21 Aralık 2010
Aslan:
Günaydın,
Sen
de tokalarla taçlarla büyümüş bir prenses olarak bana Ekin’in yarın ki
sunumunda kullanabileceğimiz, 7-8 adet, toka nedir, neye yarar, neden kızlar
tokaya,taca düşkündür
mealinde açıklama yazabilirsin.
mealinde açıklama yazabilirsin.
Sakin,
yalın, kısa ama anlam yüklü açıklamalar bekliyorum lütfen.
Banu:
Aslında,
kızların sevdiği toka değil gösteriştir. Aynı ilgiyi pırıltılı ayakkabılara da
gösterirler. Ama toka çok çeşitli olabildiği ve rahat değiştirilebildiği için
(reklamlar gibi) tercih edilir. Neden kız çocukları daha yürümeyi öğrenmemişken
ve hatta önlerinde örnek dahi yokken (Örn. Gülsev son derece naturel olmasına
karşılık Ekin’in pırıltıya, pembeye düşkünlüğü inanılmaz) bunlara yönelir diye
soracak olursan, bunun genetik bir durum olduğunu düşünüyorum. Genetik
kodlamanın setup’ı bu. Bunları 4 yaşındaki bir kız çocuğun sunumuna nasıl
koyacaksın bilemeyeceğim ama sana 1-2 basit cümle önerebilirim:
Toka
bizi daha güzel gösterir, dikkat çekmemizi sağlar.
Dikkat
çekilmesi ilgi çekilmesi demektir, yani herkesin aradığı ve istediği şey.
Biz
küçük kızlar, küçük insanlar olduğumuz için önce dikkati çekmeliyiz ki insanlar
bize baksın ve ne kadar güzel olduğumuzu fark etsinler.
Akıllı
olmanın güzel olmaktan daha önemli olması gerekirken neden bütün donelerin
bunun tam tersini işaret ettiği de sosyolojik açıdan incelenmelidir. Belki de
bunlar bizim gibi birkaç insanın takıntısı olarak kalacak, yani güzel olmak
daha çok işe yarıyorsa niye insanlar aklını kullanma gereği duysun ki? Olmayan
bir gereksinimi yaratmaya çalışıyoruz sanki.
Bunları
artık sen derle topla, elimden bu kadarı geldi.
Bi de, saçlarımızın gözümüze girmesini engellemek gibi fonksiyonel bi yanı da
vardır tokaların.
27 Ocak 2011
Banu:
Sevgili
arkadaşım Melih,
Senin
için gerçekten endişelenmeye başladım. Benim taaa dün sabah yazdığım mesajı bu
sabah açıyorsun, ya ben sana “yetiş Melih, beni öldürüyorlar” yazmış olsaydım
ne olacaktı? Hiç vicdanın sızlamayacak mıydı? Bi vurdumduymazlık, bi
adamsendeciliktir gidiyor. Bak söylüyorum, bu gidiş, gidiş değil, biraz
yavaşlamazsan çarpmanın etkisi çok büyük olacak. Biz daha “aaa, n’oldu buna”
demeye kalmadan, gazetelere haber olacaksın “cinnet geçiren M.M.E.(45), 6
çalışma arkadaşını ve 3 amirini 130 parçaya bölüp, parçalardan “C” yazdı”
falan… Bilmiyorum artık…
Barış’ı
senden çok görüyoruz farkındaysan.
Artık
bunca lafın üstüne, bu öğlen gelirsin herhalde???
Aslan:
On
uzerınden ten verılecek bır yazı olmus daha ıyısını knut hamsun bıle
yazamazdı.askolsun.
Banu:
Etkisini
göreceğiz.
Melih:
Haklısın.
Bu mesajını da 14:44 itibariyle açabiliyorum. Sırtıma vurulan semerin haddi
hesabı yok. Bu nedenle, neyi vurdum da duymadım, hangi adamdan bahsediyorsun
anlamadım. Merak edilecek bir şey yok, hızlı gidemiyorum çünkü dibe vurmuş
durumdayım. Kendimde olmadığım için yaptıklarımdan mesul değilim diye
düşünüyorum.
En
kısa zamanda görüşmek üzere….
iyi
çalışmalar....
Banu: (Aslan'a yazıyorum)
Yav Aslan, arkadaşı
biraz alıngan buldum, yanılıyor muyum? Yanılmıyorsam, gönlünü almam gerek de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder