7 Ağustos 2016 Pazar

Dayım

10 Temmuz 2013

Dayımı rehabilitasyon merkezine yatırdık, bir gece annem, bir gece ablam, bir gece ben kalıyoruz yanında, yürüyemiyor, düzgün konuşamıyor, vb. yaşlılık olayları.

Banu:
imdaaaak...

Ben bugün üçüncü tam gün nöbetimi tutuyorum. Size ayrıca bişiler yazmaya halim yok, bu ara ablama yazdığım mailleri (Ablamla Selamisi tatilde) aşağıya kopyaladım, gidişatı oradan anlarsınız. Bugün de çok sinirli, hart hurt kapıp duruyor beni, ona buna söyleniyor, azarlıyor. Yani şöyle söyleyeyim; işyerini özledim. Artık hesap edin yani.

      5 Temmuz 2013

Ben dayımın bi "şuradan bi şey alacaktım" şeklinde yataktan inmeye çalışma hamlesini savuşturup, bir alt değişimi seansından sonra, zorla 3 yudum su içirmeyi müteakip aşağıya indim. Sigaraya. Aşağıdaki bankoda "napıyon kı" şeklinde internet üzerinden bi muhabbete şahit olduktan sonra dışarı çıktım. Mübarek, Temmuz ortası değil Ocak başı sanki, rüzgardan yüzüm uyuşmaya başlarken sigaram bitti de kendimi içeri attım. Şimdi dayımla uyuyacağız, yalnız dayımın bu 16 km koşusundan yeni gelmiş solumasını n'apcaz bilmiyorum.

Yataktan düşerse düştüğü yerde bırakıyo muyuz yoksa kaldırıp yatağa geri mi koyuyoruz?

Bu arada, Hilmi'nin (hastabakıcı, dayımın altını falan değştiriyor, annemden tembihliyiz, her seferinde bahşiş veriyoruz) bahşişini vermeyi unuttum. Tarih beni affetmeyecek ama sabaha karşı geldiğinde unutmayacağım, 10 tl vereceğim. Annem de, babama bir şey yaptırmak isterken bizi örgütlediği ses tonuyla "şöyle yaparsa böyle yap, şunu derse bunu de" şeklinde 1 milyon tane talimat verdi. Hiç birini hatırlamıyorum. İnsülin 10.30'da dolaptan çıkacak. O kadar.

      8 Temmuz 2013

Dün Ali’yi doğaya bıraktık. Yani ODTÜ Mimarlığın önündeki havuza. Önce taş gibi dibe kadar gitti. Sonra yavaştan kafayı çıkardı, yüzmeye başladı ama yanından geçen her kaplumbağa veya balıktan ürkerek ve birinden kaçayım derken diğerine çarpıp daha çok ürkerek 3-5 dk. geçirdi. Biz bu arada stres içinde havuzun başında Ali’ye bakarak sigara içmekteydik. Ben yemlerini de getirmiştim, her ne kadar Deniz muhalefet ettiyse de (bunlara bakıp bakıp ağlayacaktı herhalde), “lan n’apacaz bunları, hem diğerlerine de rüşvet vermiş oluruz yeni kardeşlerine iyi davransınlar diye”, falan diyerekten zor güç bela  1 kutuyu boşaltmaya razı oldu (diğer iki kutuyu her gün gidip az az atacakmış). Diğerleri, böyle hazır yeme alışık olmadıklarından, hiç oralı olmadı tabi, ama bizimkisi telaş içersinde hepsini yemeye çalıştı, bunların yenir bişi olduğunu keşfeden ve yemeye başlayan diğer soydaşlarını da, özellikle kendinden küçük olanları ittirip kaktırarak hem de. Ali muhtemelen kendini insan zannettiği için (yani ömründe başka bi kaplumbağa görmedi ki), bu yaratıkların arasında ne işi olduğunu düşünüp duruyordur. Deniz o kadar stres yaptı ki, “yahu” dedim, “bu fikri ortaya atan, 1 senedir ufak dozlar vererek (orada mutlu olacak, arkadaşlar edinecek, kocaman havuzda rahat hareket edecek, vb.) beni alıştırmaya çalışan sen değil miydin? N’oldu şimdi?”, “Ama Banu, bu kız vermek gibi bişi, insana ağır geliyor” dedi. Benim işimse, karar verene kadar biliyorsun, karar verdikten sonra ışık hızıyla yeni duruma, fikre adapte oluyorum.

Burada ilk kaldığım akşam, gece yani, sigara için aşağı indim, oradaki bahçede dolana dolana içeyim sigaramı, dedim. Bahçenin ortasına kadar gelmişken birden kör itin öldüğü bi yerde, doğaya oldukça yakın olduğumu farkedip, dev tırtılların saldırısına uğrayabileceğimi farkedince, koşa koşa geri dönüp kendimi betonun güvenli kollarına attım. Bi daha da töbe, merdivenlerden aşağı inmiyorum.

Bu arada, söylemeden geçemicim, dayımın pipisini gördüm, hastabakıcı “şusu nerde, bunu ver, berikini kenara çek” falan derken, ben de “annem olsa bunu nasıl yapardı, bunu verirken şurdan mı tutardı buradan mı, bezi masaya koyarken açık tarafı aşağı mı gelecek yukarı mı, öyle mi, böyle mi, ya şimdi birden temizlikçiler gelir ve ben farketmeden tuvalete girerlerse…anneciğim seni çok özledim” diye manyak olma yolunda hızla ilerlerken bi döndüm, dayımın pipisi… hala kendime gelemedim, sanırım terapi görmem gerekecek.

      10 Temmuz 2013

Dün buraya gelirken Ali'yi ziyarete gittik ama havuzdaki Ali'lerden hangisi bizimkisiydi bilemedik. Aliii, Aliii diye ebleh gibi seslenip durduk ama hiç biri koşarak yanımıza gelmedi ama en azından bi ceset de görmedik. Sonunda pes ettik, hepsini sevip, yem verip ayrıldık ordan.

Acaba diyorum, pencereden bakıp "aaaa, herkes yürüyo, herkes yürüyo" desem dayımın üstünde etkisi olur mu?

      10 Temmuz 2013
Benim öğle yemeğim nohut, bulgur pilavı ve cacık idi. Öğleden sonraki uçuşumda denk getirirsem size de uğrarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder