06 Ekim 2004
Banu:
Ne o? Bunalımdayız
galiba? Yoksa bu bir yardım çağrısı mı? Hayır yani bişi demek istiyosan direkt
söyleyebilirsin, lafı dolandırma...
Beril:
Her boka cevap vermek
zorunda mısın kardeşim sen yaa? Allahallah, bi efendi ol, bi ağır oturaklı ol,
bi bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncı ol, bişi ol yaa töbe töbe....
Banu:
Hadi len...
07 Ekim 2004
Beril,
“şimşek çakınca fotoğrafı çekiliyor zannedip gülümseyerek poz veren
karadenizli” fıkrasını yollamış.
Banu:
Aman Beril, vallayi
nerden bulup çıkarıyon bööle küflenmiş şeyleri bilmiyorum.
Beril:
Küflenmiş senin
dötündür, karıştırıyor olmayasın memnuniyetsiz kadın....
Banu:
Ben küflenmiş döt ile
küflenmiş espiriyi birbirinden ayırabilirim hanfendü, sen kendi dötüne
bakınız...
13 Ekim 2004
Elçin’e
gideceğiz ancak bi türlü ayarlayamadık, habire birinin bişiyi çıktı.
Banu:
Elçincim, güselim
plensesim, fındık burunlum, datlım gıymatlım, nassın inşallah? Ben sadece ööölesine
bi yoklıyım dedim, birden sesin soluun kesildi de, hani acaba densizin biri
telefon etti de, içinde buluşma-mektup-kısır-erteleme-öne alma kelimelerinden
biri veya birkaçı geçen cümlecikler kurarak, senin sinir krizi geçirmene mi
sebep oldu diye şeettiydim. Yani beni aradı da, ben de aldım paçasını aşa, yani
"Pazartesi olur mu?" dedi, "olur tabi niye olmasın" diyerek
perişan ettim onu, yani var ya, mosmor oldu, bilmiyorum artık.
Ya, işte böle.
Elçin:
Cevap veriyorum, evet
dün bir telefon aldım 18:10 civarlarında.Telefonfaki zarif ses hiç çekinmeden
ve pervasız bir şekilde P.tesi geliceğinizi söyledi. Ben bu durumu nedense
tevekkülle karşılayarak “olur” dedim. İşin olumlu yönlerini düşünerek sinir
olmamayı başardım. Yani pazar gününden hazırlık yapabilirim diye düşündüm.
Pollyanna halt etmiş yaani.
Bu sabah yine işe
gittiğim için erken saatlerde mail muhabbetine dahil olamadım. Neyse tekrar
sorma gereği hissettim, SON KARARINIZ MI?
Beril:
Bakın canlarım, hayatta
en hakiki mürşit ilimdir ve son karar diye bi mok yoktur, her karar
değişebilir, değişmezse de değiştirilmeye çalışılınabilinir falan fıstık. Yani
demeye çalıştığım şu ki, ben pazartesi ayak tırnağımın iltihaplanması (mesela)
ya da yavrumguşumun ateşlenmesi ya da arabama herhangi bir ipne (etrafta ne çok
olduğunu düşünürseniz olasılığın ne kadar yüksek olduğunu anlarsınız)
tarafından çarpılması sonucunda gelemezsem döt mü oluyorum yani? Bu mudur?
Tamam tamam cırlamayın
hemen, son kararım dedik yaa…
Eda:
Pazartesi Allahın
izniyle, görüşmek üzere.......
Banu:
Evet, tabi hafta sonu
yolda yürürken yıldırım çarpması, Ege'nin aşil tandonunu koparması, Deniz'in
kalp krizi geçirmesi, benim panik atak geçirmem, babamın banyoda bayılması,
annemin kötünü miksere kaptırması, doğal afetler, vb. mücbir sebepler dışında,
kesinlikle geliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder