19 Ağustos 2016 Cuma

Papatyam, Dresuar, Vörkşap

19 Kasım 2013

Ofiste tiskindiğimiz şahısla ilgili bi vukuat oldu. Şule hırsını alamadı, bana mesaj yazdı.

Şule:
Ruh hastası manyak gerizakalı salak bu. Iyhhhh. Sırf sinir etmek için yapıyo ve bazen başarıyooooo!

Banu:
Ay Şule’ciğim yaaa, çok güldürdün beni... Ben de “kaltak” diyebilir miyim?

Şule:
Kadınlara münasip görülen sıfatları kullanmaya içim elvermiyor, gavat ya da puşt falan daha uygun.

Banu:
Lan duyan da papatyam falan diyoruz zannedecek, yani evet, kaltak kadınlar için kullanılır ama pek makbul olanlardan değildir...

Şule:
Erkek egemen dile karşıyım efenim…

02 Aralık 2013

Barış marangozluğa meraklı, minik bi atölyesi de var, bazen yaptıklarının resimlerini yolluyor.

Barış:
Atölyemiz yeni ürünümü takdim eder; Chang Mai sehpa. Kayın, Gomalak cila.

Banu:
Bu gomalak cila sanki hebelek gübelek gibi bişi olmuş, ne farkı var lan normal ciladan? Görüntü olarak ben bişi anlamadım. Üstelik bu sehpa çok güzel görünüyo da, o çubukların arası hep toz olur, ben sana diyim.

Dresuar da yapıyo musun?

Barış:
Dresuarı tanimlarsan yapabilirim.
Gomalak cila, artik yapanı iyice azalan bir cila cesidi. Uzun ve zahmetli bir teknik. Ama dogal ve hos bir hava veriyor. Detayi internette bulabilirsin.
Cubuklarin arasinin tozlanacak olmasi bir tarafa acaba icine keklik, ispenc tavugu falan mi koysam diye dusunuyorum.

Banu:
Geçen geldiğinde anlatmıştın, hem cilanın imali hem de uygulaması çok eziyetli bişiydi ama işte o kadar eziyetin sonunda ortaya çıkan şey hiç de ööle “benim cilam çok nadide bi ciladır, sürülmesi de ustalık ister” falan demiyo, onu demek istedim.

Dresuar’ı nasıl bimiyosun? Kesin biliyosundur, yanlış mı yazdım acaba, yani fransızcası “dressoir” ama “dresuar” yazınca da internetten buluyosun. Yüksek sehpa gibi düşün, eni dar ve uzun olur, bi tarafı bi yere dayanır, ya duvara, ya koltuk arkasına. Tırnaktan farkı, bunun 4 bacağı da olur, tırnak duvara monte edildiğinden genelde 2 bacaklıdır ve daha küçük olur. Büfe gibi de değildir, internette dresuar deyince büfeleri de koymuşlar ama öyle değil, ay amma uğraştım anlatmaya, eke 3-4 resim koydum, görür görmez aaa bu mu, bundan bizde de var, diyeceksin...

Barış:
2. cok cirkin ama istersen yaparim. 3 ve 4 cok suslu, henuz o teknolojiye sahip degilim. 1. yi yilbasindan sonra (subati bulur) teslim edebilirim. Yaklasik 250 tlye malolur.

Banu:
Yok yav, dur, bu resimleri rastgele seçtim zaten, ama ciddiden yaparım diyosan, güzel bişi seçerim (birinci fena değil aslında hakketten), bahara ev alacağız, o zaman yaparsın.

Barış:
Tamam. Ilk ev hediyen benden.

04 Aralık 2013

Banu:
N’aber? Yolculuk nasıldı? Garip dörtlü birbirine girdi mi? Toplantılar nasıl gidiyo? Faydalı mı yoksa çok mu sıkıldın? Bak keşke benim kitabı götürseymişin, bol bol okumaya vaktin olabilirdi. Bizde bi numara yok, git gel Konya 6 saat işte, yorgunum biraz, o kadar.

Dün (ya da evvelki gün, karıştırdım) serviste yanıma Coşkun oturdu, Fransa’ya gidiyormuş, bana “istediğin bişi var mı?” dedi, ben de ona “senden bişi istersem Aslanbeni öldürür” demedim tabi, yok sağol, dedim. Kısa kesmeye çalışıyorum çünkü çok konuşuyor, çok acayip, bana senin serviste yanına oturup “ne okuyosun, konusu ne, kaçıncı sayfadasın” diye soran kişiye verdiğin yanıtları sevimli bir anısını anlatır gibi anlattı, ben tabi ki o sırada kitap okumaya çalışıyordum, kısa kelimeler hatta mırıltılarla cevap vererek susmasını sağlamaya çalıştım ama nafile, “rahatsız etmeyim, sen kitabını oku” diyor, umutlanıyorum, meğer bunu giriş cümlesi yapmış, bır bır bır, yedi beni.

Saat 17:12 olmuş, toparlanayım bari.

Görüşürüz.

Aslan:
Ssiiiiissshhhh, work shop in ortasindayim herseyi anlatiyorum

(Ertesi gün)

Banu:
Allaalla, ne anlatıyosun yav? “Herşeyi anlıyorum” mu demek istedin? Aman iyi, mühim vörkşapınız başlamıştır şimdi, bölmiyim ben... Dur ya, orada saat 7 küsur, di mi? Daha başlamamıştır, sen şimdi kahvaltı için jambonlu yumurta yaptırıyorsundur otelde, afiyet olsun.

Ve de günaydın.

Aslan:
Su an valizi topluyorum, kongre merkezine gidecegiz yine, oglenden sonra Patron konusacak sonra ayrilacagiz, ucak 4.40ta. Ilerledim diyelim biraz yoksa herkes nehir olmus.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder