14 Temmuz 2016 Perşembe

Hastalıklar

11 Ekim 2011

Banu:
Nasıl oldun?

Aslan:
Not good antıbıyo alıyorum

Banu:
Ateşin falan çıktı yani. Hay allah, sen de hastalandın mı tam oluyosun yani, cüssene de bakan bişi zanneder...

Aslan:
Dediğin doğru da olsa, böyle küt diye yüze vurulur mu?

Banu:
Belki silkelenip kendine gelirsin ve bi daha havanın soğukluğuna rüzgar, yağmur, sel gibi olayların eşlik ettiği zaman dilimlerinde dağevinin dışında değil içinde, sobanın yanıbaşında çayını yudumlayarak kitap okumanın veya dostlarla sohbet etmenin veya laptop’ını lap’inin top’ına alıp VOB çalışmanın dayanılmaz hafifliğini tercih edersin diye söylüyorum. Senin bütün hastalıkların böyle günlerden sonra geliyor farkındaysan, bundan bi ders çıkar artık. Ya da ben sana söyleyeyim; Rüzgardan etkileniyorsun, üşümeye gelemiyorsun, ıslanmak ise, aman aman. Bak ben benim hastalık sebeplerimi biliyorum, bi şeye çok üzülürsem veya çok yorulursam vücut direncim düşüyor ve hemen o an ortalıkta ne virüs, mikrop varsa alıyorum ama bunun dışında terlemekmiş, üşümekmiş, ıslanmakmış, cereyanda kalmakmış, klimaymış, hiç biri bana bir şey yapmıyor. Bir de tabi mavi gözlü bi mikrop taşıyıcım var, ondan da bulaşıyor.
Hadi sen biraz dinlen şimdi.

Aslan:
Haklısın fakat Melih, Serap, merdiven, armut, sevim bel, el, altın kalp, Gülsev, yağmura karışan gözyaşım…

Banu:
Sen de haklısın ama çok sevdiğim bir özlü söz vardır: Hiç bir iyilik cezasız kalmaz... ama öte yandan bu lafa dayanıp da yaşanmaz, ne de olsa insan insana muhtaç. Ben de bi çırpıda birbirini götüren 2 cümle yazdım, e n’oldu şimdi, elde var sıfır???

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder