19 Mart 2016 Cumartesi

Ablam, Deniz, Saku

Bugün kızlarla mesajlaşmalarımın yayınına ara veriyorum ve yeni bir kategori açıyorum. Adına da “aile” diyorum. Çoğunlukla ablama yazdığım mektupları içerecek. Arada bi kaç
tane Deniz'le mesajlaşmam var, 1-2 Begümle, falan.  
Tabi şimdi gene teee 2001’e dönüyoruz.


19 Ağustos 2001

Banu:
Sevgülü apla, merhaba, ne var ne yok? Bizden iyilik, tatilimizi ve akabinde oğlumun sünnetini yapmış bulunmaktayız. Kırpık şeklinde dolanıyor ortalıkta. Tatilde de Beriller’le birlikte, ucuz olsun diye, Marmaris’teki ... kampına gidelim dedik, netekim gittik de, ancak oda inanılmaz kötüydü ve ertesi gün kalktık Esin'in yazlığına gittik (Kayınpederimin ameliyatından dolayı yazlık boştu), böylece 'ucuz tatil', oldu hayatımızın en pahalı tatili, hani hazır ekonomik kriz, develüasyon, işten çıkarılma ihtimali falan varken fırsatı kaçırmayalım dedik... Neyse hiç olmazsa dinlendik diye kendimizi avutuyoruz.

17 Ocak 2002

Deniz benden Ege’nin okulunun telefonunu istemiş, ifade şöyle “Banu okulun telefonunu gönderir misin? Teşekkürler”

Banu:
Sevgili Denizciğim,
Sıcacık, sevgi ve şefkat dolu mesajını aldım. Böyle küçük, sevimli ve Dışişleri Bakanlığı'nın Katalonya Büyükelçiliğine yolladığı ultimatom havasındaki samimi notlarına bayılıyorum. Ben sana senin kadar tatlı yazamam ama elimden geleni yapacağım.

AL SANA TELEFON NUMARASI: …

24 Ocak 2002

Ablamlarla hafta sonu kayağa gideceğiz. Bana mesaj atmış 'Saku'yu ne yapacağız?' diye. Saku, Begüm’ün kedisi.

Banu: 
Hmmm, şimdi bu Saku meselesi iyi soru! Ama bu soruyu neden bana sorduğunu anlamadım. Sorumsuz sahipleri kıçlarını kaydırmaya giden kedilere sıcak bir yuva bulan bi tip mi var bende? Bak ben benimkini (Ege) yanımda götürüyorum. Neyse gene de 1-2 öneride bulunabilirim:
1. Melek 1 gün sonra gelmiyor mu? Ona bırak, 1 günü kurtarmış olursun, gerisini de o düşünsün.
2. Derin dondurucuya koyalım, geldiğimizde bıraktığımız gibi buluruz, hem canı da sıkılmaz.
3. Anneme bırakalım. Böylece bundan sonraki hayatımızda annemin tek kızı olur. Ben!
4. NASA'ya soralım. Uzaya giden astronotlar kedilerini nereye bırakıyorlarmış?
5. Bakıcı tutalım. Böylece döndüğümüzde fazla eşyalarından da kurtulmuş olursun.
6. Bu gece ona Oblomov'u oku. Böylece bunalıma gireceğinden yokluğunuzu farketmez, kendine gelene kadar da dönmüş oluruz.
7. Ya da, bana sorduğuna göre, ben gelmiyeyim, oturup Saku'ya bakayım.

MANYAK! Ben ne bilim senin kedini ne yapacağını. Biz gelmiyo olsak neyse...

Umarım yardımcı olmuşumdur...

Bu arada Begüm’ün kar pantolonu Ege'ye oldu. Daha doğrusu oldutturdum. Yani bahçıvan kısmı biraz boğazlı kazak gibi oldu ama paçalarını 4 kere katlayınca gayet iyi idare edecek gibi. Bak bu demektir ki Ege askere gidene kadar bunu giydirebiliriz, yani senin pantolon kendini 40 kere amorti edecek. Bundan büyük mutluluk olur mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder