10 Ağustos 2016 Çarşamba

Şebnur Hanım, Büyükçe Pembe Yapı, Chikungunya

21 Ağustos 2013

Ege’nin İlköğretimden mezun olduğu okulun sahibi ve kurucusu olan Şebnur Hanım’a yazıyorum.

Banu:
Şebnur hanım, günaydın,

Çok uzun zaman oldu. Aslında uğramak istiyordum ancak bir türlü denk getiremedim. Hem sizi görmek hem de Ege ile ilgili haberler vermek istiyordum, baktım olmuyor, e-postayla olsun bir iki kelime edeyim istedim.

Ege liseye MF’ci başlayıp, 11.sınıfta TM’ci oldu, önce bi ara Hukuk diyordu, sonra Ekonomi’ye döndü. 6 tane tercih yaptı, hepsi de Ekonomiydi. Neticede Bilkent Ekonomi’yi (%50 burslu) kazandı. Aslında Hacettepe Ekonomi’yi tutuyordu puanı/sıralaması (Hacettepe 2012’de 41500’den almış, Ege’nin sıralaması 38623 idi) ancak Bilkent (%50 burslusu 2012’de 50000’den almış) daha çok aklına yattı, sıralamada Hacettepe’nin üstüne de yazınca, doğal olarak oraya girdi, zaten Bilkent’i yazdıktan sonra Hacettepe’yi yazmanın anlamı kalmamıştı. Biz de muhalefet etmedik, yani parasız okutmak varken niye paralıyı tercih eder bi aile, bilmiyorum, mazoşistlik seviyemiz oldukça yüksek sanırım. Burada ingilizce okuyacak, olanakları geniş bir okul, yurtdışında da isim yapmış falan, ne bileyim, iyi oldu herhalde...

Ege bildiğiniz gibi, valla insan 7’sinde neyse 70’inde de odur, derler ya, Ege buna mükemmel bir örnek. Hala yapması gerekenden bir gıdım fazla bir şey yapmıyor, ama en azından kendini biliyor, kendi kendini disipline edemeyeceğini ama başka türlü bu yarışta şansının pek olmayacağını da görmüş olacak ki, halasının teklifi üzerine üniversiteye hazırlanırken onun yanına taşındı, onun evinde internet yok, televizyon açmaz, bir de aşağıdaki komşusunun kızı Ege’ye matematik dersi veriyordu, çok da sıkı bir öğretmen, yani abluka altında yaşadı 6 ay. Arada açık görüşe gidiyorduk. Yani dersaneye gitmedi ama böyle bir kamp olayına da girdi neticede.

Ege’ye olan katkılarınızla ilgili görüşlerimi ilköğretim mezuniyetinde yazdığım mesajda belirtmiştim. Tüm emekleriniz için tekrar teşekkür ederim. Hiç birinin boşa gitmediğini bilmenizi isterim.  

Sevgiler

Banu-Deniz

Not: Ege’nin son vesikalığı aşağıda, mezuniyet fotoğrafı da ekte. Mezuniyetinden başka fotoğraf da yok zaten, bunu da zorla “oğlum bi hatıra olsun bari” diyerek çektirebildik.

Şebnur Hanım:
Sevgili Banu hanımcığım mesajiniz  beni cok keyiflendirdi. Oncelikle  sevgili Egecigimin sınav sonucuna cok sevindim. cok parlak bir bilimsel zekasının olduğuna emin olduğum halde yaptığı her seyi sorumluluk, beceri ve beyefendilikle yapacağına eminim. 35 yıllık ve her saniyesi derin bir arastırma ve uygulamayla gecen meslek hayatımda nadide  çocuklarımdan biri olan Egecigimi sevgiyle kucaklıyorum ve tabiki onu böyle itina ve zerafetle yetiştirdiğiniz için sizi de kutluyorum. Bilkent tercihi iyi olmuş, eğitim kalıtesi ve sosyal statusu acısından bence en iyilerden.
Hersey gonlunuzce olsun . Sevgiyle kalın.

Şebnur hoca, 01 Şubat 2016 tarihinde vefat etti. Bu vesileyle onu tekrar anmak istedim. Müthiş bir kadın ve eğitimciydi. Nurlar içinde yatsın.

29 Ağustos 2013

Banu:
Sayın Aplamlar,

Cuma günü (30 Ağustos) bizim ailecek evde olmamız ve sizin yolda olmanız hasebiynen, aslen Cuma günü bize gelecek olan Miyase’yi bi manevrayla bugün kendime almış bulunmaktayım. Yarın size gelecek.

Ablam için açıklama: Botoks yaptırdığı doktorun muayenesinin penceresinden bakıp (bina Kennedy-Tunalı köşesinde, 7-8 katlı falan ve bu daire de en üstte-veya bir altı-manzarası süper güzel yani, Çankaya’nın tepesine kadar görünüyor) Çankaya tarafında büyükçe bir yeşillik içindeki büyükçe pembe yapıya bakıp “ne güzelmiş, kimin evi acaba” diyen biri olarak, sana açıklama yapma gereği duydum (gerçi yüzün uyuşsun diye suratına bastırdığın jelatinlerin dozu fazla kaçmış da olabilir tabi, uyuşma beynine kadar gitmiştir falan, olabilir yani...): Cuma günü 30 Ağustos Zafer Bayramı olduğundan resmi tatil, yani işe gitmiyoruz o gün, askeri ve mülki erkan hipodromda toplaşırdı hani eskiden, tören alanında askerler geçer, uçaklar falan uçardı, hatırladın mı, işte o gün... Hatta ben bu günün niye okul zamanına denk gelmediğine hep hayıflanırdım...

Öptüm

(Bu mesajı Güneş’e de yolladım)

Güneş:
Ablan pembe köşk için öyle demiş olamaz dimi???

Banu:
Dedi lan, vallayi dedi, ben de “Abdullah Gül’ün” dedim.

Güneş:
Ya şu salak halimle beni güldürdün ya Allah da seni güldürsün…

02 Eylül 2013

Barış:
Geldim. İş başındayım.

Banu:
Lan “otomatik riplay” mesajın daha uzundu.
E hoşgeldin madem.
Bizi ziyarete ne zaman geliyosun?  

Barış:
İşler çok fena sıkışık. Kesin tarih veremiyorum.

10 Eylül 2013

Barış:
Kardeşler,
Ozlem de ben de Chikungunya (http://www.cdc.gov/chikungunya/) olmuşuz. Sivrisineklerden. 10 gün raporluyum. Yatıyoz.

Banu:
Bangkok’larda gezerken iyiydi... (kadın kıskanmış)

Bak şimdi gülecem, sonra “güldü” olacak. Karrrdeşim, infected mosquitolara niye dikkat etmiyorsunuz? Bunlar sadece sizi mi ısırdı? Çevredeki diğer insanların üstünden uçarken “bu değil, bu değil, bu da değil, hah şu ikisi işte” diyip sizi mi nişanladılar? Aman neyse “genellikle fatal değilmiş”, yani kurtulabilirsiniz gibi görünüyor.

Çok geçmiş olsun.

Barış:
Oole deme. Tabii ki dikkat ettik. Ama soktular iste. Üstelik oralarda gördüğümüz turistlerin % 80 i benek benekti. Sanırım bizim sinekler tesadüfen hastalıklı çıktı. Yada bu sene Tayland'dan donen turistlerde Chikungunya patlaması rapor edilecek.

Hepsi bi tarafa numune hastanesi intaniyede makale olacağımız kesin.

Aslan:
Bülent kardeş, böyle viral durumlarda eklemlerin ağrıdığı için, eğer çok yüksek ateşin yoksa hafif hafif gerinme hareketleri yapmakta yarar olur derler. Sabah ağrın daha çok, akşam daha az ise, vücut hastalığı tedaviye başlamış demektir. Klasik ilacı aşısı belli değil ama bağışıklığı güçlendirecek herşey yardımcı olur. Bence redoksan içebilirsiniz, hışş hışş diye erir suda, yemeklerden sonra 1 adet veriyorum.

Yerliler hastalığın akılı artırdığına inanırlarmış. (Dehalar için bir yorum yok)  İyileştikten sonra seni izleyerek bu konuda müsbet bir neticeye varmayı planlıyorum.

(Bu mesajları Derya ile Şule’ye yolluyorum)

Şule:
Aslan abi de yan dal olarak tıp okudu sanırım.

Banu:
O Türkan’ın (kanserden ölen kızkardeşi var ya) hastalığı sırasında bir onkoloji uzmanı olmuştu zaten. Doktorlar sorularına cevap veremiyordu. Kafa çalışınca herşeye çalışıyor şekoş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder