06 Şubat 2012
İş yerinde gençlerden biri hamileydi ve doktora gitmişti, rapor alacaktı. Ondan bir mesaj gelince...
Banu:
Ay sen burda mısın? Ne
dedi doktor?
Fatoş:
İyi herşey dedi,
olumsuz bişey söylemedi ben de geldim.
Banu:
Yafrucuum, git evine,
yay dötünü, göbeeni kaşıya kaşıya yat, bak çok arayacan bu günleri.
Fatoş:
Dönüşü de çok zor
oluyormuş banu hn. 1 hafta daha evde geçirmek için geliyorum.
Banu:
Yaniiii, nerden
baktığına göre değişir, ben doğum izninden döndükten sonra uzunca bir süre
pazartesileri kendimi işe dar attım “ohhh, huzur” diye, bilmem annatabiliyo
muyum? Bu “bebeğimden ayrılamam” hikayesinin, “böyle demezsem çocuğuna düşkün
anne olmam” vehmi ile sarfedilen bi söz olduğunu düşünüyorum. Yani bebeğini
sevmek ayrı (çok seviliyo çoook, öyle böyle değil), kendini paralama sınırı
ayrı. Bunları, kendini kaybetme diye söylüyorum... Sen de insansın, insan çocuk
doğurunca birden ayrı bi yaratığa dönüşmüyor.
Fatoş:
Doğru söylüyorsunuz
banu hn. ama bilemiyorum işte. Bir başkasıyla konuşunca da daha farklı şeyler
söylüyor. Bir de hamilelik beni çok fazla zorlamadı sanırım. %90 iyi geçirdim.
Tüm bunların sonunda
gelmek daha iyi bir fikirmiş gibi geldi. Belki dediğiniz gibi evden kaçacak yer
arıcam ilerde, bilemiyorum ki şimdiden.
Banu:
Zaten neticede (deminki
mesajın sonuna bunu yazacaktım ama unutmuşum), kimsenin hiç bi dediğine kulak
asma, için nasıl rahat ediyorsa onu yap.
Fatoş:
Tamam banu hn. teşekkür
ederim. Düşünceleriniz önemli tabii ki benim için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder