah bunu yazdım, keyfim yerine geldi,
birazdan bi tane de ablama yazarım, sizlerin cevaplarıyla debelenirim, böle
böle akşamı ederim, benden mutlusu var mı beah!
8) Öpüldünüz
Elçin:
Banu'cum yani seni
şahsen tebrik ediyorum yanıı. Bu nasıl bir yazma enerjisidir, nası bir üşenmemedir? Yanına staja gelmek istedim
valla.
Bak stresdeyim diyorum,
hala 17 yazmış 27 yazmış, anla yani anla. Biraz tahmin et, beni de idare et.
Bozma çoçuğu yaa… He he çocuğa bak 38 bitti ayol. Ama hayat 40'ından sonra bir
tur daha başlar dimi ama.
Bu arada bi merak et
dimi 178 mail okuyan arkadaşımız. Bir elin klavyedeyken öbür elinle de şeyini
pardon ahizeyi tut da ara di mi? Bak boşuna Ramses kılıklı denmedi sana. Hanım
hanım sana diyoruz sıfırcı Mücella. Sonra göt yazınca Banu kızıyor.
Öptüm.
İstifa tarihi 27 Eylül
2004 Pazartesi'dir. Bilgilerinize.
Beril:
Sevgili ve de canım ve
de kompleksli arkadaşım Elçin,
Niçün beni her
seferinde 3 saat konuşturup (terapi parası marası da almıyoruz anasını satıyım)
sonra dötünüzün dikine gidiyorsunuz ve de utanmadan “ay meğersem pek
kıymetliymişim” gibi laflar ediyosunuz istirham edicem bi açıklayınız. Orada ne
olarak çalışacağınızı da bi yazarsanız ona göre yorum yapıcam, çünkü Semra
hanıma “artıkın sekreterlik neyin yapmak istiyorum” denmiş de merakımı şeetti.
Hadi canısı öptüm seni
muck.
Haa bu arada benim çok
afedersiniz “gezmelerim” konusunda da bakıyorum pek bi hoş sohbetlerde
bulunuyosunuz, ben de şöyle cevap vermek istiyorum: NAZAR ETME NE OLUR ÇALIŞ
SENİN DE OLUR!!! Hadi canım, anca gidersiniz....
Elçin:
İnsan “gezemeyince”
haliyle şey oluyo yani, diline vuruyor şeker. Kısaca yazıcam Müşteri İlişkileri
Yöneticiliği. Daha kolay ve stressiz bir iş. Maaş aynı. Gelen müşteri
memnuniyeti takibi, fikir oluşturulması, uygulanması. Daha keyifli ve kolay
gözüküyor. Ayrıca neredeyse 10 da 1 personelim olucak. O zaman ben de gezme
tozma konusunda daha çok çalışabilirim Gezengül arkadaşım. Ay çok özlemişim
sizleri valla.
Banu:
Ay gözyaşlarımı
tutamıcim, ne kadar hoş bi dostluk ve sevgi ortamı oluşturduk değil mi?
Herkesin ağzi da ne doluymuş maaşallah, yani bunca lafı şimdiye kadar nerenizde
saklıyodunuz? Aynı gün cevap vermeler falan, ay ciddiden çok duygulandım. Ama
arkadaşlar biliyosunuz bizler çalışıyoruz, yani bi sussanız da çalıssak...
Not: Bugünün Ramses'i
Eda herhal, bunca mektuplar uçusuyo, kendini ayırmış olmayalım diye her mesajı
ona da yolluyoz ama hanım bize tren muamelesi çekiyo, n'oluyoz?
Elçin:
Sen yazarken iyiydi di
mi? Yazamıyorum diye kurdeşen olmuştum valla. Şimdide benim işim yok hohayts.
Beklemedeyim ya, çalışmıcam işte sefam olsun.
Banu:
Çattık ha! Bana bak
Müşteri Memnuniyetçi Hanım, .... ana! Müşterileri nasıl memnun edecen lan? Sen
bu iş yerinin düzgün bi yer olduğundan emin misin?
Bu arada, biriniz allan
kulu da şu gün şurda yemek yiyelim, ya da gidelim Elçin'e yıkılalım, ya da ne
bilim ne, bişi demiyo. Eeeee? Buluşmıcaz mı?
Elçin:
Ay valla gelin de bir
de ev keyfi yapalım. Kısır yaparım, patates salatası, dolma, içki neyin.
Herkesleri memnun ederken sizin neyiniz eksik ayol. Sefanız olsun. İsteyene
otel hizmeti bilem veririm. Tarih ayarlayalım derim. Ama bu cumartesi çocuk
bakıcam. 9 Ekim cumartesi de öbür tarafta toplantı var. Bu günlerin dışında her
gün uyar. Hadi karar verin .
Banu:
Saat 5, ben çıkıyorum,
yarın devam ederiz, hadi baaaay....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder