30 Ağustos 2016 Salı

Kokarca, Çalıkuşu, Çehov

26 Şubat 2014

Ofiste bir kokarca durumunu çözme çabaları… Adamın amirine mesaj yazıyorum…


Banu:
Sevgili Ertuğrul,

Biz paravanın arkasındakiler olaraktan, son zamanlarda, yaz günü halk otobüsüyle 8 saatlik yolculuklar yapar gibiyiz, yani bir süredir burnumuza gelen rayihadan muzdaribiz çünkü temiz olmayan bedene sıkılmış sahte parfüm etkisinin dayanılmaz ağırlığı altında ezilmekteyiz (bababababa, cümleye bak…). Bir süre sonra beyin hücrelerimiz ölmeye başlayacak, şahsen şimdiden bi alıklık çöktü üstüme, geçen gün Ege’ye “size baba diyebilir miyim” demişim.

En kısa zamanda bu soruna bir çözüm bulmanı diliyoruz, bekliyoruz, umuyoruz, istiyoruz, ölüyoruz.

Banu-Başak-Derya

(1 hafta sonra)

Banu:
Ertuğrul, bu konuyla ilgileniyorsun değil mi? Bugün gene sabah sabah pik yapmış durumda da…

Derya:
Banu Hn’ın iki uç yüzü görünüyo burda.
1.si son derece şirin heh heh modu, 2.si ise alırım bak elime kazmayı levyeyi modu.

(Bu esnada kokarca ile komşu olan bir başka mağdurdan mesaj geldi)

Osman bey:
Banu Hanım merhaba,

Bizim oturduğumuz bölgede hakim olan kötü koku kaynağının bulunması ve ikaz edilmesi üzerine, aşağıdaki mesajı ilgili amire göndermeyi düşünüyorum. Sizin de rahatsız olduğunuzu duydum. Mesajın cc bölümüne isminizi ekleyerek, rahatsızlığın birden fazla kişiyi etkilediğini vurgulamak istiyorum. Müsaade eder misiniz?

Banu:
Osman bey, ben zaten bizim grup adına bir mesaj attım Ertuğrul’a, bunu siz yollayın, ayrı ayrı mesajlar gitmesi iyi olacak. Vallahi ruhumu teslim etmek üzereyim yani…

Osman bey:
Tamam Banu Hanım, ben de ayrı olarak göndereyim. Bilginiz olmasını istedim.
İyi çalışmalar.

(Bu yazışmayı ofistekilere yolladım)

Banu:
Arkadaşlar, gittikçe güçleniyoruz, sonunda SWAT eşliğinde banyoya sokacaz sanırım bunu…

Derya:
SWAT neee?

Başak:
Amerikan özel polis timi. Special Warfare Assault Team gibi bir şey olabilir. Çok fenadır o abiler

Banu:
Amerikalıların özel SWAT team’leri var ya, operasyon falan yaparlar, ay dur internetten bakayım.

Evet, bilgi veriyorum; (Başak, amma uydurmuşun kısaltmanın açılımını)

SWAT (Special Weapons And Tactics - Özel Silahlar ve Taktikler Birimi) Amerikan eyaletlerinde teşkilatlanan seçkin bir milis taktik birimidir. Düzenli bir eğitim ile yüksek riskli işlemleri gerçekleştirmek için eğitilmiştir. Görevleri rehine kurtarmak ve yüksek riskli tutuklama, arama ve terörle mücadele operasyonlarıdır. Bir SWAT timi genellikle hafif makineli tüfekler, saldırı tüfekleri dahil olmak üzere özel silah, av tüfeği ihlal, kargaşa kontrol ajanları, sersemletici el bombaları ve keskin nişancı tüfekleri ile donatılmıştır. Ayrıca gece görüşü için özel donanıma ve özel can yeleklerine sahiptir.

Bizimkisi “yüksek riskli tutuklama”ya giriyor…

Derya:
Anaa.. heycanlandım bak şimdi. Çok havalı bi operasyon olur bu. Tam Çıplak Silah bilmemkaç filmlerine konu olcak cinsten geyik bişi.

27 Şubat 2014

Banu:
Ya Begüm, bak ben vallayi bırakacam bu Çalıkuşu’nu, mübarek aksiyon filmine döndü. Valla bu sefer pek sıkıldım, puzzle’la uğraşıyor olmasam çoktan yatardım herhalde. Kamran falan hiç gözümde yok valla…

Begüm:
yav sorma, bende surekli birbirlerini asklarini ilan ettikleri bolumleri ozledim. Acaba ne zaman donerler ki? uff uff

Banu:
Ayrıca Neriman da ölsün…

Begüm:
LOL ne istersen.

27 Şubat 2014

Meşhur yazarların özlü sözlerini yolladım.

Banu:
Çok güzelmiş, hele Çehov’un “hayat seni güldürmüyorsa, espriyi anlamamışın demektir” süpermiş... Gerçi Çehov’un öykülerini hatırlayınca biraz huylanıyor insan, espri anlayışı farklı deyip geçelim bari, kendisi gülmüşse sorun yok...

Derya:
beğendim aferin adamlara

Banu:
Dostoyevski duyaydı mutlu olurdu senin takdir ettiğini Edacım…tabi diğerleri de…

Derya:
Evet tabi

05 Mart 2014

Feyzan izinliydi, elemanlarla ilgili bilgi veriyorum.

Banu:
Feyzan, elemanların çürük çıktı. Biri bi köşede biri bi köşede ruhunu teslim etmek üzere. Derya doktora gitti, rapor alacak. Başak da ayakta duramıyor, sanırım o da rapor alacak. Diğer ikisi şimdilik iyi görünüyor. Kuluçka evresindeyseler bilemeyeceğim. Beni soracak olursan, domuz gibiyim. Hepsini gömmeyi düşünüyorum.

Tarlalara süne zararlısı musallat oldu. Sarı kız da yavruladı.

Bilgine.

Feyzan:
Banu,

Seni oraya baş teyze pardon, baş apla die oturttuk, bu çocuklara sahip olamadın mı? insan zencefil, limon, bal getirir, zorla içirir… ben olsaydım onların burunlarını tuta-sıka içirirdim, (ama ikisi de pek salya sümüktü)

Gözüm arkada kaldı şimdi, bari diğer ikisine iyi bak, kırbacı eksik etme..(bir an gözümde deri elbiseler içerisinde eli kırbaçlı sarı saçlı Banu’yu  görür gibi oldum)

Banu:
(18 ya da 19. yy.a ait bir küçük kız tablosu bulup yolladım, kızın elinde kırbaç var)

Ben anca böyle olurum…

Feyzan:
Bu da pek masum oldu ama..

Banu: (Zeyna gibi bişi yolladım, kırbaçlısından)
Peki buna ne dersin? Yani biraz (!) fotoşortla buna benzeyebilirim…

Feyzan:
Yav ne diyorsun!!! Bu tıpkı sen vallahii

Bi de mavi gözlük taksak bu hatuna, Banu diye yemin ederiz…

Banu:
Tabi canıııım, biraz omuz, biraz göğüs, 26cm kadar da bacak eklersen, aynı ben…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder