10 Eylül 2013
Banu:
Kıslar, geçen Cuma
dayımı kaybettik. Hafta sonu cenazeye gittik İstanbul’a, gömüp geldik.
Bekliyorduk gerçi, yani en fazla 6 ay falan vermiştik ama 1 ay da çok çabuk
oldu. Neyse işte, bir varmış bi yokmuş.
Bu arada, Ege de
hazırlığı atladı.
Öptüm herkeşleri.
12 Eylül 2013
Bi firmaya önemli bir yazı hazırlanıyor, yazıyı yazan kişi
“yorumlarınızı alabilir miyim?” diye bana yollamış.
Banu:
Süleyman bey, 1-2
düzeltme yaptım, öneri kapsamında değerlendirebilirsiniz.
Elinize sağlık.
Erhan bey:
1-2 düzeltme derken?
Banu:
Abartmışım di mi? Ama
herkesde başöğretmen kompleksi vardır biliyosunuz, fırsatını bulup da kırmızı
kalemle yazı düzeltmeyen birine rastlamadım henüz. Dediğim gibi, benimkiler
öneri, hiç birini yapmayabilirsiniz.
14 Eylül 2013
"360 Derece Yetkinlik Değerlendirme Uygulaması Hk." konulu bir yazı geldi yöneticilere.
Feyzan:
Banu,
Şu yazıyı
anlamaya bile vaktim olmadı, zaten her ne isteniyorsa, istenen tarihe kadar
veremiyorum.
Sen ne istendiğini
anlayabilir misin ltf? Ben gelince gecikmeli cevap veririm artık.
Tşk.
Banu:
Sonradan
cevaplayabileceğin bir şey değil, 17 Eylül’e kadar amirini değerlendirmen
gerekiyordu.
Geçmiş ossuun.
Feyzan:
İyi de neyi?
Banu:
Müdürümüzü, iyi uçuyo
mu, çok kaçıyo mu falan, 20-25 tane soru var, onları cevaplayacaktın.
16 Eylül 2013
Banu:
Feyzan, şaka gibi
gelecek ama valla ciddi söylüyorum, bu sefer de amcam vefat etti. Hani 1,5 sene
önce falan yengem ölmüştü “amcamı bekliyoduk yenge gitti” demiştim, işte bu
sefer de amcam gitti. Babam çok kötü oldu, çok üzüldü yazık, yani amcam
alzheimerdı ve 3-4 senedir bilinç falan yok gibi birşeydi zaten ama bu
üstüstelik bi tuhaf yaptı hepimizi. Bu bize bi mesaj mıdır nedir anlamadım ki.
Her hafta birini gömeceksek işimiz var yani. Hayır bişi diil, çok geniş bi aile
de değiliz, töbe töbe...
Neyse yani, netice
itibariyle yarın ve öbür gün işe gelemeyeceğim de, haberin olsun.
Size iyi yolculuklar.
Feyzan:
Başınız sağolsun
18 Eylül 2013
Barış:
Gelim mi?
(2 saat sonra)
Barış:
Kimseden ses çıkmadı.
Ben de gelmiyorum….
Kerim:
Pardon üstad yeni
döndüm yerime, mesajını da yeni gördüm.
Melih:
Ama, top sendeydi. Bu
gol sayılmaz, ofsayt var.
Aslan:
Yarın gel o zaman, ben
de toplantılarda kaybolmuştum.
Barış:
Yarın ve juma
Kayserideyim. Haftaya bakarız artık.
(Ertesi gün)
Banu:
Barış’cığım, ben işte
değildim. Yoksa böyle olmazdı biliyosun. Biz aile aktivitesi olarak her hafta
yurdun muhtelif yerlerinde birini gömüyoruz da, o sebeple biraz uzak kaldım
mevzuya.
Sen sormadan ben
söyleyeyim, 7 eylülde dayımı, 15 eylülde amcamı kaybettik. Biri İstanbul, biri
İzmir. Anneme dedik dayımın duasını beklet, amcamla ikisi bi seferde çıksın,
hatta bu hafta sonunu da geçirelim, neme lazım, ondan sonra dua mua okutun
diye, töbe töbe...
Barış:
Başınız sağolsun,
sabırlar.
Haftaya Kayseri seyahatinden
yırtabilirsem, çarş-Perş gelebilirim.
25 Eylül 2013
Banu: (İş yerindeki kızlara yolluyorum)
Bi arkadaşım Pablo
Neruda’nın aşağıdaki şiirini yollamış, başına da “Naaaapsak Banu naaapsak???”
diye yazmış.
Yavaş Yavaş Ölürler
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik
dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü
barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir
olanlar,
Her gün aynı yolları
yürüyenler,
Ufuklarını
genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini
değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile
konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan
kaçınanlar,
Tamir edilen kırık
kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten
kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht
olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını
gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez
dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar
Pablo Neruda
Ben de şöyle bir cevap
verdim:
(İç ses) Acıdı be...
lan bu adam bizi tanıyo mu yoksa?
(Dış ses) Amaaaan, ko
g.tüne gitsin, biz yavaş yavaş ölüyoruz da başkaları kazık mı çakıyo? Allaalla
yaaaa, ben de şimdi buna tam karşıt bişi yazsam hangimizin haklı olduğunu kim
söyleyebilir? Mesela;
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıkları
olmayanlar,
Habire yön
değiştirenler,
Risk almayı renkli
giyinmek sananlar
Önüne gelenle
derinliksiz muhabbetler yapanlar
Gibi.
Nasılım???
Derya:
Hayatımda böyle üste
çıkmacılık görmedim… Pes doğrusu… süpperr!!
Banu Hanım,
Size havada karada
denizde ölüm yok..
Ahanda buraya yazdım.
Şule:
Neruda’yı bir fiskede
silkeledi kadın yaw. Başa çıkılmaz
Banu:
Taabi... Üstelik en iyi
araba Toyota, en iyi iş yeri burası, en güzel ev bizimkisi, en güzel okul da
Bilkent. Bunlar değişirse, o zaman görüşürüz tekrar...
Derya:
Zeka şekerim zeka.. kim
durabilir önünde?
Bunlar değişmez. Dünya
Banu Hn’ın ekseninde böyle dönüyor.
Banu:
Evet şekoş, anladınız
siz onu. Hayatımda her şey olması gerektiği gibi oluyor, kötü şeyler bile.
Şule:
Hmmm sevdim bu
felsefeyi.
26 Eylül 2013
Banu:
Ben öğlen bölüm
arkadaşlarımla yemeğe gideceğim. Sizinlen yarın görüşürüz.
Bu arada, 1,5 gündür
Ege’nin karnı ağrıyordu, dizanteri olmuş. Dün 2 kere acile giderek rutinimizin
dışına çıktık, yani genelde 1 acille hallederdik, bu sefer 2 acille anca...
Çünkü babasıyla ilk gittiklerinde (akşam üstü 17:15 civarı oluyor) röntgen
falan çekmişler, bağırsaklar ince bağırsağa kadar dolu, ağrıyı yapan budur
diyip lavman yapmışlar, serum vermişler, yollamışlar eve. Fakat karın ağrısı
geçmiyor bir türlü, kıvranıyor çocuk, tekrar aradım doktoru, tekrar getirin
dedi, bu sefer gaita aldılar, netekim gaitada mukoza ve lökosit çıktı. Gene
serum verdiler, 5 tane ilaç yazıp yolladılar. Dün gece uyuyabildi.
Bu acillerden hiç
kurtulamayacağız galiba, töbe töbe, bari dedim, şuradan bi yatak kiralayalım da
dursun kenarda.
Yarın görüşürüz.
Aslan:
Çok geçmiş olsun.
Kerim:
Yarın ben
Bozburun yarım adası koylarında yelken yapıyor olacağım, ptsi görüşürüz.
Afiyetler olsun size.
iyi hafta sonları,
Aslan:
Bu öğlen ben de dünya
işlerine zaman ayırmak zorundayım. Felsefi dünyamızdan uzak olacağım maalesef.
Melih:
Ben ne yapıyorum
bilemedim.
Bir gün mutlaka
görüşürüz.
Banu, bu dönem ilk acil
gidişi sanırım. Ancak, dizanteri biraz ilginç bir teşhis olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder